YeniSafak.com “ Türkiye'nin birikimi... ” Yazarlar

 
Ana Sayfa...
Gündem'den...
Politika'dan...
Ekonomiden...
Dünya'dan...
Kültür'den...
Yazarlar'dan
Spor'dan

  Arşivden Arama

  I Explorer Kullanıcıları, TIKLAYIN.

 

Maymun gözünü açınca ne gördü?

Yakın geçmişin en güçlü tezi insanların "uyandırılmaları" teziydi. Kim kimi uyandıracak? Bu soruyu es geçelim. Yeni ve daha serbest davranmaya cevaz veren fikirlerle karşılaşan insanlar bozuk olduğu kabul edilen dünyanın düzeleceği inanç ve arzusunu taşıyanlar için bir umut kaynağıydı. Güya insanlar ne kadar çok şeyden haberdar olurlarsa, bildikleri şeylerin çeşidi ne kadar artarsa daha sağlıklı kararlar alabilecekler, her şeyin daha iyisini isteyecekler ve kötü niyetlilerin yanıltma tuzaklarına düşmeyeceklerdi. Geçen yıllar bu tezin kuvveden fiile geçmesine fırsat verdi. Teknolojinin hakimiyeti, bilhassa iletişim teknolojisini yaygınlığı yeni fikirlere ulaşma kolaylığı sağlamakla kalmadı; insanları şimdiye kadar olduklarından daha serbest davranmaya kışkırttı bile. Burada hemen şu itirazı devreye sokabilir ve kitle iletişim araçlarıyla insanlara gerçek bilginin ulaşmadığını, ulaştığı kadarının da yönlendirici, şartlandırıcı olduğunu ileri sürebilirsiniz. Bu itiraz konuyu değiştirmekten başka işe yaramaz. Unutmayalım ki bundan elli, bilemedin yüz yıl öncesinde insanlara ulaştırılmak istenen, ulaştırılamadığından yakınılan "bilgi" bugün kitle iletişim araçlarının yaydığı bilginin ta kendisiydi. Yoksa hiç kimse bir bilginler kalabalığına, sanatçılar ordusuna, filozoflar güruhuna kavuşma beklentisi içinde değildi.

İnsanların yeni fikirlerle tanıştırılmaları ve dünyada olup bitenden haberdar edilmeleri neden içinde daha iyi yaşanabilir bir dünyaya kavuşmamıza yardımcı olmadı da, gözü açılmış insanların bolluğundan ötürü dünya eskisinden daha çekilmez hale geldi? El cevap: Yeni fikirlere ünsiyet peyda eden insanlar dünya hayatının gerçeklerine intibak etme kolaylığı elde ettiler. İntibak edecekleri gerçekler eski önyargıları muvacehesinde reddetmeleri, giderek onlarla savaşa girmeleri gereken gerçeklerdi. Oysa şimdinin uyanıkları artık kendilerini bir zamanlar küçümsedikleri şey olmaya mecbur hissediyorlardı. Neden mecbur? Çünkü yeni fikirlerle gelenler dünya mekanizmasında kendilerinin sığabileceği bir yer bulmak istediklerinde bu yeri daha önceden orayı tutmuş olanı kovarak ele geçirme gücüne sahip değillerdi. Gerçi sahip olsalardı çark yine dönecek, sadece çarkı döndüren el değişmiş olacaktı. Mekanizmaya yeni dahil olanlar bir gün yükselebilmek hayali içinde kendilerini imkânlarla donatabilecek herhangi bir işe "alçak" olandan başlamak zorundadır. Gözü açılmış insanlar yükselmek için yaptıkları o alçak ve alçakça işin hakkını vermedikçe kendilerine hayat hakkı tanınmadığını gördüler. Hayallerini günden güne gerçekleştirmek mekanizma bünyesinde günden güne daha yüksek bir yer elde etmek demekti. Sonuç (yükselen!) alçaklığın hakimiyet alanını her gün biraz daha genişletmesine ve geçerli bir insan olabilmek için alçaklığın elden bırakılmaması fikrinin (artık en yeni fikir budur) pekiştirilmesine varmıştı çoktan.


21 TEMMUZ 2000


Kağıda basmak için tıklayın.

İsmet Özel

 


Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Kültür | Yazarlar | Spor | Bilişim
İnteraktif: Mesaj Formu | ABONE FORMU | İNTERNET TARAMA FORMU | KÜNYE | ARŞİV

Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED

Bu sitenin tasarım ve inşası, İNTERNET yayını ve tanıtımı, TALLANDTHIN Web tarafından yapılmaktadır. İçerik ve güncelleme Yeni Şafak Gazetesi İnternet Servisi tarafından gerçekleştirilmektir. Lütfen siteyle ilgili problemleri webmaster@tallandthin.com adresine bildiriniz...