YeniSafak.com “ Türkiye'nin birikimi... ” Yazarlar

 
Ana Sayfa...
Gündem'den...
Politika'dan...
Ekonomiden...
Dünya'dan...
Kültür'den...
Yazarlar'dan

  Arşivden Arama

 

 

Siyasi İslam tartışması bir "iç mesele" değildir

 
"Siyasi İslam", "İslam kültürü", "İslam dini" gibi kavramlar tartışılırken, bu tartışmanın bir "iç mesele" olduğu yanılgısına düşülmemelidir.

 

İslami kesimin politikacıları ve aydınları, olanca yoğunluğu ile, "değişim"i ve "dünya gerçekleri"ni yorumlama çabası içinde..

Bu konuda, öncelikle yapılması gereken "kavram" belirlemeleri var.. Çünkü bir kavramdan söz edildiği zaman, ilgili her kesim, bu kavramı kendi konumuna göre anlar..

Ben bu gerçeği, bir Atina seyahatinde fark etmiştim.. Türk-Yunan gerginliğinin, bir sıcak savaşın eşiğine geldiği günlerden biriydi. Benim de içinde bulunduğum üç kişilik Türk heyeti, Atina'daki bir açık oturumda, üç Yunanlı uzmanla tartışacaktık.. Bu açık oturumun konusu da, "Ege Denizi"ydi.

Oturum başlayıp, tartışmalar yoğunlaşırken, "Ege" kavramının, Türkler ve Yunanlılar tarafından farklı algılandığını gördüm..

Biz Türkler, "Ege" dediğimiz zaman, "Ege Denizi"ni anlatmaya çalışıyorduk..

Yunanlı konuşmacılar ise, "Ege"den söz ederken, "adalar"dan yola çıkıyorlardı..

Neticede biz karasularının sınırını ve Ege'deki uluslararası suların alanını, gündeme getiriyorduk.. Yunanlılar ise, Ege'deki adaların kıta sahanlıklarını ön plana çıkartıyor ve dolayısıyla, Ege'nin bir Yunan iç-denizi olduğunu anlatmaya çalışıyorlardı..

"İslam" konusu da tartışılırken, bu olgunun farklı boyutlarının değişik kesimler tarafından çeşitli biçimlerde algılandığını, hiç unutmamalıyız..

Mesela "Siyasi İslam" olayı var gündemde..

Kim ne derse desin ve Kur'an-ı Kerim İslam'ın nihai gerçeğini ne kadar ifade ederse etsin, İslam toplumlarının, dünyevi modelleri yorumlaması, çok farklı..

Afganistan'daki Taliban da, Cezayir'deki FİS de, İran'daki Humeyni rejimi de, Suudi Arabistan'daki Suudi-Vahabi şeriatı da, birer "Siyasi İslam" modelleridir..

Neticede, "Siyasi İslam" denilince, birden çok fazla model var önümüzde..

Türkiye'deki "Siyasi İslam"ın da, durumu aynı..

Büyük bölüm, demokrasiden, modernleşmeden, Avrupa Birliği ile entegrasyondan yana.. Kapatılan Refah Partisi'nin DYP ile kurduğu koalisyonda, bu gerçek, tüm hükümet icraatı ile kanıtlanmıştı..

Ama, şiddeti, katılığı, bağnaz radikalliği temsil eden bir "Siyasi İslam" da var Türkiye'de..

Bu açıdan, İslami kesimin olayı tartışırken, "Kur'an tektir-İslam da tektir" sloganına sarılıp, "Siyasi İslam"ı bir tek model içinde görmemesi gerekiyor.

Bir de, "İslam kültürü" olayı var.. "Kültür", yaşam tarzını, düşünce biçimini, gelenekleşmiş davranışları içeren bir kavram. İbni Haldun'a kadar inersek, bu kültürü iklimin ve coğrafyanın da etkilediğini görürüz. Bugün olayı, kentlilik ve köylülük olguları içinde de, değerlendirebiliriz..

Nitekim bugün mesela "tesettür" meselesi yanında, İslam kültürü "feminizm" meselesini de tartışıyor..

"İslam Kültürü"nü algılamak konusunda ise, mütedeyyin Müslümanlar'la, laikçi Kemalistler'in konumu farklı.. Yani bu olay, sadece İslamcı kesimin bir "iç mesele"si değil..

Örneğin 28 Şubat'a destek veren kentli orta-kesimler, "İslam kültürü"nün, başörtüsü ile, içki yasağı ile, kendi hayat tarzlarını tehdit ettiğine inanmıştı..

Aklı başında bir kişi sandığım bir gazete patronunun, "Bunlar tek başlarına iktidarı ele geçirirse, İran'daki gibi, vinçlerde insanları idam eder" dediğini kulaklarımla duydum o günlerde..

Yani bir de "İran sendromu" var toplumun belirli kesimlerinde.. Hiç inkar etmeyelim.. Açığa çıkartılan "Hizbullah vahşeti", bu sendromu, yeniden canlandırmıştır..

"Siyasi İslam", "İslam kültürü", "İslam dini" gibi kavramlar tartışılırken, bu tartışmanın bir "iç mesele" olduğu yanılgısına düşülmemelidir.

Ve hiç unutulmamalıdır..

"Siyasi İslam", bir dini olay değil, dünyevi bir siyasi ve ideolojik olaydır..

Nasıl, Çin Marksizmi, Sovyet Marksizmi veya Fransız Marksizmi farklı ise, "Siyasi İslam" da, öyle çok çeşitlidir.. Bunun içinde, şiddet içeren öğeler de, uzlaşma arayan öğeler de vardır..

"Eski sol", kendi iç-tartışmasını, uzun yıllar yaptı.. Bu bazan, fraksiyon savaşlarına kadar dayandı.. Ve sonuçta, Marksizm yok oldu..

Bu çağda, siyaset yapmak, zor ve hassas bir uğraş..

ŞAKA

"Gidici"lik kalıcıdır!.

Süleyman Demirel, "gidici" Clinton'la beraber görünüp, "gidici başkanlar" imajı vermemek için, Washington'a gitmekten caymış..

Böyle ince hesaplara bayılırım..

Ben olsam Demirel'in yerinde, odamdan dışarı hiç çıkmam..

Çünkü neticede, herkes şu ya da bu şekilde "gidici"dir.. Kimseyle beraber görünmeye gelmez bugünlerde..

TÜRKİYE

Gerçekler, özgür ortamda görülür

"Hizbullah vahşeti", çok ciddi biçimde irdelenmesi gereken bir gerçeği ortaya çıkardı..

Demek, "Siyasi İslam" adına politika yapan Fazilet Partisi de, "din"i, bir ideoloji veya bir "dünya görüşü" biçiminde gören kesimlerin tümünü temsil etmiyor..

Eğer üniversiteler gerçek özgür üniversiteler olsa ve medya, polis raporları ve sızdırılmış bilgiler dışında, gerçek araştırıcı gazetecilik yapabilse, Hizbullah'ın sosyo-politik ve psiko-patolojik yapısını anlayabilirdik..

Ama bu zor..

"Kürt realitesi" ile "PKK terörizmi" arasındaki ilişkileri de, bu şekilde derinine irdelemeden, yılları geçirmedik mi?

Acaba Hizbullah, Fazilet (veya eski Refah) içinde de barınamayan ve yeraltına inen bir radikal-marjinal kesim miydi?

Bu çok önemli bir konu..

Türkiye'deki oligarşi ve derin devlet, legal ve demokratik bir Fazilet'e bile tahammül etmek istemiyor.. Kapatılma davası sürmekte..

Geçmişte de, "Kürt realitesi"ne dayalı partileri kapatıp, sonunda Abdullah Öcalan konusunda, Amerika ve Avrupa ile karşı karşıya kalmadık mı?

Sonuçta, toplumun ve dünyanın gerçeklerini görüp, onları meşru, toplumsal yaşamın içine çekmezseniz, karşınıza PKK'lar veya Hizbullah'lar çıkıyor..

Bazıları, Fazilet'i teslimiyetçi bulup, yeraltına da iniyor..

Acaba gerçekler bu doğrultuda mı?


15 ŞUBAT 2000


Kağıda basmak için tıklayın.

Mehmet BARLAS

 


Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Kültür | Yazarlar
İnteraktif: Mesaj Formu | ABONE FORMU | İNTERNET TARAMA FORMU | KÜNYE | ARŞİV

Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED

Bu sitenin tasarım ve inşası, İNTERNET yayını ve tanıtımı, TALLANDTHIN Web tarafından yapılmaktadır. İçerik ve güncelleme Yeni Şafak Gazetesi İnternet Servisi tarafından gerçekleştirilmektir. Lütfen siteyle ilgili problemleri webmaster@tallandthin.com adresine bildiriniz...