|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
Medyada görünmemesine rağmen, başta 'Gönül' ve 'Bu kalp seni unutur mu?' şarkılarıyla her nesil tarafından dinlenen besteci ve yorumcu Fikret Kızılok'un unutmayan kalbi önceki gece durdu
Dingin duyguların, ağırbaşlı sözlerin, kalp atışı ritmindeki ezgilerin bestecisi ve yorumcusu Fikret Kızılok, bir süredir tedavi gördüğü İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi'nde önceki gece öldü. Kardiyoloji Servisi yetkilileri, bir hafta önce kalp ve böbrek yetmezliği nedeniyle hastaneye getirilen sanatçının, gece saat 24.00 sıralarında hayatını kaybettiğini belirttiler. Bodrum'daki yazlığında 7 Temmuz 2001 tarihinde kalp krizi geçiren Kızılok, İstanbul'a getirilmiş ve Alman Hastanesi'nde kalp pili değiştirilmişti. Başta "Gönül' ve 'Bu Kalp Seni Unutur mu?' şarkıları olmak üzere sesi, herkesin kulağında, yüreğinde yer etmiş olan sanatçı, 1946 yılında İstanbul'da dünyaya geldi. Diş hekimliği okudu. Müzik hayatına 1954'de, amatör olarak başlayan sanatçı profesyonel müzik hayatına Cahit Oben Orkestrası'nda atıldı. Daha sonra kendi adına bir topluluk kurup, folk türü plaklar yapmaya başladı. Gitar ve saz çalan sanatçı o yıllarda yaptığı 'Uzun İnce Bir Yoldayım' ve 'Yumma Gözün Kör Gibi' adlı plaklarıyla büyük çıkış yaptı. Bir süre Sivas'ın Sivrialan Köyü'nde Aşık Veysel'in yanında kaldı. 'Yumma Gözün Kör Gibi' ile 'Altın Plak' kazanan Kızılok sonra 'Söyle Sazım', 'Emmo-Vurulmuşum', 'Gün Ola Devran Döne' plaklarını yaptı. 1973 yılında 'Haberin Var mı?' plağını yapan Fikret Kızılok, 1980'li yılların başlarında sanatçı dostu Bülent Ortaçgil`le beraber 'Çekirdek' adlı bir kültür merkezi kurdu. Kızılok, son dönemde 'Yana yana', 'Zaman zaman', 'Devrimcinin Güncesi', 'Not Defterimden', 'Yadigar' albümlerini çıkarmıştı. Bir ara da 'Tehlikeli Madde' adlı bir topluluk kuran sanatçı evlenip, ara ara yaptığı diş hekimliğini Kadıköy'de bir muayenehane açarak sürekli hale getirdi ve bunun ardından da müziği bıraktığını açıklamıştı. 1970'lerin ilk yarısında popüler müziğin en etkin isimlerinden biriydi Kızılok. Müziğe ilgisi ilkokuldayken başlamıştı. İlk enstrümanı kırmızı bir akordeon olan sanatçıya ilk müzik derslerini de sınıf arkadaşlarından birinin klarnetçi olan babası vermişti. İlk yıllarında yerlere dek uzanan kaftanı, dağınık saçları, elinde bağlamasıyla türküler söyleyen, türkü tadında besteler yapan Kızılok, ilerleyen dönemde uzun saçlar, daha rock kokan düzenlemeler ve bestelerle çıktı karşımıza. Ama basından uzak duran, televizyonlarda çok nadiren görünen sanatçı uzun süren sessizliklerin ardından yaptığı albümlerle söz ettirdi kendinden. Bir suskunluk döneminin ardından ise şöyle konuştu: 'Piyasa öylesine Türk benliğinden uzak melodilere kucak açmıştı ki beni dinlemeyeceklerdi bile. Bugün ise durum büyük bir hızla değişiyor. Bu öz benliğimize dönüşte ben de üzerime düşen görevi yapmaya karar verdim...'Bir yüzünde 'Söyle Sazım', diğer yüzünde Karacaoğlan'dan bestelediği 'Güzel Ne Güzel Olmuşsun' bulunan plağı çıktığı dönemde çalışması o kadar çok sevilmişti ki, rahmetli Barış Manço'nun 'Dağlar Dağlar'ını devirerek liste başı olmuştu. 1970'de çıktığı bir Anadolu turnesinde, Siverek yolunda donma tehlikesi geçirince bir kamyon şoförü tarafından kurtarılmış 'Emmo' adlı bestesini kurtarıcısına ithaf etmişti.
1977'de çıkardığı ve dönemsel hassasiyetler nedeniyle toplatılan 'Not Defterimden' albümü son albümü olan sanatçı, müzikle içiçe geçen 55 yıla, dillere düşen onlarca beste ve 13 altın plak sığdırmayı başardı.
|
|
|
|
|
|
|