T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

A K T Ü E L

'Canavar' kuzu gibiydi

Enflasyon canavarı Osmanlı İmparatorluğu döneminde kuzu gibiydi. 1469'dan 1914 yılına kadar fiyatlar yaklaşık 300 kat artarken Cumhuriyet döneminde 19 milyon kat arttı.

Devlet İstatistik Enstitüsü'nün enflasyonun 529 yıllık tarihini ortaya koyan araştırmasına göre, Osmanlı'da enflasyon 1,3 seviyelerinde seyrederken, Cumhuriyet döneminde fiyatlar 19 milyon kat arttı. Boğaziçi Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Şevket Pamuk tarafından hazırlanan araştırma günümüzde devletin ve halkın en önemli sorunu olan enflasyon canavarının, Osmanlı döneminde kuzu gibi olduğunu ortaya koyuyor. 1469 yılından itibaren başlayan ve fiyatları en sık ve en düzgün olarak kaydedilen un, pirinç, bal, yağ ve zeytinyağı üzerinden hesaplanan tüketici endeksine göre İstanbul'da fiyatlar, 1469'dan 1914 yılına kadar yaklaşık 300 kat arttı. Bu toplam artış, ortalama olarak yılda yüzde 1,3'lük bir enflasyon olduğunu ortaya koyuyor.

Sadece iki dönemde arttı

Araştırmaya göre Osmanlı'da enflasyon iki dönemde hızlı bir artış gösteriyor. İlki 16'ncı yüzyıl sonları ile 17'nci yüzyıl ortaları arası. Bu dönemde fiyatlar yaklaşık 5 kat arttıyor. İkincisi ise 18'nci yüzyıl sonlarında başlayan ve 1850'lere kadar süren dönem. Fiyatlardaki artış bu dönemde 12-15 kat olarak belirleniyor. Tüketici fiyatlarındaki artış 1914'ten 1998'e kadar ise tam 19 milyon kat arttı. Osmanlı'da enflasyonun en önemli nedeni tağşiş denilen devletin gelir sağlamak amacıyla paranın ayarını düşürmesi ve gümüş içeriği daha düşük sikkeleri piyasaya sürmesiydi.

İLK TAĞŞİŞİ FATİH YAPTI

Osmanlı'da ilk tağşiş Fatih Sultan Mehmet döneminde yapılmış, akçelerin ağırlığı ve gümüş içeriği düşürülünce 90 günlük ücretlerini yeni ve gözle görülür küçük akçelerle alan yeniçeriler, başkent Edirne'de toplanarak ya tağşişten vazgeçilmesini ya da ücretlerine zam yapılmasını istemişlerdi. Prof. Pamuk, yeniçerilerin eylem yapmaların sebeni şöyle aktarıyor: "Bugün paramız nasıl dolara endeksli ise o gün de Venedik dükasına endeksliydi. Yeniçeriler, köşe başlarında faaliyet gösteren sarraflardan, akçenin tağşişle birlikte Venedik dükası karşısında değerinin düştüğünü öğreniyorlardı." Osmanlı'nın siyasi ve askeri alanda olduğu gibi ticari alanda da egemenliğini bozmak ve dükayla mücadele etmek için 1477 yılında altın sikke bastırdığını belirten Pamuk, Osmanlı'nın, 100-150 yıl sıkı rekabet ettiğini ama dükanın egemenliğini yıkamadığını kaydediyor. Tağşişlerle savaş dönemleri arasındaki bağlantıya dikkat çeken Pamuk, yeni akçelerin halkın kabul etme eğilimlerini yüksek olduğu dönemlerde çıkarıldığını, hatta piyasaya sürülen düşük standartlı sikkelere "Cihadiye" gibi adlar verildiğini belirtiyor. Osmanlı'dan Günümüze Paranın Tarihi kitabının da yazarı olan Pamuk, Büyük İskender'den bu yana paranın, egemenliğin sembolü olduğunu ifade ederek, "Devletler piyasaya sikke sürerken hükümdarın egemenliğini en uzak ülkelere kadar götürürdü. Osmanlı sikkelerinde de 'Ben karaların ve denizlerin sultanıyım' yazar. Bu yüzden para hem ekonomide hem de siyasette bir güç simgesi. Çünkü işlevini yerine getirebilmesi için inandırıcılığının olması gerekiyor. Halk, devlete ve sultana güven duyuyorsa paranın değeri artar, işlemlerde kullanılabilir" diyor.

 
Kuraklığa dikkat çekildi
Su Vakfı tarafından düzenlenen toplantıda Türkiye'de ve dünyadaki kısıtlı su kaynaklarının durumu masaya yatırılarak, kuraklığın en tehlikeli doğal afet olduğu vurgulandı.
'SULTAN CAMLARI' NEW YORK'TA
Osmanlı padişahları ve sultanları tarafından kullanılan değerli cam eşyalardan oluşan koleksiyon, New York Metropolitan müzesinde Amerikalıların beğenisine sunuldu. Sergi, 13 Ocak 2002 tarihine kadar açık kalacak. 150'den fazla değerli cam eşyanın yer aldığı sergi, özellikle İslam kültürünü Amerikalılara tanıtma açısından büyük önem taşıyor. Koleksiyondaki eserlerin bir kısmının 7 ila 9. yüzyıllara ait bulunduğu ve Amerika'da şimdiye kadar sergilenen cam eşya türündeki en değerli parçaları oluşturduğu, müze yetkililerince ifade edildi. Verilen bilgiye göre, Müslüman sanatçılar daha 8. yüzyılda, o zamana kadar bilinmeyen, cam üzerine şekil yapma ve renk koyma tekniğini geliştirdiler. 9. yüzyılda ise aynı sanatçıların, camcılıktaki en mükemmel kesme eserleri meydana getirdikleri biliniyor.

4 Ekim 2001
Perşembe
 
Künye
Temsilcilikler
Reklam Tarifesi
Abone Formu
Mesaj Formu
Ana Sayfa | Gündem | Politika| Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon| Hayat| Arşiv
Bilişim
| Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür

Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED