T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

Y A Z A R L A R
Erbakan, Erdoğan ve siyasi yasak

Anayasa değişikliğinin içinde, iki kritik oylama vardı.

Bunlardan biri, 69'uncu maddeye verilen bir önergeydi. Siyasi yasakları 5 seneden 4 seneye indirmek suretiyle, Erbakan'ın birkaç ay içinde fiilen politikaya girmesinin yolu açılıyordu.

Diğeri 76'ncı maddeydi.

76'ncı madde

76'ncı maddeye göre, geçmişte ideolojik ve anarşik eylemlere karışanlar, affedilseler dahi, milletvekili seçilemiyorlar.

Uzlaşma Komisyonu'nda ideolojik ve anarşik eylemler, "terör" eylemleri olarak değiştirilmişti. Böylece, Tayyip Erdoğan'ın da milletvekili seçilmesinin önünü kestiği ileri sürülen bir madde, bertaraf edilmiş oluyordu. Bize göre, aslında 76'ncı maddenin, Tayyip Erdoğan'ın eylemiyle bir ilgisi yoktu. Çünkü 1982 Anayasası hazırlanırken, gündemde olan maddeler Türk Ceza Kanunu'nun 141-142 ve 163'üncü maddeleriydi. 312'nci madde, sonradan moda oldu.

Kanaatimizce, Erdoğan'ın milletvekilliğinin önünü, Milletvekili Seçimi Kanunu'nun 11'inci maddesi ancak kesebilir. 11'inci madde, açıkça, "312'nci maddeden mahkûm olanların affedilseler bile milletvekili seçilemeyeceğini" öngörüyor.

Anayasa değişmese bile, kanun kolayca değişebilir. Değişmesi de zaten gerekli. 312'nci madde, demokrasi açısından sakıncalıyken, bir de bu maddeden hüküm giyenleri ömür boyu siyasi yasaklı kılmak, akıl ve vicdanla bağdaşıyor mu?

Ayrıca, Tayyip Erdoğan'ın cezasından doğan kısıtlılık hali affa uğramadı, ertelendi; bu da ayrı mesele. Kaldı ki, nereye kadar Tayyip Erdoğan'ı siyasetin dışında tutabilirler? Hükmün infazından 3 yıl sonra, Erdoğan kısıtlılık halinin kaldırılmasını talep edebilir. Ve muhtemelen istediği neticeye de ulaşır.

"Muhtemelen" diyoruz, çünkü Türkiye'de kirli siyaset yapılıyor. Aksi takdirde, varılan mutabakata rağmen, Anayasa'nın 76'ncı maddesinin, 330'luk oy barajının hayli altına (294 oya) düşmesi nasıl izah edilebilir ki!

76'ncı madde değişmesin diye kırmızı oy kullanıp, için için sevinen milletvekillerini tebrik etmeli! Meclis'in itibarına ve siyasi ahlâka bir darbe daha indirdiler.

Haydi, Meclis Başkanı Ömer İzgi, Sami Selçuk'a karşı Parlamento'yu savunsa ya!

Yargıtay Savcısı, Erdoğan'ın kurucu Genel Başkanlığı'na karşı çıkmıştı. Sonuçta, Erdoğan, - Hasan Celâl Güzel modeli işlediği için- AK Parti'nin üyesi olur. Kurucular Heyeti toplanıp gene onu Genel Başkan seçerler. Seçimlere kadar da nasılsa Milletvekili Seçimi Kanunu'nun ilgili maddesi değişir.

Erbakan'ın yasağı

Necmettin Erbakan'ın yasağının kaldırılmaması da, ikinci bir ayıp olmuştur. Kimse topu askere filân atmasın. Herkes iradesine sahip çıksa, böyle hazin bir manzarayla karşı karşıya kalmazdık.

Oysa evvelki gün, siyasi yasağın 5 yıldan 4 yıla inmesi konusunda mutabakat sağlanmış gibiydi. Anap ve MHP, önergeyi imzalamıştı; DYP, imzasını, DSP'nin de onayını alma şartıyla vermişti. DSP ise, "Önce DYP imza atsın" diye diretiyordu. Sonunda, "DYP ve DSP grup başkanvekilleri biraraya gelsinler, birlikte imza atılsın" denildi. DYP razı oldu; bu defa DSP'li üye kayıplara karıştı.

Sonuçta, Erbakan'ı siyasete döndürecek önerge de red'edildi. Bir tek soru sormak istiyorum: Kendisi de uzun yıllar siyasi yasaklı olan Ecevit'e bu tavır yakıştı mı? Yoksa ne yaptığının farkında değil mi?

İlk tepki

76'ncı madde, çirkin bir ayak oyunuyla red'edilince, AK Parti'nin ilk tepkisi, "Kırmızı oy verelim" oldu. Ama aynı anda Grup Başkanı Bülent Arınç'ın odasında Başkanlık Divanı toplanmıştı. Akıl üstün geldi. Tayyip Erdoğan "Biz şahsımızla ilgili bir iyileştirmeye odaklanamayız. Paketi desteklemeye devam ediyoruz" dedi.

AK Parti, Anayasa değişikliğinde beyaz oy kullanmaya devam etti.

Dokunulmazlık

Bu arada, milletvekillerinin dokunulmazlığıyla ilgili madde de düştü. Oysa dokunulmazlığın kapsamı daraltılmıyor, sadece işin savsaklanması engelleniyordu. "Dokunulmazlıkla ilgili işler, TBMM'ye ulaşma tarihinden itibaren en geç üç ay içinde sonuçlandırılır. Dokunulmazlıkla ilgili oylama Genel Kurul'da gizli olarak yapılır. Milletvekilleri hakkında ceza davaları Yargıtay'da görülür" hükmü maalesef kabul görmedi. Özellikle gizli oy, parti disiplininden azade olarak, milletvekillerinin vicdanları doğrultusunda oy kullanmalarını sağlayacaktı.

Siyaset nedir? Herkesin yediği ve attığı kazıkların toplamı. Ama siyaset acaba böyle mi olmalı?

Evet soruyorum Tansu Hanım (Çiller), Bülent Bey (Ecevit), Hüsamettin Bey (Özkan), Mesut Bey (Yılmaz), Devlet Bey (Bahçeli) siyaset böyle mi olmalı?

Erdoğan'ı ve Erbakan'ı yasaklı bırak, sonra alternatifsiz olmakla öğün. Neden adil bir yarışı içinize sindiremiyorsunuz?

Benlik duygusu ile hareket edenleri, bu millet karınca gibi görüyor; küçümsüyor, acaba farkında değil misiniz?


4 Ekim 2001
Perşembe
 
NAZLI ILICAK


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED