|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
ABD kazanamayacağı bir savaşa çekiliyor
11 Eylül'de ABD'ye yapılan terörist saldırı üzerine tüm dünya'da gözler iki merkeze çevrildi. ABD ve Afganistan. İki ismi ençok duyar olduk. Başkan Bush ve Usame Bin Ladin. "Yeni bir milat","Üçüncü dünya savaşı" gibi yorumların yapıldığı günümüzde savaşın nefesini ensemizde hissederken, 11 Eylül saldırısını, Afganistan'ı, Türkiye'nin rolünü ve bir savaşın olası sonuçlarını Avrasya Stratejik Araştırmalar Merkezi Başkanı Prof. Ümit Özdağ'la konuştuk. ABD Başkanı George W. Bush Taliban'a isteklerini iletti ancak istediği cevabı alamadı, tüm yollar savaşa mı çıkıyor? Zorunlu değil, ama hiç beklediğimiz bir gelişme olmazsa, Ladin'in ve arkadaşlarının teslim olmaları söz konusu olmazsa yol savaşa gidiyor. Teslim olma ihtimali var mı sizce? Eğer, Ladin kişisel olarak teslim olursa ABD'yi çok zor durumda bırakacak bir adım atmış olur. Diplomatik yollar yeterince kullanıldı mı? Bir ülkenin 5 ila 10 bin arasında vatandaşının terörist bir saldırı sonrasında devlet prosedürü içerisindeki dönemi uygulaması pek beklenemez. Çünkü hadisenin içinde psikolojik faktörler söz konusudur. Yine de ABD'nin geniş bir koalisyon oluşturma gayreti içinde yoğun bir diplomasi faaliyeti oluşturduğu söylenebilir. 11 Eylül tarihinin yeni bir dönüm noktası olacağı söyleniyor. Sizce de öyle mi? Doğrusu ben bu tarihi çok ciddi bir milat olarak henüz kabul etmiyorum. Kabul edenleri de biraz aceleci olarak görüyorum. Önemli bir tarih ancak mesela bir Berlin duvarının yıkılması kadar önemli bir tarih değil. Her şeyden önce eldeki veriler bizi kesin sonuçlara götürücek veriler olmaktan uzak. Manipüle edilmiş verilerle karşı karşıyayız ve bu verilerin büyük bir çoğunluğu da eksik veriler. Ben meseleye böyle yaklaşıyorum ve iki hipotezim var. Birincisi bu eylemin Ladin'in sahip olduğu altyapı ile gerçekleştirilebileceği ancak böyle bir eylemin dünya istihbarat sistemleri tarafından haber alınmadan yapılamayacağını ileri sürüyor.
Part-time terörİkincisi part-time terör yapısını görüyoruz bu sürecin içerisinde. Yani hayatından bir kez terör eylemine katılıp bir daha katılmayan insanlar sözkonusu. Birçok örgüt bir örgüt çatısı altında toplanıyor ancak ortada hiyerarşik yapı yok. Bu yapı olmadığı için bu örgüte yönelik istihbarat çalışması da oldukça zor oluyor. Sonra örgüt çok ses getirmek için öldürülen insan sayısını arttırmak için çok fazla çaba gösteriyor ve seçici değil. Buraya kadar iyi hoş da böyle bir çalışma kıtalararası, ülkelerarası bir çalışmadır. ABD gibi bir ülke bu yapıyı 5 seneden beri en üst düzeyde 1998'de de Ladin'i ele geçirmek için operasyon başlatan bir ülkenin Ladin'in gerçekleştirmiş olduğu bir operasyonu atlamış olması ihtimal dışıdır. İki ihtimal var: Ya Ladin, ABD'ye stratejik bir darbe vurmak isteyen bir güç tarafından karşı istihbarat desteği verilerek korundu. İkinci ihtimal ise ABD sistematiği içinden bazı kişiler Ladin'i kullandılar ve karşı istihbarat desteğini onlar verdiler. Türkiye biraz işin dışında tutulmadı mı? Türkiye bu işin içinde zaten doğrudan bulunmuyor. Körfez savaşı sırasında farklı bir uygulama vardı çünkü bu savaşta Irak ile biz sınırdık. Afganistan ile böyle bir sınır birlikteliğimiz yok. Peki bu olayda Türkiye yetersiz kalıyor mu? Şimdi Türkiye'nin burada yapması gereken şey harekete geçerek güvenlik kavramının içinin doldurulmasına yönelik bir eylemde bulunmasıdır. Politik ve teorik atağa geçerek NATO'nun son 15 yılda çifte standardı ortaya koymalı. Bunun teorik birikimini ortaya koymalıyız. Batı kendisini ilgilendiren birçok konuda terör ile ilgili çalışmalar yapıyor ancak Türkiye çalışma ortaya koymuyor. Devletin bu konudaki tavrı engelleyici bir husus. Neden engel oluyor? Bu, Türkiye'de devletin bilgi aleyhine örgütlenmesinin sonucudur. Bu devletin de zararınadır. Çünkü devletler bilgi ile yönetilir. Eğer bilgiyi siz yönetmezseniz size bilgi başka yerlerden gelir. Siz bilgiyi başkasından alırsanız o zaman yargılarınızı da başkasından alırsınız. Yargılarınızı da başkası yönlendirirse eylemlerinizi de başkası yönlendirir. Bir savaş olursa Türkiye yer almalı mıdır? Türkiye islam dünyası ile batı dünyası arasındaki gerilimi düşürücü bir rol oynamalıdır. Türkiye bir yandan batı ülkesidir bir yandan da bir doğu ülkesi. Hem islamı özümsemiştir hem de demoktarik bir ülkedir. Bu özellikleri ile 'medeniyetler çatışmasının' terzine parçalanmış bir ülke olarak değil birleştirici ülke olarak hizmet verebilecek bir yapıyla insanlığa hizmet edebilir. Bunun için politik vizyon gerekir. Bunu sadece Ankara'da oturarak yapamazsınız.
ABD savaşta Pakistan'ı kaybederManipüle edilmiş verilerden sözediyorsunuz... Evet; burada mantıklı olmayan verilerden bahsediyoruz. Üzerine gidilmeyen konulardan bahsediyoruz. Keyfiyet bir açıdan böyle. Öte yandan hadiselerin gelişimine baktığımızda ABD'nin yani diğer hipotezi destekleyen ABD'nin kazanamayacağı bir savaşın içine çekildiğini görüyoruz. Çünkü Afganistan alanı ABD açısından olağanüstü bir alandır. Afganistan'da verilecek bir savaşı ABD kazansa bile bu bir Pirüs zaferi olacaktır. Ne açıdan bir Pirus zaferi? Afganistan'ı Ladin'den ve Taliban'dan temizlese bile öte yandan zaten büyük bir Anti-Amerikancı İslami devrim tehdidi yaşayan bir ülke Pakistan'da İslami devrim tehdidi büyük bir ihtimal ile artacaktır. Afganistan'ı kazananan ama Pakistan'ı kaybeden bir Washington.
Müşerref'in iç darbe korkusu1995-96 yıllarında ABD'nin çeşitli birimlerinden yapılan açıklamalarda önümüzdeki 4-5 yıl içinde Afganistan ve Pakistan sınırlarında değişme olabileceğinden bahsediliyordu. ABD'lilerin Pakistan ve Afganistan analizleri güçlü değil. Rus-Afganistan savaşı başladıktan sonra ABD bölgeye büyük bir yardım yapıyor. Fakat bölge dilini bilen ilk CIA ajanı 1987'de Afganistan'a gönderiliyor. ABD istihbaratında güçlü bir Afganistan bilgisine sahip ajanın bulunduğunu sanmıyorum. Pakistan devlet başkanı Müşerrefin zorlanmasının altında yatan sebep sizce nedir? Bunun sebebi devlet ve toplum yapısı içindeki çok güçlü Talibancı eğilimlerdir. Yani bir iç darbeden mi korkuyor? Evet, kesinlikle bir iç darbeden korkuyor. Pakistan devlet yapısı içinde ve istihbarat yapısı içinde yüzde 30'a yakın bir radikal unsurdan bahsediliyor. Başkan Bush ilk açıklamasında 'biz bu testi başarıyla geçeceğiz' dedi. En geniş anlamı ile yorumlarsak, ABD bir meydan okuma ile karşı karşıyadır ve ABD bu meydan okumaya karşı başarılı bir operasyon yürütecektir.
|
|
|
|
|
|
|
|
|
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon| Hayat| Arşiv Bilişim| Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür |
|
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz. © ALL RIGHTS RESERVED |