YeniSafak.com “ Türkiye'nin birikimi... ” Yazarlar

 
Ana Sayfa...
Gündem'den...
Politika'dan...
Ekonomiden...
Dünya'dan...
Kültür'den...
Yazarlar'dan

  Arşivden Arama

  I Explorer Kullanıcıları, TIKLAYIN.

 

Cemaatleşme versus sekülerleşme

 
Bir toplumda din adına en tehlikeli gelişme bizzat dinin ve o din adına yorum yapan, hüküm veren kimselerin sekülerleşmesidir.

 

Türkiye'nin dinî hayatında bir takım yeni gelişmelerin olduğu görülüyor. Diyanet İşleri Başkanlığı ve İlahiyat Fakülteleri gibi resmî kurumların dini hayat üzerindeki rolü ve etkinliği gittikçe zayıflıyor gibi. Söz gelimi camilerde Cuma vaizleri 40-50 kişilik dinleyici gurubuna hitap ederken Cübbeli Ahmet Hoca gibi resmî çerçeve dışındaki hocaların veya kimi "mürşit"lerin binlerce kişilik bir dinleyici gurubu bulması istisnai bir örnek olarak değerlendirilemez. Bu, bazı bakımlardan müspet görülebilirse de, bu dinî guruplaşmalar gerekli ilmi ve idari altyapıdan yoksun olduğu için beraberinde önemli problemler de getirmektedir.

Bunun bir sebebinin sağlıklı din eğitim ve öğretim kanallarının kapatılması olduğunu geçen yazımızda ifadeye çalışmıştık. Tabii ki tek sebep bu değil. Bunun dışında iki önemli sebebin daha bu gelişimi etkilediğini kabûl etmek gerekir.

Türkiye'de dinî hizmetleri yürütmekle görevli Diyanet İşleri Başkanlığı'nın İslam'ı anlayış ve uygulayış biçimi İslami hassasiyeti olan kimselerin beklentilerine cevap vermemektedir. Bunun yanısıra din görevlilerinin görevlerini yaparken amatör ruhtan uzaklaşıp tavır ve meslek anlayışı itibariyle gittikçe profesyonelleşmesi de halkın bu görevlilere ve onların telkin ettiği İslam'a uzak durmaları sonucunu doğurmuştur.

İkinci önemli sebep İlahiyat kökenli ilim adamlarının, en azından bunlar içinde medyatik olanların içinde bulunduğumuz dönemde bir sekülerleşme sürecine girmiş olmalarıdır. Özellikle Ramazan günlerinde medyamızı şenlendiren bu "ilim adamları"nın söylemleri bilgi dağarcıklarının kendilerine ilham ettiği şeyler değil. Onlar bir kısım dinleyicilerin, özellikle resmî mahfillerin duymak istediklerini söylüyorlar.

Dinin her dem yeniden yorumlanması ve bu yapılırken de zaman zaman klasik yorumlardan ayrılınması kaçınılmaz bir olgu. Ancak bu yeni yorumların konjonktürel şartların sonucu olarak ortaya çıkmaması gerekir. Daha açık ifade edelim: Bugün bazı İlahiyat hocaları tarafından yapılan yorumlar, sosyal hayattaki gelişmeler karşısında dinî kaynakların yeniden yorumlanması sonucu ortaya çıkmış değil. Tam tersine bu yorumlar bu "değerli" hocaları çevreleyen subjektif konjonktürden kaynaklanıyor. İçinden çıktıkları sosyal çevre ile bugün bulundukları çevre farkı, kimi hocalarımızın başını döndürmekte ve burada tutunabilmek, mümkünse daha yukarılara tırmanmak için kendilerini günümüzün yükselen değeri olarak gördükleri sekülerleşmeye yamanmak mecburiyetinde hissetmektedirler.

Yeni Şafak gazetesinin geçtiğimiz Cumartesi günkü nüshasını okuyanlar İlahiyat hocalarının en medyatik olanının 28 Şubat süreci sonrasında kitaplarını günün ahval ve şeraitine ne kadar ustalıkla uydurduğunun en çarpıcı örneğini görmüşlerdir. 28 Şubat öncesinde ibadet dilinin Arapça olduğunu söyleyen bu hocaefendi, esen rüzgarların yön değirdiğini görünce yönünü değiştirmekte hiç gecikmemiş, aynı kitabın sonraki baskılarında ibadet dilinin Türkçe olabileceğini hararetle savunmaya başlamıştır. Tekrar altını çizelim: Bu hocaefendi fikri bir değişim sonucu bu noktaya, gelse bunu saygı ile karşılarız. Bizim anlamakta zorlandığımız askeri, sosyal ve ekonomik etkenlerin böyle bir dönüşümü sağlamasıdır. Dinî hassasiyeti olan kimselerin bu tür hocaların temsil ettiği İslam'ı kabûl etmeleri mümkün mü?

Bir toplumda din adına en tehlikeli gelişme bizzat dinin ve o din adına yorum yapan, hüküm veren kimselerin sekülerleşmesidir. Bu bir anlamda dinin kendisini inkardır. Batı'da Katolik kilisesinin temsil ettiği din anlayışı Protestan kiliselerini sekülerleşmeye doğru itmiş ve bu kiliseler din adına savundukları hemen bütün dinî değerleri terketmişlerdir. Bu cereyan zamanla Katolikleri de etkilemiş, onlar da geçmişteki birçok değerlerinden vazgeçmişlerdir. Ancak bunun sonucu, dinin ve böyle bir dini savunan kiliselerin toplum hayatında daha saygın bir yere ulaşması olmamıştır. Tam tersine ortaya sabit dinî değerleri savunan yeni kiliseler çıkmış ve onlar sekülerleşen kiliselerin yerini almaya başlamışlardır.

Bunun çarpıcı örneği Amerika'da yaşanmaktadır. 1973-1994 arasındaki 21 yıllık sürede klasik Protestan Kiliseleri %14 ila %29 arasında cemaat kaybederken (Episcopal Church: %14; United Methodist Church: %16; United Church of Christ: %20; Christian Church: %29), Kitab-ı Mukaddes'in lafzi yorumuna ağırlık veren ve muhafazakar bir görünüm arzeden Evanjelik kiliseler %27 ila %111 arasında cemaat kazanmış bulunmaktadır (Souther Baptist Convention: %27; Seven Day Adventist: %63, Mormonlar: %79; Assemblies of God: %111 [Yearbook of Amerikan and Canadian Church 1975 ve 1996]). Çünkü insanlar bugün de din adına her gün değişen yorumlar değil, sabit değerler aramaktadırlar.

Türkiye'de de benzer bir gelişme yaşanmaya başlanıyor gibi görülüyor. Dinî hassasiyeti olan kimi kesimler İlahiyat hocalarının şu veya bu nedenle sekülerleştiğini görünce onları temsil ettiği İslam'a sırt çevirmekte ve İslam'ı öğrenmek için başka kaynaklara, odaklara yönelmektedir. Böylece İlahiyat hocaları sekülerleşirken, hitap ettikleri kesimin önemli bir kısmı onlardan uzaklaşmakta, başka odaklara yönelerek cemaatlaşmaktadır. Kısacası cemaatleşmeyi ve sekülerleşmeyi aynı anda yaşamaktayız. Bunun sağlıklı bir gelişme olduğu söylenemez.


15 ŞUBAT 2000


Kağıda basmak için tıklayın.

M. Akif Aydın

 


Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Kültür | Yazarlar
İnteraktif: Mesaj Formu | ABONE FORMU | İNTERNET TARAMA FORMU | KÜNYE | ARŞİV

Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED

Bu sitenin tasarım ve inşası, İNTERNET yayını ve tanıtımı, TALLANDTHIN Web tarafından yapılmaktadır. İçerik ve güncelleme Yeni Şafak Gazetesi İnternet Servisi tarafından gerçekleştirilmektir. Lütfen siteyle ilgili problemleri webmaster@tallandthin.com adresine bildiriniz...