T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

Y A Z A R L A R
Herşeyin mutlaka alternatifi vardır!.

Sağlık Bakanlığı Türk ulusu için "alternatif beslenme" programı hazırlamış..

Diyelim ki, lüfer balığını seviyorsunuz.. Canınız lüfer ızgara çekiyor..

Ama lüfere yetecek kadar paranız yok..

Sağlık Bakanlığı diyor ki..

İstavrit de lüfer kadar besleyicidir.. Üstelik daha ucuzdur..

Lüfer yerine istavrit yiyin..

Muz mu yemek istiyorsunuz?

Bırakın muzu, elma yiyin..

Et yerine yumurtayı, pirinç yerine bulguru, bal yerine pekmezi tercih edin..

Kıyma alacak paranız yoksa, mercimek yiyin..

Mesela, mercimekli patates yemeği ne kadar hoş olur..

Aslında, amacınız sadece "protein" almaksa, mercimekte de, nohutta da var protein..

İnsanın hayvandan farkı aklı değil mi?

Ormandaki geyiği parçalayıp, protein ihtiyacını gidermeye hazırlanan aslana, "Bırak bu geyiği, mercimek ye" diyebilir misiniz?

Ama insana bu öneriyi getirebilirsiniz..

Hele bu insan Türk vatandaşıysa, her türlü öneriyi getirebilirsiniz..

- Bu krizden daha derin bir kriz yemek istemiyor musun? O zaman, bu 3'lü Koalisyon'u sonsuza kadar yemeye razı olacaksın!.

2'nci Dünya Savaşı'nın son döneminde işler kötüye gidince, Hitler yönetimi "Erzats" diye bir model üretmişti..

Mesela diyelim ki, Almanya'nın petrol ihtiyacını karşılayan Romanya, Sovyet Kızılordusu'nun eline geçmiş..

Petrol yerine odun kullanırlardı.. Otomobillerin arkasında odunların buharla kaynatıldığı bir kazan bulunur ve odundan, metan gibi gazlar çıkartılıp, araç bununla çalışırdı..

Et yerine soya, kahve yerine nohut, v.b..

Böylece Alman halkı, istediği hiçbirşeyi bulamasa da, yerine "Erzats"ını bulurdu..

Akıllı bakkalın, herşeyin alternatifini hazır etmesi gibi..

- Sizde tuvalet kağıdı var mı?

- Yok.. Ama isterseniz zımpara kağıdı var!.

- Genç, dinamik vizyon sahibi bir başbakan var mı?

- Yok.. Ama isterseniz Ecevit var!.

- Bilgi çağına ulaşmış, post-endüstri toplumuna uygun bir kalkınma modeli var mı?

- Yok.. Ama isterseniz köy-kent modeli var!.

Aynı okulda okuyan biri zengin, biri yoksul iki arkadaş çocuk varmış..

Zengin çocuk üşütmüş.. Ama birgün sonra, turp gibi, sapasağlam dönmüş okula..

Yoksul çocuk şaşkın, sormuş..

- Nasıl bir günde iyileştin?

Zengin çocuk anlatmış..

- Babam bana punch (panç) yaptı.. Çayı, balı, konyağı karıştırıp kaynattı.. İçtim.. Sesim açıldı, soğuk algınlığım geçti..

Bir gün yoksul çocuk da üşütmüş.. Babasına gitmiş.. "Bana punch yap" demiş.. Sonra, babasına, zengin arkadaşından öğrendiği punch tarifini anlatmış..

Ama yoksul çocuğun evinde, konyak yokmuş.. Baba, onun yerine rakı koymuş.. Bal yokmuş.. Onun yerine pekmez koymuş.. Çay yerine de, kahve koymuş..

Yoksul çocuk bu "Erzats punch"ı içmiş.. Hem hastalığı geçmemiş, hem midesi de bozulmuş..

Yine de, lüfer yerine istavrit yiyin..

Roka salatası yerine, mercimek salatası yapabilirsiniz..

ŞAKA

Amerikan fıkrası

Adam, arkadaşına yeni evlendiği eşini tanıtır..

- Karım, der..

Arkadaşı, eşin adını sorar.. Adam

- Karımın adını bilmiyorum, der..

Şaşırır bu cevabı alan.. Sorar..

- Beraber olmak isteyince, nasıl çağırırsın onu?

- Islık çalarım gelir, der adam..

- O seni nasıl çağırır beraber olmak isteyince peki?

- Yanıma gelir, ıslık mı çaldın der..

KISSADAN HİSSE - Bu Afganistan'a asker gönderme konusunda, galiba Amerika ile karşılıklı ıslıklaştık..

PROFESYONELLİK

İtalyanlar Terim'e çok ayıp etti!.

Fatih Terim, herhalde Faruk Süren yönetimindeki Galatasaray'ın değerini anlamıştır..

Demek sadece profesyonellikle olmuyor bu "Takımdaşlık"..

Ortak bir inanç, bir dayanışma, yarına dönük bir beraberlik de şart..

Fatih Terim'e karşı Berlusconi'nin ve Milan yönetiminin yaptığı ayıp, gerçekten affedilir gibi değil..

Daha 9'uncu haftasındaydı o takımda Terim..

Kimbilir ne dolaplar döndürdüler?.

Bir takımın ya da bir ekibin, sonuca ulaşması, zaman işidir..

Fatih Terim'in Galatasaray'daki ilk dönemini hatırlayın.. İlk devredeki yenilgileri ve Fatih Terim'e karşı yükseltilen itiraz seslerini..

Ama Faruk Süren ve Galatasaray yönetimi, başarının bir uzun mesafe koşusu olduğunun bilincindeydi..

Hiç aldırmadılar itiraz seslerine..

Ve Galatasaray, çıtasını böyle yükseltti..

Demek taş yerinde ağırmış..

Yine de, çok ayıp ettiler bu İtalyanlar..


7 Kasım 2001
Çarşamba
 
MEHMET BARLAS


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED