T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

G Ü N D E M

Öğrenciler özgürlük istedi

Yasakçı uygulamaların adresi haline gelen YÖK, kuruluşunun 20. yılında kitlesel eylemlerle protesto edildi. İstanbul ve Ankara'da sokaklara dökülen binlerce öğrenciyi polis, gözyaşartıcı gaz kullanarak dağıtabildi.

Yüksek Öğretim Kurulu (YÖK) 20. kuruluş yılında başta İstanbul ve Ankara'da düzenlenen mitinglerle protesto edilirken, diğer üniversitelerde de çeşitli etkinliklerle protesto edildi. İstanbul'daki gösterilerde büyük arbede yaşanırken, Ankara'daki gösterilerde Bush'un kuklası yakıldı. Gösterilerde, polis çok sayıda öğrenciyi gözaltına aldı.

İstanbul'da, değişik öğrenci grupları tarafından yapılan protestolara müdahale eden polis bazı grupları gaz bombası kullanarak dağıttı.

Olaylarda en az 10 kişi gözlem altına alınırken, çok sayıda öğrenci yaralandı. İstanbul polisi, zırhlı araç ve "robocop"larla bir helikopter ve eğitimli köpeklerin de katılımıyla sabahın erken saatlerinden itibaren Beyazıt Meydanı ile üniversitenin içinde ve çevresinde yoğun güvenlik önlemi aldı. YÖK'ü protesto eden bir grup sloganlar eşliğinde, İletişim Fakültesi tarafından yürüyüşe geçti.

Serter'den öğrencilere tebrik

Ellerinde taşıdıkları 'Parasız, Bilimsel Anadilinde Demokratik Eğitim İstiyoruz. YÖK'e Hayır' yazılı pankantlar taşıyan öğrenciler okul yerleşkesi içindeki diğer öğrenci grubu ile birleşerek İ.Ü'nün giriş kapısı önünde basın açıklaması yaptılar. Türkiye'de paralı eğitim sistemini eleştiren EMEP'li öğrenciler, KESK ve DİSK'in Ankara yürüyüşüne destek vermek amacıyla dağıldı.

Üniversite önünde YÖK'ü protesto eden EMAP'li öğrencilerin yanına gelen İstanbul Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Nur Serter, olay çıkarmadan dağılan öğrencileri tebrik etti.

Gözyaşartıcı gaz kullanıldı

İstanbul Üniversitesi Yerleşkesi içinde toplanan yaklaşık 200 kişilik başka bir grup da, ana kapıya çıkarak basın açıklaması yapmak istedi. Bu sırada Beyazıt otobüs duraklarında toplanan başka bir grup da yolu trafığe kapatarak Beyazıt Meydanı'na doğru yürüyüşe geçti. Yerleşke önüdeki öğrencilerle birleşmek isteyen bu gruba polis cop ve gözyaşartıcı gaz kullanarak müdahale etti. YÖK'ü protesto etmek için slogan atan ve pankart açan bu gruptan bazı kişiler gözlem altına alınırken, büyük çoğunluğu Laleli tarafına doğru kaçarak dağıldı.

Bildiri dağıtan öğrenciler serbest

Uludağ Üniversitesi Ali Osman Sönmez Yerleşkesi'nde bildiri dağıttıkları iddiasıyla gözaltına alınan iki öğrenci, çıkarıldıkları mahkemece serbest bırakıldı. YÖK'ün kuruluş yıldönümü dolayısıyla hazırladıkları bildirileri dağıtan Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü öğrencisi Barış E. ile Sosyoloji Bölümü öğrencisi Umut K, önceki akşam, jandarma tarafından gözaltına alındı. Öğrenciler, çıkarıldıkları mahkemece tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakıldılar.

KIZILAY'DA KESKİN NİŞANCILAR

YÖK protestoları nedeniyle Ankara Kızılay Meydanı'nda polis çok geniş güvenlik önlemleri aldı. Panzerler, itfaiye araçları ve ambulansların hazır bekletildiği Güvenpark'ta, çok sayıda polis de barikat kurdu. Keskin nişancı polislerin Güvenpark'a bakan binaların çatılarında görev aldıkları, dürbünlerle gözetleme yaptıkları ve bir polis helikopterinin de alan üzerinde kontrol uçuşu yaptığı görüldü. Ziya Gökalp Caddesi'nde bulunan ÖDP Ankara İl Başkanlığı önünde toplanan bir grup öğrenci, Güvenpark'a yürüyerek basın açıklaması yapmak istedi. Ancak polis, öğrencilerin Kızılay'a girmesine izin vermedi.

Bush'un kuklası yakıldı

Öğrenciler, polisin izin vermemesi üzerine eylemlerini Sakarya Caddesi'nde yaptı. Öğrenciler, ABD Başkanı Bush'un kuklasını yaktı. Attıkları sloganlarla YÖK'ün kaldırılmasını isteyen öğrenciler, üzerinde NATO ve Avrupa Birliği'nin amblemlerinin de yer aldığı ABD Başkanı George W. Bush'un kuklasını ateşe verdiler.

YÖK'e neşter vuruluyor

Kuruluşunun üzerinden 20 yıl geçen ve büyük tepkilere neden olan Yüksek Öğretim Kurulu'na uzun bir adan sonra neşter vurulmaya hazırlanılıyor. 2547 sayılı YÖK Kanunu'nun iptali için Anayasa Mahkemesi'ne müracaat hazırlıkları yapılırken, Meclis'te hazırlanan 2. Anayasa Paketi'nde YÖK'le ilgili maddeler de değiştiriliyor.

6 Kasım 1981 tarihinde yürürlüğe giren YÖK Kanunu, Anayasa'nın Geçici 15. maddesindeki koruma nedeniyle iptali için Anayasa Mahkemesi'ne götürülemiyordu. Anayasa'da yapılan değişiklikle 12 Eylül dönemi yasalarına iptal yolunun açılması nedeniyle 2547 sayılı YÖK Kanunu'na iptal imkanı doğdu.

YÖK Raporu geliyor

Tüm Öğretim Üyeleri Derneği, YÖK Kanunu'nun 14-l, 7-b maddelerinde düzenlenen ve YÖK ile üniversite rektörlerine öğretim üyelerini sürgün etme yetkisini veren düzenlemelerin iptali için dava açmaya hazırlanıyor.

Partilerarası Uzlaşma Komisyonu'nda hazırlıkları devam eden 2. Anayasa Paketi'nde YÖK'le ilgili 130. ve 131. maddelerde de değişiklik yapılacak. MHP Grup Başkanvekili İsmail Köse, "2. Anayasa Paketi'nde bu yönde düzenlemelerin yapılmasının ardından YÖK Kanunu da yeni baştan ele alınacaktır" dedi.

Meclis YÖK Komisyonu'nun hazırladığı YÖK raporu da, Genel Kurulu gündemine getiriliyor. Komisyon Başkanı Mustafa Gül, TBMM Başkanı Ömer İzgi ile görüşerek raporun Genel Kurul'a getirilmesini istedi. İzgi, Medeni Kanun görüşmelerinin tamamlanmasının ardından raporun gündeme getirileceği sözünü verdi.

'İDARİ VE BİLİMSEL ÖZGÜRLÜK'

Eğitim, Bilim ve Kültür Emekçileri Sendikası (Eğitim-Sen) Genel Sekreteri Kemal Ünal, üniversitelerin, çağın ve eğitim biliminin gereklerine uygun bir zeminde yeniden yapılandırılması gerektiğini belirterek, "Bunun da şartı Yükseköğretim Kurulu'nun (YÖK) ortadan kaldırılmasıdır" dedi. Ünal, YÖK'ün kuruluş yıldönümü nedeniyle yaptığı yazılı açıklamada, "YÖK`ün kaldırılmasını ve üniversitelere idari ve bilimsel özerkliğin tanınmasını" istedi. Ünal, Türk eğitim sisteminin "otoriter, yasakçı, baskıcı anlayıştan" beslendiğini savunarak, şunları kaydetti:

"Üniversitelerimiz 12 Eylül askeri rejiminin bir ürünü olan YÖK cenderesi altındadır. Türkiye'nin en karanlık dönemi olan 12 Eylül, YÖK eliyle üniversitelerdeki akademik, demokratik ve bilimsel ortamı yok etmiş, askeri bir disiplini uygulamaya almıştır. YÖK, son derece merkezi ve otoriter bir anlayışla yönetilmektedir. Bilimin ve bilimsel gelişmenin odağı olması gereken bir eğitim kurumunu bu anlayışla yönetmek ne derece mümkündür?"

İLAHİYATLILAR GECEYİ OKULDA GEÇİRDİ

Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi öğrencileri önceki geceyi fakülte bahçesinde geçirdiler. Başörtüsü yasağı nedeniyle okulan giremeyen öğrenciler, uygulamayı protesto amacıyla gece boyunca yağmur altında battaniyelerine sarılıp oturdular.

Ankara İlahiyat'ta başörtüsü yasağı iki ayını doldurdu. Önceki akşam saat 19.00'da fakülte bahçesinde toplanan öğrenciler önce İstiklal Marşı okudular. Bahçede yaktıkları ateşin etrafına oturan öğrenciler, Kur'an-ı Kerim okuyup dua ettiler. Gece boyunca mum ve maytap yakan öğrenciler geceyi tiyatro gösterileri, şiirler ve fasıllarla geçirdiler. Bazı veliler de öğrencilere çay ve yemek servisi yaptı. Sabaha kadar okulda beklemek amacıyla gelen öğrencilerin bu eylemlerine emniyet güçleri müsaade etmedi

YÖK var olduğu sürece bilimsel özgürlük olmaz

Mazlum-Der istanbul Şubesi, YÖK kuruluşunun 20. yıldönümünde hazırladığı YÖK Raporu'nu, basın toplantısı ile tanıttı. Toplantıya, AKDER, Özgür-Der ile öğrenciler de katıldı. Mazlumder İstanbul Şube Başkan Yardımcısı Ahmet Mercan, YÖK'ün görevinin "gözetlemek, denetlemek ve fişlemek"ten ibaret olduğunu söyleyerek, "YÖK, kendini sisteme emanet edebilen, edilgen, cesaretten yoksun bir tip oluşturmaya çalışmaktadır" dedi.

'YÖK varsa, özerklik yok'

Hazırladıkları YÖK Raporu hakkında bilgi veren Hukuk Fakültesi öğrencisi Cafer Tanrıkulu, YÖK'ün var olduğu sürece, Türkiye'de yükseköğretimin akademik ve bilimsel özerkliğe kavuşmasının, politik hesaplaşmaların arenası olmaktan çıkmasının mümkün olmadığını söyledi. Tanrıkulu, "Yapısal bir zorunluluk olarak, YÖK'ün 'denetim ve gözetimi' altında üniversiteler, eğitim kurumları olmaktan çıkmıştır. Çünkü esas olarak gözetilen amaç, bu 'denetim ve gözetim'in istenilen ölçüde sağlanmasıdır ve politik tercihler her şeyden önce gelmektedir" şeklinde konuştu.

Özgür Düşünce ve Eğitim Hakları Derneği Başkanı Hülya Şekerci, Türkiye'de sadece YÖK'ün yasaklarının değil, düşünce suçlarının da gündemden düşmediğini söyledi. Şekerci, "Böyle bir ortamda üniversiteler üzerinde demokrasi kılıcı gibi sallanan bir tehdit unsuru olan YÖK, baskıcı tutumların tuzu biberi oluyor" dedi.



7 Kasım 2001
Çarşamba
 
Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu
Ana Sayfa | Gündem | Politika| Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon| Hayat| Arşiv
Bilişim
| Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür

Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED