Türkiye'nin birikimi... | ||
|
ANKARA- Hükümetin, Avrupa Birliği'ne girme ve Kopenhag kriterlerine uyma konusunda verdiği siyasi kararın ardından, HADEP'le ilgili yaşanan son gelişmeler, ülkeyi yeniden gergin ve endişeli bir ortama sürükledi. HADEP'li üç belediye başkanının geçen hafta içinde gözaltına alındıktan sonra tutuklanmalarının ardından dün de eski ve yeni genel başkanın da aralarında bulunduğu 18 HADEP yöneticisi 3 yıl 9'ar ay hapis cezasına çarptırıldı. Ankara 2 No'lu DGM, Abdullah Öcalan'ın Türkiye'ye iade edilmek istenmesini protesto amacıyla basın açıklaması yaptıkları ve açlık grevi başlatarak, "PKK terör örgütüne yardım ettikleri" gerekçesiyle, HADEP Genel Başkanı Ahmet Turan Demir ile eski Genel Başkan Murat Bozlak'ın da aralarında bulunduğu 18 HADEP'liyi 3 yıl 9'ar ay ağır hapis cezasına mahkum etti. Mahkeme, 29 sanık hakkında da "delil yetersizliğinden" beraat kararı verdi. Kararın, HADEP'li 3 belediye başkanının tutuklandığı günün ertesinde verilmesi dikkat çekti. Davanın dün görülen karar duruşmasına, sanıklardan Dursun Turan ile sanık avukatları Yusuf Alataş, Levent Kanat, Öztürk Türkdoğan ve Akay Sayılır katıldı. Turan, açlık grevleriyle HADEP'in ilgisinin bulunmadığını, insanların kendi inisiyatifleriyle, cezaevlerindeki çocuklarının durumlarının düzeltilmesi ve demokrasi için bu eylemleri gerçekleştirdiklerini savunarak, beraatine karar verilmesini talep etti. Verilen yaklaşık yarım saatlik aradan sonra kararı açıklayan Mahkeme Başkanı Mehmet Turgut Okyay, sanıklar HADEP Genel Başkanı Ahmet Turan Demir, eski Genel Başkan Murat Bozlak, Ağrı Belediye Başkanı Hüseyin Yılmaz, eski Genel Başkan Yardımcısı Bahattin Günel, eski Ankara İl Başkanı Kemal Bülbül, eski Keçiören İlçe Başkanı Ali Akgül, o dönemde PM üyesi olan Emine Mısır, o dönemdeki Ankara İl Yönetim Kurulu üyeleri Rezzan Sümbül, Mehmet Emin Aras, Sevgi Önal, Sultan İzra, Dursun Turan, Cevdet Malgaz, Safiye Akalın, Ahmet Aydın, İlhan Aydın, Hüsamettin Avşar ve Şaziye Zoroğlu'nun, Türk Ceza Kanunu'nun (TCK) "terör örgütüne yardım ve yataklık etmek" fiilini düzenleyen 169. maddesi uyarınca 3 yıl 9 ay ağr hapis cezasına çarptırıldıklarını açıkladı. Mahkeme, sanıkların, 3'er yıl kamu hizmetlerinden yasaklanmalarını da kararlaştırdı. İddianamede, Murat Bozlak'ın, silahlı çete PKK'nın başının İtalya'da tutuklanmasından sonra, bölücü örgütün Türkiye'de gerçekleştirdiği yüzlerce kanlı terör eyleminin asıl faili olarak Türkiye'de yargılanmasının temini için iade girişimlerine başlanılması üzerine 11 Kasım 1998 günü basın açıklaması yaptığı belirtiliyordu. HADEP Ankara İl Örgütü'nün de aynı konuyla ilgili olarak 13 Kasım 1998 günü başka bir basın açıklaması yaptığı ifade edilen iddianamede, her iki açıklamadan sonra, başta Ankara olmak üzere Türkiye genelinde bölücü başının İtalya'da tutuklanmasını ve Türkiye'ye iade girişimlerini protesto amacıyla, bütün HADEP il ve ilçe binalarında açlık grevi başlatıldığı kaydediliyordu. İddianamenin sonunda ise 47 sanığın, TCK'nın 169. maddesi ile 3713 sayılı Yasa'nın 5. maddesi uyarınca 4 yıl 6'şar aydan 7 yıl 6'şar aya kadar ağır hapis cezalarına çarptırılmaları isteniyordu. AB sürecinde dönüm noktasıAnkara 2 No'lu DGM'nin dün verdiği mahkumiyet cezası, Türkiye'nin Doğu ve Güneydoğu sorunu ile bu çerçevede yürümekte olan AB sürecinde yeni bir dönüm noktası oldu. Yaşanan bu son gelişmeler, Türkiye'nin hem içte, hem de dışta yeniden sorgulanmasına yol açarken, AB'ye üye ülkeler de HADEP'li başkanların serbest bırakılması için hükümete baskı yapmaya başladı. Diplomatik çevrelerde, "Türkiye'nin Kürt meselesine bakış açısını değiştirmemekte direndiği, AB ülkelerine verdiği sözlerle çelişen bir tutum sürdürdüğü" düşüncesi oluştu. HADEP'in avukatı Yusuf Alataş, HADEP'li belediye aşkanları ile ilgili gelişmeleri değerlendirirken, "Tabii ki, Türkiye'de cumhurbaşkanları, başbakanlar ve belediye başkanları hakkında dava açılabilir. Ama normal prosedür dışına çıkılmamak koşuluyla. Belediye başkanları böyle olağanüstü yöntemlerle gözaltına alınıp tutuklanmaz ki. Peki şimdi Türkiye ne kazandı? Yeniden gergin bir ortama girilerek, geriye dönüş başladı" dedi. Türkiye'de bazı çevrelerin içinde bulunulan barış havasını baltalamaya çalıştığını ileri süren Alataş, "Madem ki bu başkanların PKK ile ilişkileri vardı, neden başkan seçildikleri sırada haklarında herhangi bir işlem yapılmadı? Demek ki, bu ülkede birileri insanların barış ve kardeşlik içinde yaşamasını istemiyor" diye konuştu. Duraşma sonrası sanık avukatlarından Alataş, hayal kırıklığına uğradıklarını belirterek," Kararı temyiz edeceğiz. Ancak bu kararla birlikte, Türkiye demokrasisinin yara aldığını söylemek mümkündür" dedi. Kapatma davası start aldı
DGM'deki karar üzerine, Anayasa Mahkemesi'nde bulunan kapatma davası da start aldı. Kapatma davasına konu edilen bu davanın ardından, "Bayrak davası" ve "Takvim davası" olarak da bilinen diğer davaların da önümüzdeki ay içinde sonuçlanacağı öğrenildi. 14 Mart günü Bayrak, 20 Mart günü de takvim davası ile ilgili kararların açıklanmasının ardından, Anayasa Mahkemesi Heyeti'nin, önümüzdeki ay içinde HADEP'le ilgili kapatma davasını gündeme alacağı, bu nedenle 2 No'lu DGM Başkanlığı'ndan her üç davayla ilgili kararları isteyeceği öğrenildi. Her üç davadan da çıkacak kararların niteliği, kapatma davasının sonucu hakkında ipucu vermiş olacak.
|
|
Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Kültür | Yazarlar |
İnteraktif: Mesaj Formu | ABONE FORMU | İNTERNET TARAMA FORMU | KÜNYE | ARŞİV |
|