|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
Amerika kanıtları NATO'ya sundu, NATO ikna oldu. NATO Daimi Temsilcimiz Onur Öymen, Kanal 7'ye yaptığı açıklamada "NATO'daki temsilcilerin kanıtları orada değerlendirme durumları olamayacağı"nı belirtti. Demek ki herkes herhangi bir kanıt değerlendirmesi yapmadan ikna oldu. Tıpkı Başbakan Ecevit gibi: "ABD'nin kanıtları ikna edici bulması benim için de inandırıcıdır." Çağdaş klonlama böyle oluyor demek ki... Ama ben bu sözlerin Ecevit'in gerçek düşüncesini yansıttığı, Ecevit'in "spontane-doğmaca" düşüncesini yansıtsa bile Türkiye'nin kanaatlerini yansıttığı kanaatinde değilim. Çünkü Türkiye, bu işte, olabildiğince ihtiyatlı davranıyor. Askerlerin tüm konuşmalarının "rezerv"ler ihtiva etmesinin başka anlamı yok. Türkiye'nin kaygıları var: -Bir kere bu işin İslâm-Batı çatışması zeminine kayma ihtimali endişelendiriyor Türkiye'yi. Türkiye kendisini "Atatürkçü çizgi" ile diğer İslâm ülkelerinden farklı görme eğiliminde olsa da, nihayetinde "İslâm camiası" içinde yer aldığını, asıl aidiyetin buraya olduğunu, küresel itibarının özünde de, Batı ile ilişkide bulunmasının yanında bu aidiyetin bulunduğunu, Batı dünyasının da Türkiye'yi özellikle bu aidiyet sebebiyle farklı bir öneme haiz gördüğünü biliyor. Oysa 11 Eylül'den beri, Batılı liderlerin sonradan geliştirdikleri bütün hassasiyete rağmen, Batı'nın halk zemininde İslâm'a ve İslâm dünyasına yönelik bir suçlama geliştiği, Türk-Arap-İran'lı ayırdetmeksizin Müslüman olan ve sanılan herkesin potansiyel suçlu gibi görüldüğü, bunun karşıtının İslâm ülkelerinde de Batı'ya tepki biçiminde ortaya çıktığı açık. -Ayrıca henüz ortada herhangi bir delil yokken, bir İslâm ülkesinin hedefe alınmasının doğurduğu halk tepkileri de meydanda. Türkiye'de bile insanlar medyanın bütün savaş çığırtkanlığına rağmen, Afganistan'a yapılacak bir müdahaleye soğuk bakıyor. (ANAR'ın Eylül anketinde halkın sadece yüzde 23.1'i Amerika'nın askerî harekâtını onaylıyor, yüzde 66.7'si karşı çıkıyor. Yine halkın sadece yüzde 26'sı ABD'nin desteklenmesini doğru buluyor, yüzde 63.9'u onaylamıyor. Bir savaşta üslerin kullanılmasına onay verenlerin oranı yüzde 27, onay vermeyenlerin oranı ise yüzde 64.5. Asıl farklılaşma asker gönderme konusunda ortaya çıkıyor. Türk halkının sadece yüzde 8.4'ü bir savaşa asker göndererek katılmayı onaylıyor, yüzde 86.1'i buna karşı çıkıyor. İşin ilginç yanı halkın yüzde 57.4'ü, gerilimin Müslüman-Hristiyan çatışmasına dönüşebileceğinden endişe ediyor.) Genelkurmay Başkanı'nın "sivil halkın zarar göreceği bir operasyon olursa ABD'ye sadece bölge ve İslâm ülkeleri değil, bugün yanında olan ülkeler de karşı tavır koyarlar." şeklindeki sözleri, aslında kamuoyunun çok net bir tercümesi niteliğinde. TV'ler bir yanda modern Amerikan silâhlarını ve NATO'yu da arkasına alan tehditleri, diğer yanda perişan Afgan halkını görüntülüyor. Siz, sadist olmadığınız sürece insan olarak nerede yer alırdınız? Türkiye, medeniyetler arası çatışma zeminine kayılmaması için büyük çaba gösterilmesi gerektiğine inansa bile, Batı kamuoyunda oluşan İslâm karşıtlığını da görmezden gelemez, İslâm ülkelerinde meydana gelen karşıt tepkileri de... Böyle bir ortamda, savaş çığırtkanlığının, İslâm dünyasında önlenemez bir kredi aşınmasına yol açacağını da hesaba katar, buna mukabil, Batı kamuoyunda İslâm adına iyileştirici etkisinin hangi ölçüde olacağını da dikkate alır. -Türkiye'yi kaygılandıran ikinci husus, Amerikan-İngiliz planının Afganistan'la sınırlı olmadığı ve Irak'ın da dahil edileceği bir operasyonla tüm bölgenin, şu an kestirilemeyecek bir ateşin içine atılacağı endişesi olmalıdır. Irak konusu, stratejik ortaklığa rağmen, uzunca süredir Türk-Amerikan ilişkilerinde farklı perspektiflerle görülen bir alan olmuştur. Türkiye, Körfez krizinde yediği zokanın bir Kuzey Irak sendromu ile tamamlanmasına izin vermek istemiyor. Türkiye bu noktada Amerika'nın hesaplarından endişe ediyor. Şimdi, Afgan geriliminde de bir odak (İsrail eksenli) Amerikan iradesini ısrarla Irak tarafına sürüklemeye çalışıyor. İstihbarat kanalları, ısrarla Irak'ı ateşin içine sürükleyecek malzeme üretmekle meşgul. Çok iddialı Amerikalı yazarların imzasıyla, "Kuzey Irak-Bin Ladin" soslu asparagaslar yapılıyor. Hesap "Irak vurulsun ve Türkiye burada rol alsın..." hesabı. Bunun Ankara'da not edilmediğini düşünmek doğru değil. -Neredeyse Birinci Dünya Savaşından bu yana İslâm coğrafyası ameliyat altında. Darmadağın edilmiş bir coğrafya bu. Her sıcak gerilimde, bu coğrafyanın dünya üzerindeki özgül ağırlığı aşındırılıyor. Bu süreç içinde Türkiye'nin ulaştığı nokta da çok yüz ağartıcı değil. "Biz İslâm ülkelerinden farklılaştık, durumumuz çok iyi" demek de ancak göreceli olarak anlamlı. Şöyle bir kulak verdiğimizde ülkemizde bugün yükselen feryadlar, bizim güzellemelerimizi doğrulamıyor. Bunun sebepleri üzerinde ayrıca durulabilir ama, sıcak konu ile ilgili olarak şunu söylemek mümkün ki, İslâm coğrafyası üzerindeki ameliyatlar, bütün coğrafya ile birlikte Türkiye'nin gücünü de aşındırıyor. Filistin, Cezayir, İran, Irak, Bosna, Çeçenistan, Afganistan... Pakistan... Bunların zayıf düşmesi nihai planda Türkiye için kayıptır. (Kıbrıs harekâtında Türkiye'ye her şeyim senin emrinde diyen Libya bugün nerede?) Bence bunları da, yani İslâm dünyasından soyutlanamayacağı gerçeğini de değerlendirmeli Ankara... Bu açıdan, Doha'da olağanüstü toplanacak İslâm Konferansı Örgütüne de "Dostlar iş; başında görsün" üslûbuyla değil, ciddiye alarak yaklaşmalı. - "Bizim Amerikalılar"a göre, "Körfez harekâtında 35-40 milyar dolarlık zoka yemişiz ama, bununla bölgedeki itibarımız yükselmiş." İyi. Kuzey Irak'la ilgili kaygımız bu itibar yüzünden olmalı. Önceki gün Ankara'ya gelen ABD Kongre Heyeti de onların söylemini pekiştirircesine "Türkiye'nin tacın parlayan yıldızı olduğu"nu bildirdi. Hangi tac, hangi yıldız? Heyet başkanı Cumhuriyetçi Senatör Curt Weldon'a göre "Türk askeri de dünyadaki en iyi eğitimli askerlerden bir tanesi" idi. Bunlar, İslâm dünyasına yönelik operasyonlarda görev aldığımız sürece bozdurup bozdurup harcayacağımız iltifatlar. Keşke bir de dolduruş niteliği arzetmese ve özgül ağırlıkları olsa...
|
|
|
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv Bilişim | Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür |
© ALL RIGHTS RESERVED |