T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

Y A Z A R L A R
KDV indiriminin perde arkası

Son günlerde bazı mal gruplarında KDV indirimine gidilmesi gerektiği ısrarla talep edildi. Özellikle bir gazete tarafından aşırı ve dikkat çekecek bir tarzda dile getirilen KDV indirimi yıldırım hızıyla uygulamaya konuldu.

Söz konusu KDV indirimini isteyenler bunu ekonomideki durgunluğun aşılmasının bir aracı olarak ortaya koymaya çalıştılar.

Bunlara göre, KDV indirimine tâbi tutulan malların fiyatları ucuzlayacağı için satışları artacak, bu şekilde ekonomide bir canlanma meydana gelecekti.

İsterseniz önce, KDV indiriminin ayrıntılarına bir göz atalım, sonra ekonomi üzerindeki etkilerini tartışalım.

i) KDV indirimi sadece otomobil ve beyaz eşya grupları için gerçekleştirilmiş, bu mallar için uygulanan KDV oranı % 26'dan % 18'e düşürülmüştür.

ii) İndirimin süresi 2 ay olarak belirlenmiştir. Yani, otomobil ve beyaz eşyadaki KDV oranları yıl başına kadar uygulanacak, yıl başından itibaren eski oranlara dönülecektir.

iii) Diğer mal ve hizmetlere tatbik edilen KDV'ler ile diğer vergi oranlarında indirime gidilmemiştir. % 18 KDV oranına tabi standart mallar ile düşük oranlı malların KDV'lerinde herhangi bir indirim yapılmamıştır.

Ekonomik etkileri

Yapılan KDV indiriminin ekonomik durgunluğun hafiflemesine en küçük bir katkısı olmaz. Zira, her şeyden önce düzenleme son derece sınırlı tutulmuş, otomobil ve beyaz eşya dışındaki mal ve hizmetler indirim kapsamı dışında bırakılmıştır.

GSMH içindeki payı % 10'un altında bulunan otomobil ve beyaz eşya sektöründe yapılan bu düzenlemenin, ekonominin bütünü üzerinde hissedilir bir talep artışına yol açmasını beklemek gerçekçi değildir.

Vatandaş Ahmet Bey'in derdi karnını doyurmak ve zaruri ihtiyaçlarını karşılamaktır. Temel gıda ve zaruri malların fiyatlarında, KDV düşüşü nedeniyle ortaya çıkacak indirim Vatandaş Ahmet Bey'i yakından ilgilendirir ve ekonomik anlamı olan tepkide bulunur: Bu mallara olan talebi artar. Otomobil ve beyaz eşyadaki % 8 oranındaki düşüş ise onu fazla ilgilendirmez.

Diğer taraftan, KDV indiriminin tüm mal ve hizmetlere teşmil edilmemesinin yanısıra, diğer vergilerde de radikal indirimlere gidilmediği taktirde, vergi indirimlerinin, tüketicinin ve yatırımcının kararını etkilemesi düşünülemez.

Kaldı ki, yaşanan krizin nedeni, gelirlerin düşmesine bağlı olarak insanların satın alma güçlerinde ve toplam talepte meydana gelen azalmadır. Vatandaşın gelirinde bir artış söz konusu değildir. Tam aksine gelirlerdeki düşüş devam etmektedir. Çünkü milli gelir düşmektedir. Milli gelirdeki düşüş, insanların fakirleşmesi ve gelirlerinin düşmesi anlamına gelir. Yıl sonu itibariyle milli gelirin % 8 oranında azalacağı tahmin edilmektedir.

Daha önce de söyledik: Tüketicilerin gelirlerinde artış sağlanmadığı sürece, ekonomik durgunluk aşılamaz. Durgunluk, marjinal tüketim eğimi yüksek olan düşük ve orta gelir grubundaki insanların gelirlerini artırılabildiği ölçüde aşılabilir. Bunun için de bütçedeki yatırım, tarımı destekleme, sosyal amaçlı transfer ve personel harcama kalemlerinin ödenekleri artırılmalıdır.

Amaç: Stok eritmek

Yapılan KDV indiriminin tek bir amacı vardır: Otomotiv ve beyaz eşya sektörlerindeki stokları eritmek. KDV indirimi sadece bu amaç için yapılmıştır.

İndirimin geçici süreyle yapılması, tüketicilerin taleplerini 2 ay içine yoğunlaştırmak içindir. Yıl başından itibaren KDV oranları tekrar % 26'ya yükseleceği için, normal olarak yılbaşından sonra otomobil veya beyaz eşya satın almayı düşünen bir tüketici muhtemelen satın alma işlemini öne, KDV indiriminin uygulandığı Kasım-Aralık/2001 tarihine çekecektir.

Amaç ekonomideki durgunluğun aşılması olmadığı gibi, otomotiv ve beyaz eşya sektörünün canlanması da değildir. Otomotiv ve beyaz eşya sektörünün problemlerinin çözümü için düşünülmüş olsaydı, KDV indirimi 2 ay süreyle sınırlandırılmaz, sürekli hale getirilirdi.

İleri bir tarihte düşünülen tüketim öne alınınca, KDV indiriminin eski haline dönmesinden sonra, otomobil ve beyaz eşya satışları durma noktasına gelecektir. Bu durum sektördeki bazı firmaların piyasadan çekilmesine dahi yol açabilir.

Haksız rekabet

Geçici olarak uygulanan KDV indirimi hem haksız rekabete ve hem de üretim azalmasına yol açma özelliğine sahiptir.

Beyaz eşya üreticisi olan iki firmayı düşünün. Pazar paylarının eşit olduğunu varsayalım. Firmalardan birisi, 2000 yılına ilişkin daha gerçekçi tahmin yapmış ve 2001 yılına düşük stokla girmiştir. Diğer firma ise 2001 yılında aşırı stokla yakalanmıştır.

Birinci firma, stokunu erittikten sonra, az da olsa üretim yapmaya devam etmektedir. İkinci firma ise üretimini tamamen durdurmuş, stoklardan kurtulmaya çalışmaktadır.

Böyle bir ortamda KDV indiriminin yapıldığını kabul edelim.

KDV indiriminden sonra, KDV indiriminin geçerli olduğu Kasım ve Aralık aylarında her iki firmanın mallarına olan talep artacaktır. Birinci firma, taleplere cevap veremeyecektir. Zira, elinde stok mal bulunmamaktadır. Artan talep için üretim artışına gitmeyecektir. Çünkü, biliyor ki 2 ay sonra, yani KDV indiriminin süresi bittikten sonra talepte keskin bir düşüş yaşanacaktır. Yani talep artışının devamı gelmeyecektir. Talep artışına cevap veremeyince, bazı müşterileri diğer firmaya kaptıracaktır. Bu noktada ikinci, yani aşırı stoku bulunan firma lehine haksız rekabet oluşacaktır.

Bu durum üretim azalmasına da yol açabilecektir.

Birinci firma, KDV indiriminin son bulduğu aylarda üretimini azaltacak veya tamamen durduracaktır. Talep, KDV indiriminin uygulandığı 2 aylık sürede yoğunlaşacağı için, Ocak/2001 ayından itibaren normal dönemlere nazaran talep azalması yaşanacaktır. Birinci firmanın üretimini azaltması kaçınılmaz hale gelecek ve sonuçta sektörde üretim düşüşü yaşanacaktır.

Bu işten en büyük kazancı, elinde stoku bulunan otomobil ve beyaz eşya üretici ve satıcıları sağlayacaktır. Stoklarında azalma olacağı için finansman maliyetleri düşecek, likit kaynağa kavuşmuş olacaklardır.

KDV indirimi sadece ve sadece otomobil ve beyaz eşya stokuna sahip kişi ve şirketler için yapılmıştır. Bu düzenlemenin ekonomik durgunluğun aşılmasına en küçük katkısı bulunmamaktadır. Düzenlemenin savunuculuğunu yapanlar, esasında, belirli kişi ve grupların sözcülüğünü yapmışlardır. Bunu bir tür reklam olarak da kabul edebilirsiniz.


7 Kasım 2001
Çarşamba
 
NURETTİN CANİKLİ


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED