- [ Yeni Safak Online - Aktüel - 29.8.2001 ]

T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

A K T Ü E L

Dişçi koltuğunda başlayan muhabbet

Üzeyir Garih'in babası ile, Küçük Hüseyin Efendi arasında geçen, sadece 'özel' kimselerin bildiği bir hatıra: Dişçi koltuğunda başlayan ve Üzeyir Garih'e miras kalan dostluk...

Eyüp Mezarlığı'nda bıçaklanarak öldürülen Musevi asıllı işadamı Üzeyir Garih ile kabrini ziyaret ettiği Mevlana Küçük Hüseyin Efendi arasındaki yakınlığı açıklayan yeni bilgiler elde edildi. Anlatılanlara göre, Üzeyir Garih'in babası Ezra Garih ile Mevlana Küçük Hüseyin Efendi arasındaki dostluk, bir tür 'doktor-hasta ilişkisi' şeklinde başlıyor.

Narkoz istemiyor

Rivayetlere göre dişlerinden rahatsız olan Hüseyin Efendi, kendisine bir Musevi diş hekimi bulunmasını istiyor. Hüseyin Efendi'nin müridleri, baba Ezra Garih'ten randevu alıyorlar. Ezra Garih, Şeyh'in dişlerini çekebilmek için narkoz kullanmaya hazırlanıyor; ancak Hüseyin Efendi, kendisine narkoz verilmesini kabul etmiyor.

Garih, "Nasıl olur efendim" diyor, "Narkoz verilmezse, ağrıya dayanamazsınız." Bunun üzerine, Küçük Hüseyin Efendi "Bir şey olmaz" diyor. "Sen, dişimi kerpetenle tut, ben 'Allah' deyince çekersin."

Ezra Garih, ister istemez Hüseyin Efendi'nin dediğini yapıyor. Gerçekten de, Şeyh Efendi'nin 7-8 tane dişini, ağrısız sızısız çekiyor. Diş çekme işlemi bittiğinde, Ezra Garih büyük bir hayret ve merak içinde "İnanamıyorum, bu kadar şiddetli bir acı nasıl bertaraf edilebilir" diye soruyor.

Hüseyin Efendi, Ezra Garih'i çağırıyor ve göğsünü açarak bakmasını söylüyor. Garih, yine hayretler içinde, Hüseyin Efendi'nin göğsündeki 'Allah' lafzını görüyor. Bu olaydan çok etkilenen doktor Garih, Mevlana Küçük Hüseyin Efendi'ye karşı büyük bir yakınlık hissediyor. O günden sonra, sık sık Hüseyin Efendi'yi ziyaret ediyor.

'İsmini Üzeyir koy'

Azra Garih'in uzun süre çocuğu olmaması üzerine Hüseyin Efendi'den dua etmesini istediği belirtiliyor. Hüseyin Efendi, dua etmekle kalmıyor; bir de talepte bulunuyor: "Erkek çocuğun olursa, adını Üzeyir koy."

Zaman geliyor ve gerçekten de Ezra Garih'in bir erkek çocuğu doğuyor. Musevi geleneğinde 'Üzeyir' isminin çocuklara verilmesi adet olmamasına rağmen, baba Garih, "Üzeyir, Musevilerin de bizim de peygamberimizdir. Sen aldırma, Üzeyir koy" diyen Hüseyin Efendi'nin sözünü tutuyor.

Ezra Garih ile Mevlana Küçük Hüseyin Efendi arasındaki dostluk bağı, Üzeyir Garih'e miras kalıyor. Garih, bu dostluğu, Şeyh'in ölümünden sonra, Eyüp Sultan mezarlığındaki kabir ziyaretleriyle devam ettiriyor. Atatürk'ün yakın arkadaşlarından Mareşal Fevzi Çakmak da Hüseyin Efendiye intisaplıydı. Çakmak'ın naaşının 12 Eylül 1980'den sonra kurulan Devlet Mezarlığı'na nakledilmesi taleplerine karşılık ailesinin Mareşal'ın vasiyetini öne sürerek kabul etmedikleri belirtiliyor.

ŞEYHİN BOYU 120 SANTİMDİ

Koç Holding'in ünlü isimlerinden Can Kıraç'ın eşi İnci Kıraç'ın dedesi olduğu belirtilen Nakşibendi Şeyhi Küçük Hüseyin Efendi, Ankara'nın Arslan Bey Mahallesi'nde 1828'de doğdu. Güç bela ailesinin iznini aldıktan sonra İstanbul'a göç eden Hüseyin Efendi'ye "Küçük" lakabı verilmesinin sebebi ise kendisinin 120 cm boyunda olmasıydı.

76 yaşında şeyhlik postuna oturdu

Ankara'da doğup, İstanbul'a göç eden Hüseyin Efendi, İstanbul'un Saraçhane semtinde Mevlevi bir ustanın yanında çıraklığa başladı. Hüseyin Efendi sabahları Süleymaniye Camii'ne giderek ders okumaya başladı. Hüseyin Efendi 31 yaşında iken Topkapı'da ikamet eden Hacı Feyzullah Efendi ile bir vesile ile tanışarak intisap etti. Küçük Hüseyin Efendi, Hacı Feyzullah Efendi'nin Midilli Adası'na sürgün edilmesi üzerine Fatih'in Çarşamba semtindeki Murad Molla Dergahı'nda derse başladı. Şeyhinin hasretine dayanamayan Hüseyin Efendi, Midilli'ye gider.

Bir süre Midilli'de kalan Hüseyin Efendi Şeyhi'ne dönüş izni verilmesi üzerine birlikte İstanbul'a dönerler. Şeyhi Feyzullah Efendi'nin vefatından sonra Edirneli Mehmet Nuri Efendi'ye intisap eden Hüseyin Efendi, 8 yıl da onun ders halkalarına ve sohbetlerine katıldı. Mehmet Nuri Edirnevi'nin vefatından sonra postuna Hasan Visali Efendi oturuyor. Bir süre de onun yanında bulunan Hüseyin Efendi, 76 yaşında iken 1902'de Hasan Visali'nin halifesi olarak onun postuna oturur.

ŞİİRE DÜŞKÜN BİRİYDİ

Küçük Hüseyin Efendi, şiire olan düşkünlüğü ile bilinen bir şeyhti. Geniş bir insan sevgisi öğretisine sahip olan Hüseyin Efendi İstanbul'un sayılı şeyhleri arasında yeralıyor. Abdulkadir Akçiçek tarafından hazırlanan ve 1988'de yayınlanan "Mevlânâ Küçük Hüseyin Efendi" isimli kitapta yer alan bilgilere göre Şeyhin defterine kaydettiği şiirlerin şairleri arasında Lütfi, Nesimi, Kuddusi, Vasfi, Emin Bey, Ruhi gibi ünlü şairler de yer alıyor. Küçük Hüseyin Efendi'nin defterinden bazı şiirler:

1-Ölmeden Ölmek

Hayat-ı cavidanı, şeyh-i kamilden sual ettim;
Ölmeden evvel ölmektir, deyince intikal ettim.,

2-Çünkü bildin müminin kalbinde beytullah var;

Niçin izzet etmedin ol evdekim Allah var..
Yılda bir kez hac olursa Kabe'de ey hacegan;
Gir gönüller Kabe'sine nice bin haccullah var:
Pehlivandır ol kişi kim nefsini islah eder;
Hep erenler meclisinde ana eyvallah var..
Kenz-i mahfidir hakikat ey Nesîmî ebsem ol;
Sırrını faş etme zira bu yolda, çok gümrah var.

 
Cankurtaran'da şenlik var
2. Cankurtaran Şenlikleri sanatçı Ekin'in verdiği konserle başladı
PİYER LOTİ İÇKİSİZ İŞLETİLECEK
EYÜP'TEKİ "Piyer Loti Kahvesi Çevre Düzenleme İnşaatı" kapsamında yapılan konaklama tesislerinin kiraya verilmesiyle ilgili ihalede, 2 şirket teklif verdi. İstanbul Büyükşehir Belediyesi Encümeni tarafından aylık 13 milyar lira muhammen bedelle açılan ve tesislerin 10 yıl süreyle işletilmesini öngörülen ihale için, Umut Turizm ve Otelcilik Limited Şirketi ile İstanbul Yeditepe Turizm ve Seyahat Acentesi Tekstil ve El Sanatları Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi'nce birer teklif sunuldu. Umut Turizm olarak ihaleye katılan Çetin Sincar, Eyüp Sultan Hazretleri'nin kabrinin bulunduğu bir bölgede içki içilmesini doğru bulmadıklarını kaydederek, "İhaleyi kazanmaları halinde, Pier Loti'ye kesinlikle içki sokmayacaız"dedi.
ENTEGRE DEVRE CANLANDI
ALMAN bilim adamları, salyangoz nöronlarını (sinir hücrelerini) mikroişlemciye bağlayarak,"yarı canlı entegre devre" oluşturmayı başardılar. Amerikan Proceedings of the National Academy of Science dergisinde çıkan makaleye göre, Münih'teki Max-Planck Biyokimya Enstitüsü`nden Günter Zeck ve Peter Fromhertz adlı araştırmacılar, "nöro-elektronik" alanında çok önemli bir adım attılar. Araştırmacılar, salyangozdan aldıkları yirmi kadar sinir hücresini, mikroişlemcinin üzerine yerleştirdiler ve işlemcideki silisyum yonga sayesinde hücreler arasında iletişim kurulmasını sağladılar. Araştırmacılar, böylece ilk kez "yarı canlı bir entegre devre" elde edildiğini belirttiler. Bu tür araştırmaların, sinir sistemi hastalıklarının tedavisini zamanla olanaklı kılacağı düşünülüyor.
Eminönü'de çevre atağı
Eminönü Belediyesi hizmete soktuğu "Egzos Ölçüm ve Emisyon Ölçüm İstasyonu" ile çevrecilik alanında bir ilke daha imza attı. Eminönü Belediye Başkanı Lütfi Kibiroğlu, Yenikapı'da kurulan Eğzos ve Emisyon Ölçüm İstasyonu'nu hizmete açtı. Açılış töreninde konuşan Başkan Lütfi Kibiroğlu, "İnsan sağlığını tehlikeye sokan araba eğzos artıkları bu sistemle rahatlıkla ölçülecek"dedi. İlk ölçüm, başkan Kibiroğlu'nun makam arabasında yapılırken, ölçümde Kibiroğlu'nun arabasının değerleri normal düzeyde çıktı. Eğzos emisyon ölçümü normal araçlar için 2,5 dizel araçlar için 7 milyon liraya gerçekleşetirilecek.

29 Ağustos 2001
Çarşamba
 
Künye
Temsilcilikler
Reklam Tarifesi
Abone Formu
Mesaj Formu
Ana Sayfa | Gündem | Politika| Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon| Hayat| Arşiv
Bilişim
| Aktüel | İzlenim | Dizi | Röportaj | Karikatür

Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED