YeniSafak.com “ Türkiye'nin birikimi... ” Yazarlar

 
Ana Sayfa...
Gündem'den...
Politika'dan...
Ekonomiden...
Dünya'dan...
Kültür'den...
Yazarlar'dan
Spor'dan

  Arşivden Arama

 

 

Lozan'dan Kopenhag'a

"Medeniyet bize çoktan beridir diş biliyor / Önce parçalamak, sonra da yutmak diliyor..."

Bu canhıraş feryat Mehmet Akif Ersoy'a ait. İlk mısradaki 'biz' zamiri, tahmin edilebileceği gibi, yalnızca o sırada 'düvel-i muazzama' ve himayesindeki Yunanistan'ın vatan topraklarına tecavüzünü püskürtmek için İstiklâl Savaşı vermek zorunda kalmış Türkiye'yi değil, param parça edileceği o sırada anlaşılan İslâm Dünyası'nı da ifade ediyor. O hengâmeden, Türkiye, Anadolu'ya sıkışarak kurtuldu; vaktiyle Osmanlı Devleti'ne ait topraklardan da tam 24 ayrı devlet çıktı.

Ancak, Cumhuriyet'i kuranlar, Mehmet Akif'in Batı konusundaki tespitini paylaşmadılar; İstiklâl Marşı şâiri de, gönlü yaralı, Türkiye'yi terk etti. Mustafa Kemal ve arkadaşları, bilinçli bir tercihle, kısa süre önce kendilerine karşı savaşılan Batılı ülkelerinin 'uygarlık halkası' içine soktular ülkeyi... Lozan Anlaşması imzalandı. Daha önce 'misâk-ı millî' sınırları içerisinde olduğu ilân edilmiş Musul ile Kerkük'ten vazgeçildi, ayrıca bir dizi radikal değişim de gerçekleştirildi.

O dönemin iletişim-özürlü ortamı sebebiyle uzun süren Lozan müzakerelerinde kapalı kapılar ardında neler konuşulduğunu bilmiyoruz; ancak sonradan meydana gelen gelişmelere bakarak tahminde bulunmak o kadar güç olmasa gerek. Türkiye, alfabeden kılık-kıyafete kadar çok ciddi değişimleri göze aldı, Batı'dan ithal edilen yasalarla geleneksel hukukuna yer değiştirtti. Lozan'ı 'Batı uygarlık halkasına eklemlenme tercihi' olarak değerlendirirsek, sonradan gerçekleştirilen 'inkılâpları', bir bakıma, 'Lozan kriterleri' olarak görebiliriz... Cumhuriyeti kuran kadro, bedel ödemeyi göze alarak (Musul ve Kerkük'ü unutmayalım), 'Lozan kriterleri'nin gereklerini yerine getirmekte tereddüt etmedi.

Türkiye, bugüne kadar gerçekleşen bütün siyasi gelişmelerde, o ilk hayatî tercih istikametinde tavır aldı. İkinci Dünya Savaşı sonrasında kendini yeniden tanımlayan Global Sistem'de 'hür dünya' da denilen 'Batı bloku' içerisinde yer almasının sebebi de budur. Sadece Birleşmiş Milletler'in (BM) değil, Bretton Woods anlaşması ile oluşan IMF ve Dünya Bankası'nın da kurucu üyelerindendir Türkiye ve adını BM'yi kuran konferansın yapıldığı kentten alarak formüle edebileceğimiz 'San Fransisco kriterleri' ışığında sistemini elden geçirince NATO'ya üye de yapılmıştır... Türkiye, 'Lozan kriterleri' ile girdiği 'Batı uygarlık halkası'nın doğal sonucu olarak, İkinci Dünya Savaşı sonrası oluşan yeni sistemin, bedelini ödemeyi de göze alarak (Türk askerinin Kore'ye gönderildiğini unutmayalım), gereklerini yerine getirmiştir...

Kısacası, şu sıralarda alabildiğine tartışılan 'Kopenhag kriterleri', her ne kadar 10 Aralık 1999 tarihinde yapılan Helsinki Zirvesi ile irtibatlı gibi görünse bile, en azından 80 yıllık (hatta daha eski) bir projenin devamıdır Türkiye için... Türkiye Cumhuriyeti, kurucu kadronun bilinçli tercihi sonucu olarak içine girdiği 'Batı uygarlık halkası' ile irtibatını kopartamaz... Bu sebeple, bedel de ödemesi gerekse (AB komiseri Verheugen'in Ankara ziyareti ardından başlayan tartışmaları göz önüne getirin), sonunda 'Kopenhag kriterleri'ni sistemine uyarlayacaktır Türkiye...

Akif'in, 1920 öncesinde kopardığı "Medeniyet (Batı) bize diş biliyor, önce parçalamak, sonra da yutmak diliyor" feryadını andıran itirazlar, bugün, hem de Akif'le hiçbir fikir bağı bulunmayan kişi ve çevrelerden yükseliyor... "Batı'nın Sevr'i hortlatmak istediği" veya "Kopenhag kriterleri ile ülkenin parçalanmasına yol açacak zorlamaların hedeflendiği" türü itirazlar bunlar... Oysa, Kopenhag kriterleri, Sevr ile değil Lozan ile bir paralellik (tamamlayıcılık) arzediyor, ayrıca demokrasi, insan hakları ve hukukun üstünlüğü gibi kavramların benimsenmesini istediği için de önceki dayatmalardan epey ayrılıyor...

Konuya Batı-karşıtı üslupla yaklaşanların şu soruya cevap vermeleri şart: Mehmet Akif Batı ile ilgili tespitinde haklı mıydı yoksa? "Batı Sevr'i hortlatmak istiyor" diyenlerin, Kopenhag kriterlerine ülkeyi bölecek bir çığır açacağı endişesiyle itiraz edenlerin, bu soruya, "Evet" cevabını vermeleri gerekir... Ancak, "Evet" cevabının 80 yıllık Cumhuriyet Tarihi'ni yeniden gözden geçirmeyi gerektirecek çarpıcı sonuçları olacağını asla unutmamalılar...

'Kopenhag kriterleri', Türkiye için, 'Lozan kriterleri'nin doğal uzantısıdır...


21 TEMMUZ 2000


Kağıda basmak için tıklayın.

Fehmi Koru

 


Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Kültür | Yazarlar | Spor | Bilişim
İnteraktif: Mesaj Formu | ABONE FORMU | İNTERNET TARAMA FORMU | KÜNYE | ARŞİV

Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED

Bu sitenin tasarım ve inşası, İNTERNET yayını ve tanıtımı, TALLANDTHIN Web tarafından yapılmaktadır. İçerik ve güncelleme Yeni Şafak Gazetesi İnternet Servisi tarafından gerçekleştirilmektir. Lütfen siteyle ilgili problemleri webmaster@tallandthin.com adresine bildiriniz...