T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

K Ü L T Ü R

Tarih yanlış mı yazıldı?

Yıllardır Prototürkler üzerine araştırma yapan Kâzım Mirşan, 2023 Dergisi'nin kendisiyle yaptığı söyleşide, eski Türkler hakkında öğrendiğimiz bilgileri sarsacak sözler söylüyor.

2023 Dergisi'nin bu sayısında yine birbirinden ilginç konular ele alınıyor. Kâzım Mirşan'ın 'Türk Tarih Tezi Üzerine Düşünmeli' adlı yazısının kapak konusu yapıldığı dergide yer alan başlıca konular şöyle: Özcan Yeniçeri, geleceğin yöneticilerinde bulunması gereken özelikleri etraflıca anlatırken İdris Tunçer, iklimde yaşanan ani değişmelerinin sebeplerini ve ülkemizde yaşanabilecek iklim değişikliklerini ele alıyor. M. Ragıp Vural, 'iktidar' kavramını geniş bir şekilde inceliyor. Süleyman M. Bulut, birçok bilimadamının üzerinde çalıştığı bir konu olan ve mühendislikle kimyayı bir araya getiren melez bir bilim dalı olan 'nanteknoloji' konusu üzerine yazıyor. Alper Alsan, insanın eylemlerini iyileştirmek için geliştirilen ve yeni fikirlerin üretilmesine ve yayılmasına yarayan yöntemlerden biri olarak tanımlanan 'uzgörü' kavramına açıklık getiriyor. Alsan aynı zamanda dünyada ve Türkiye'deki uzgörü çalışmaları hakkında da bilgiler veriyor.

Türkler fizikle de ilgilenmiş!

2023'de yer alan en ilginç dosya konusu ise kuşkusuz Ön-Türk yazıtları ile ilgili çalışmalarıyla tanınan Kâzım Mirşan'la yapılan söyleşi. Türk Tarih Tezi'ni yeniden yorumlayan Mirşan, bu konudaki çalışmaları sonucu şaşırtıcı bulgulara varmış. Bize tarih derslerinde Türklerin en eski yazıtlarının Orta Asya'daki Orhun yazıtları olduğu öğretilmiştir. Oysa Mirşan'ın verdiği bilgilere göre, Prototürkçe yazıtlar, Doğu Sibirya'daki Lena Irmağından Fransa'daki Vichy kentine kadar çok geniş bir alana yayılmış. Dil bilimcilerinin, bütün alfabeleri Proto-Sami alfabesinden doğmuş olarak görmesini kabul etmeyen Mirşan, Türklerin konuşmaya başladıkları günden itibaren yazı yazdıklarını ifade ediyor. Türklerin alfabe ve takvim sahibi olan bir uygarlık olduğunu belirten ünlü araştırmacı, okuduğu yazıtlardan edindiği bilgilere göre Türklerin fizik ve uzay fiziği alanında da bilgi sahibi olduğunu iddia ediyor. Mirşan, araştırmaları sonucunda ulaştığı ilginç bir bulgu ise tarihte Göktürk devleti diye bir devletin bulunmaması. Göktürk devletinin varlığını öne süren araştırmacıların yazıtları yanlış okuduğunu söyleyen Mirşan, bu hatanın yazıtların yanlış yorumlanmasından kaynaklandığını söylüyor.

'Avrupa dilleri Türkçe'den beslendi'

Bayqal-Lena yazıtlarından İsviçre Etrüsk yazıtlarına kadar çok geniş bir alanda 400'ün üzerinde yazıt okuyan Kâzım Mirşan, eskiden çok güçlü bir Türk medeniyeti olduğunu, bu medeniyetin Avrupa'da pek çok yere yayıldığını ve Avrupa'daki dillerin kökeninin de Türkçe olduğunu iddia ediyor: "...Bugün İngilizce'de bir sürü Prototürkçe sözler var. Mesela 'töpün' diyorlar, 'töp' diyorlar. Tepe demek bu. En eski Türkçe'de güneşi tarif ederken 'töpününde', 'töpünde' diyorlar. Bu söz Dış Türklerde 'töbe' haline gelmiş en son. İngilizler 'Top' diyorlar. 'Töbe', 'top' çünkü onlarda 'ö' yok. 'Ö' olmadığı için o 'töb' sözüne 'tob diyor'. 'Od' benim astrofizik kitabında söylediğim gibi sıcaklık demek. Şimdi İngilizce'de çok fazla sözcük var. Mesela Bayqal'da bir yazı var. Orda 'ese im' diyor. Yani 'benim' demek, 'I am' desen ne yazar ki. Yani bütün bunlar bize gösteriyor ki, bir tek medeni dil olmuş. Ona da erken Türkçe diyorum ben, diğer diller ondan teşekkül etmiştir." (Tel: 0312-419 70 80)

 
Anadolu'nun ilk alfabesi
Yozgat'taki Pteria antik kentindeki kazı çalışmalarında ulaşılan bulguların, Kapadokya dilinin ilk yazılı örneği olabileceği açıklandı.
YAĞMUR VE NESİR
Bir zaman var ki, gazetelerde, hattâ dergilerde, zevk duyarak okuyabileceğimiz "menzûre"lere rastlıyamaz olduk.. 16 Ağustos tarihli Radikal gazetesinde çıkan bir yazı bana bu özlemi hatırlattı.. Hem hayıflandım.. hem de sevindim.. Niye sevindim?.. Bir gazete yaprağında bana haz veren güzel bir kompozisyon bulduğum için!.. Haydar Ergülen "Yağmur hakkında" yazmış.. başlığına da "yağmur terbiyesi" demiş.. Cümleler kısa.. kelimeler tam yerinde.. uyandırdığı fikir ve imaj bulutları çekici.. duygu yüklü.. Doğaya, ve insana ait gerçeklere, güzelliklere, hasretlere, umutlara dokunup dokunup geçiyor.. Bir yerde (yalan ve şiddet ikilisi kol kola geziyor. Hayatta, sokakta, evde, şehirlerde, okullarda, yalan, şiddet ve yasak serbest.. serbest faşizm) demiş.. Yazı tekniği bakımından ordaki (serbest faşizm) ifadesi veya devrik cümlesi, kendinden evvelki cümlelere yapışmıyor.. Ayrıca; böyle güzellik, san'at, dostluk, iyilik gibi soylu duyguların dile getirildiği bir artistik nesirde, (faşizm) gibi siyasî bir terim o güzelliklere nasıl bir katkıda bulunabilir ki!.. Belli ki, orada bir "sürçülisan" vukûbulmuş; yahut yazar, estetiğe ideoloji ve siyaset karıştırmış.. Haydar Ergülen'in, itiraf etmeliyim ki; adına çok rastlasam da, şiirlerini birarada henüz okumuş değilim.. Fakat "Yağmur Terbiyesi" başlıklı kompozisyonunda görünen; uslûbunun, duygu ve düşünce birikiminin şiire çok yatkın olduğu merkezindedir..
29 Ağustos 2001
Çarşamba
 
Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu
Ana Sayfa | Gündem | Politika| Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon| Hayat| Arşiv
Bilişim
| Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür

Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED