YeniSafak.com “ Türkiye'nin birikimi... ” Yazarlar

 
Ana Sayfa...
Gündem'den...
Politika'dan...
Ekonomiden...
Dünya'dan...
Kültür'den...
Yazarlar'dan

  Arşivden Arama

  I Explorer Kullanıcıları, TIKLAYIN.

 

Fazilet Partisi'nde "Yenilikçiler", "Gelenekçiler"

Milli Nizam Partisi'nden bu yana süreci takip edersek bugün gözlemekte olduğumuz tipte bir gruplaşma veya iktidara yönelik bir kamplaşma görülmemiştir.

 

Bugünlerde Fazilet Partisi'nde yaşanan "Gelenekçiler", "Yenilikçiler" veya "Aksaçlılar", "Gençler" rekabeti farklı biçimlerde tüm partilerde yaşanmıştır. Bir iktidar mücadelesi olan siyasette bir örgütte bu tür tartışmaları ve rekabetleri hayra yormak gerekir.

Adalet Partisi'nde yıllarca "Yeminliler" - "Bilgiççiler" mücadelesi yaşanmış, bu mücadele ve rekabet, sonunda partinin bölünmesine kadar varmıştır. S. Demirel'in yanında toplanan "Yeminliler"in milliyetçi-muhafazakar kesimi köşeye sıkıştırmaları üzerine "Bilgiççiler" partiden ayrılarak Demokratik Parti'yi kurmuşlardır.

AP'de bu bölünmenin yanında "Kasabalı-Köylü Şehirli", "Liberal Muhafazakar" şeklinde farklı bölünmeler de yaşanmış ve bu kesimler arasında devamlı bir iktidar mücadelesi gözlenmiştir.

CHP'de de benzer bölünmeler olmuştur. İsmet İnönü'nün genel başkanlığını kaybetmesine ve Ecevit'in genel başkanlığı ele geçirmesine kadar varan süreçte acımasız bir rekabet ve mücadele yaşanmıştır. İnönü yanlısı "Göbekçiler" ile Ecevit yanlısı "İlericiler" veya "Ecevitçiler" arasında partinin bölünmesine kadar varan bir mücadele yaşanmıştır. Ecevit ekibinin CHP yönetimine egemen olmaları üzerine elliye yakın milletvekili ve senatör partiden ayrılarak T. Feyzioğlu liderliğinde Güven Partisi'ni kurmuşlardır. 12 Mart'ın fırtınalı döneminde partinin genel başkanlığına gelmiş olan Ecevit döneminde de parti içerisindeki bölünmeler ve kamplaşmalar son bulmuş değil. Hatta kamplaşmalar ve gruplaşmalar daha da artmış ve CHP çok parçalı bir görünüm vermiştir.

Seksenli yıllarda kurulan yeni partilerde de bölünmeler ve gruplaşmalar eksik olmamıştır. Bu dönemin en popüler partisi ANAP'ta hâlâ devam eden "Milliyetçiler", "Muhafazakarlar", "Liberaller" çatışması herkesin malumudur. DYP içerisinde de "Demirelciler/Çillerciler"; "Yaşlılar/Gençler" çatışması yaşanmıştır. SHP ve CHP'deki gruplaşmalarsa zaten meşhurdur. Sol partilerde bitmek bilmez bir gruplaşmalar ve kamplaşmalar her zaman olmaktadır.

Bu çerçeveden bakınca yaklaşan genel kongre ortamında FP'nde yaşanan "Gelenekçiler/Yenilikçiler" şeklindeki rekabet veya gruplaşmanın son derece normal, anlaşılabilir olduğu, olağanüstü bir yanının bulunmadığı söylenebilir. Neticede her siyasal partide olduğu gibi FP'de de bir gruplaşma ile karşı karşıyayız!

Buna rağmen FP'ndeki bu gruplaşmayı olağanüstü kılan nedir ki bunca tartışma yaşanmakta, basının olağanüstü ilgisini çekmektedir? Üzerinde düşünülmesi gereken temel soru işte budur. Bu noktada iki husus akla gelmektedir. Biri bu partinin üzerinde oturduğu çizginin geleneğinde bu tür bir bölünme veya rekabetin bulunmaması hususudur. Milli Nizam Partisi'nden bu yana süreci takip edersek bugün gözlemekte olduğumuz tipte bir gruplaşma veya iktidara yönelik bir kamplaşma görülmemiştir. Parti liderinin kesin hakimiyeti söz konusu idi ve o ne derse aksi düşünülemezdi. Yetmişlerde MSP'de Korkut Özal'ın Erbakan'a karşı bir liste çıkarması yadırganmış bölünmelere yol açmıştır.

Gelişmeleri yadırgatan ikinci husus ise "ağır medya"nın bu konuya gösterdiği olağanüstü ilgi ve bunu istismara yönelik tavrıdır. Malum medyanın olağan rekabeti ve gruplaşmayı olağanüstü hale getirerek partinin bölünmesini sağlayacak bir gelişme olarak sunmaları tedirginliği artırmakta, kaygıları çoğaltmaktadır.

FP'deki bu gruplaşma ve partinin yönetimini ele geçirmek için verilen mücadele siyaset açısından müspet bir gelişme olarak değerlendirilmelidir. Bir partide insanlar ve gruplar konuşamıyor, genel başkanın eğilimi dışına çıkamıyor, farklı sesleri çıkaramıyorlarsa yanlış olan budur, belli ölçüler içinde partilerde rekabetin ve görüşlerin yüksek sesle ifade edilmesi olumlu bir gelişmedir. Partide iktidar yarışına katılamayan insanların ülke genelinde iktidar mücadelesi vermeleri mümkün değildir.

Ben genel çerçevede partileri bir tür tarikatlara benzetirim. Tarikatlardaki iktidar organizasyonu ve ilişkilerle partilerdekiler arasında fazla bir farklılığın olmadığı gözlenmektedir. Bu durum özellikle sağ ve muhafazakar partilerde daha belirgindir. Tarikatlarda "şeyh"in iktidarı ve otoritesi nasıl tartışılmazsa partilerde de "lider"inki tartışılmıyor. Fazilet Partisi'nde yaşanan bu tartışmalar ve gelişmeler partinin bu çizgiden giderek uzaklaşmakta ve partileşmekte olduğunu da göstermektedir.


15 ŞUBAT 2000


Kağıda basmak için tıklayın.

Davut Dursun

 


Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Kültür | Yazarlar
İnteraktif: Mesaj Formu | ABONE FORMU | İNTERNET TARAMA FORMU | KÜNYE | ARŞİV

Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED

Bu sitenin tasarım ve inşası, İNTERNET yayını ve tanıtımı, TALLANDTHIN Web tarafından yapılmaktadır. İçerik ve güncelleme Yeni Şafak Gazetesi İnternet Servisi tarafından gerçekleştirilmektir. Lütfen siteyle ilgili problemleri webmaster@tallandthin.com adresine bildiriniz...