YeniSafak.com “ Türkiye'nin birikimi... ” Yazarlar

 
Ana Sayfa...
Gündem'den...
Politika'dan...
Ekonomiden...
Dünya'dan...
Kültür'den...
Yazarlar'dan

  Arşivden Arama

  I Explorer Kullanıcıları, TIKLAYIN.

 

Yalanlarla büyüttüklerimiz

Eskiden, çok eskiden, yani daha otuz yıl öncesi, babası her akşam küçük kıza hikâye anlatırdı. Hikâyelerin ya da kıssaların sayısı üç beşi geçmezdi ama küçük kız hergün yeni bir dünyanın biletini eline tutuşturmasını ister gibi, "bugünkü hikâyem baba?" derdi. Bugünkü ekmeğim, bugünkü sütümle eşdeğer tutardı baba "bugünkü hikâyemi." Ne kadar yorgun olursa olsun uzun, uzun ama sanki her defasında başka bir ülkenin kapılarını açarmışçasına gayretli, anlatırdı: "Yıllar, yıllar önce Abdülkadir diye bir çocuk varmış. Bir annesi bir de Abdülkadir kendi hallerinde bir hayat sürerlermiş. Abdülkadir okuma çağına gelmiş. Annesi yıllarca biriktirdiği paraları Abdülkadir'in gömleğinin içine dikerek "oğlum bu paralarla şehre okumaya gideceksin. Ben senin okuyup ilim sahibi olmanı istiyorum. Ne durumda kalırsın kal sakın yalan söyleme! Yoksa analık hakkımı sana helal etmem" diyerek oğlunu okumak için şehre göndermiş.

Yolda Abdülkadir'in de içinde bulunduğu kervanın yolunu eşkıyalar kesmiş. Herkesin nesi var nesi yoksa aldıktan sonra laf olsun diye küçük çocuğa sormuşlar: "Çocuk senin paran var mı?" Abdülkadir annesine verdiği sözü hatırlayarak "evet gömlek cebimin içinde altınım var" diye cevap vermiş. Eşkıya küçük bir çocukta altın olacağını inanmayarak onun bu sözünü ciddiye almamış. Çetenin başı da çocuğa aynı soruyu sorup aynı cevabı aldıktan sonra "açın şunun gömleğini" diye emir vermiş. Açmışlar ki, hakikaten de gömleğin içinde sıkı, sıkı dikilmiş altınlar var. Gördükleri karşısında eşkıyalar iyice şaşırmış. Eşkıyanın başı "bak çocuk" demiş, "sen bize altınlarım var demeseydin biz seni aramayacaktık. Altınlar da sana kalacaktı niye böyle bir şey yaptın?"

Çocuk "ben anneme hiçbir zaman yalan söylemeyeceğime dair söz verdim" deyince eşkiyaların aklı başına gelerek orada tövbe etmişler. "Küçük bir çocuk annesine verdiği sözü tutsun da biz yaratıcımıza verdiğimiz sözü tutmayalım ha..." diyerek bundan sonra insanlara iyilik yapmak üzere bir arada bulunmuşlar. Babasının bu küçük Abdülkadir sonra büyük bir din alimi olmuştur. İnsanların ne olacağı ta küçüklüklerinden belli olur sözünü bazen duyar bazen duymazdı küçük kız. Aklında parasız, pulsuz dağ başlarında kimsesiz kalmayı göze alarak yalan söylemeyen Abdülkadir'in hikâyesi, uyurdu. Başka bir akşam başka bir büyüğün iyiliğine dair bir hikâye anlatırdı babası. Herkes ne kadar iyi, ne kadar dürüst ve ne kadar doğru idi. Kendisine anlatılanlardan bir dünya kurardı küçük kız. Pırıl, pırıl bir dünya.

Hayatta kalmak bir dünya kurmak demektir. Kurduğumuz dünya duyduklarımız, gördüklerimiz ve yaşadıklarımıza dayanır. Herkesin dünyasına farklılık veren neyi ne kadar yaşadığıdır. Neyi ne kadar gördüğü. Neye ne kadar boyun eğdiği.

İkinci hikâyemiz yıllar öncesinden değil daha dün geceden. Küçük kızlara ve küçük delikanlılara artık annelerinin, babalarının masal anlatmadığı gecelerden birine ait.. Ama hangi çocuk masalsız kalır ki! Onların masalı reklam filmlerinden. Masalın cazibesi tekrar, tekrar anlatılmasındandır. Nerede ne olacağını bilir çocuk. Nerede ne olacağını bildiği için güvenlikli bir dünyada hisseder kendini. Ve güvende hissettiği dünyanın renkleriyle doldurmak ister kendi dünyasını. Bu defa masalı dinleyen/seyreden küçük bir delikanlı olsun. Tam yatmaya gideceği sıra o reklam gelir ekrana. Bekler çocuk. "Şu bitsin hemen gidiyorum yatmaya" der. Gecenin bir vakti büyük adam pozlarında masa başında oturan torununu ziyarete gelen dedenin reklamı hani. Herşey sır hükmünde. Yatağın içindeki küçük kıza sırlarına ortak olsun diye bir çikolata verir dede. Sonra gizliden gizliye ertesi günün işleri bilgisayar aracılığı ile on dakikada yapılıverir. Böylece bütün gün kendini fatura kuyruklarında zannedecek olan büyükanne kandırılmış, dedeye tavla oynayacağı, aylaklık edeceği bir gün hazırlanmıştır. Dede yalanını anlatırken nasıl eylenir. Aynı yalanı torunlarıyla oynayan arkadaşları nasıl kahkahaya boğar kahveyi.

Çocuk tam yatağına gitmek üzereyken öteki reklam gelir. "N'olur bir tane daha" der çocuk. Babası izin vermeyecekken ikna etmeyi başarır: "Sana soracağım bir şey var. Cem Yılmaz'ın babası niye öyle tuhaf davranıyor?" Reklam başlamıştır bile. Askere uğurladığı oğlunun hasreti daha şimdiden içine oturmuş olan baba; hüzünlü, hüzünlü arabanın camından dışarıya bakmakta arada bir ellerini gözlerine götürmektedir. Oğlu babasının bu halinden çok etkilenmekte, "Üzülme baba" demektedir. Tam o sıra babası ayağındaki kot pantolonu gösterir. "Bak der annen verdi. Hasretim azalsın diye." Kışlaya varırlar. Asker oğul, babasının arkasından gözyaşı dökeceğini düşünerek, "Bekleme git" der. Daha arkasına dönmeden son model araba gazlanır. Biraz önce hüzünlenen baba oğlunun arabasının ve pantolonunun içinde ne kadar mutludur.

Reklam bitince çocuk sorar: "Ne demek istiyor baba? Hani ağlıyordu Cem Yılmaz'ın babası? Sonra niye yaylalar, yaylalar demeye başladı?" Söyleyecek bir şey bulamaz baba. "Şey" der. "Reklamcı bir atasözünden yola çıkmış. Anadolu'da ben askere gideyim de çulum sana kalsın diye bir söz vardır. Cem Yılmaz'ın çulları babasına kaldığı için babası çok mutlu. Anlatılmak istenen bu!"

Çocuk iyice şaşırır. "Ben" der, "Baba olmak için, yani büyük olmak için büyük yalan söylemek gerek diye anlamıştım." Adam kızar. "Ne saçmalıyorsun sen. Bunu da nereden çıkarıyorsun?

Dün gecelerin masalı böyle bitiyor. Çocuklar kötüye hazırlanıyor an be an. RTÜK elemanlarının küçük çocuğu olmadığından herhalde reklamlar gelince kanal değiştiriyorlar.


25 Şubat 2000


Kağıda basmak için tıklayın.

 


Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Kültür | Yazarlar
İnteraktif: Mesaj Formu | ABONE FORMU | İNTERNET TARAMA FORMU | KÜNYE | ARŞİV

Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED

Bu sitenin tasarım ve inşası, İNTERNET yayını ve tanıtımı, TALLANDTHIN Web tarafından yapılmaktadır. İçerik ve güncelleme Yeni Şafak Gazetesi İnternet Servisi tarafından gerçekleştirilmektir. Lütfen siteyle ilgili problemleri webmaster@tallandthin.com adresine bildiriniz...