|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
Türk sinema tarihinin başlangıcı olarak, Ruslar'ın Yeşilköy'de (Ayastefanos) dikip bıraktıkları "anıt"ın, dinamitle havaya uçurulmasının, Fuat Özkınay tarafından 1914'te filme alınması kabul ediliyor. Bu tarihe göre, "Türk sineması" 87 yıldır var.. İlk konulu film (1917) "Leblebici Horhor"muş.. İlk tarihi dokü-drama ise, Sedat Simavi'nin 1918'de yaptığı, "Alemdar Mustafa Paşa" olmuş.. 78 yıldır film izleyenlerden değiliz.. Ama her Türk gibi, "Bizim Sinemalarımız", bizde de derin etkiler bıraktı.. 1940'ların sonunda ve 1950'lerin başında, çok küçük bir azınlık dışında, kimse pek bilinçli değildi.. Hemen herkes Amerikan "Western"lerini izlerken, Kızılderililer'i değil, "Süvariler"i tutardı.. O zamanlar "terörist" tiplemesini, ya Japonlar'a, ya Almanlar'a, ya da Ruslar'a yaptırırdı Hollywood.. "Bizim Sinemalarımız" da, genellikle böyle konulara girmez ve Doris Day-Rock Hudson'dan esinlenen, "güzel kız-yakışıklı çocuk" ikilisi üzerinde kurgularlardı ürünlerini.. Neriman Köksal'dan Türkan Şoray'a, Belgin Doruk'tan Fatma Girik'e uzanan "vazgeçilmezler", erkekler alanında Ayhan Işık'la, Fikret Hakan'la, Göksel Arsoy'la, zirvelere çıkardı.. "İşgalci Yunan Subayı" denilince Atıf Kaptan, "sert ama hoşgörülü zengin baba" denilince Hulusi Kentmen, "şımarık kız" denilince Filiz Akın, "mahzun sesli aile büyüğü" denilince de Bedia Muvahhit gelirdi insanın aklına.. Bir yapımcı, keşke o filimlerden kesitler alıp, bizim "Cinema Paradiso"larımızı yapsa.. -Sizi çok sevdim amcacığım.. Size baba diyebilir miyim? -Sizin paranız olabilir.. Ama bizim için en büyük servet, namusumuzdur!.. -Sen doğduğun gün, baban ölmüştü.. Bunu sana hiç söylemedim.. Senin baban zannettiğin insan, sadece benim kocamdır.. Böyle cümlelerin uçuştuğu bir dünyada, Necdet Tosun'la Vahi Öz, yine çekişip, cilveleşseler.. Boğaz'ın, Mecidiyeköy'ün henüz binalarla dolmadığı, Yeşilköy Havaalanı'na gelen uçakların merdiveninde insanların karşılandığı, Dolmabahçe yokuşundan yarım saatte bir otomobilin geçtiği bir İstanbul'un filmi yapılsa.. Doktorların ya göz, ya beyin ameliyatı yaptığı, zengin şımarık kızların partilerinde Zeki Müren'in piyano başına geçip şarkılar söylediği, mahallenin yürekli delikanlısının bir tokatla üç kabadayıyı yere serdiği bir dünyaya, yeniden dönebilsek.. Muzaffer Tema, sigarasını tekrar yakıp, Alan Ladd bakışı ile kadınların yüreğini hoplatsa.. Zeynep Değirmencioğlu yine Ayşecik olabilse ve konaktaki uşakların burnundan getirse.. Şimdi Türk Sineması çok ileri bir noktada.. "Vizontele"ler, "Komiser Şekspir"ler, arkalarında "Amerika'lı"nın, "Eşkiya"nın gişe rekorlarını taşıyor.. Baksanıza.. "Vizontele"yi, 3 milyon 300 bin seyirci izlemiş.. Oysa, 1919 yılında Ahmet Fehim-Fazlı Necip ikilisinin yaptığı "Binnaz", dönemin gişe rekorlarını kırıp, "55 lira" hasılat yapmış.. Yine de "Benim Sinemalarım" çok güzeldi.. Filiz Akın kesinlikle Aliki Vuyuklaki'den daha çekiciydi.. Belki Fatih Sultan Mehmet, kol saatini çıkartmayı unuturdu.. Türk akıncıları, telgraf direklerinin önünde at koştururdu.. Keşke yine kuşlar, cep telefonlarına değil, telgrafın tellerine konabilse.. ŞAKA
Buna da karışmayın!..
Kutsal Ramazan, İslam Dünyası için ibadet ayıdır.. Ama "bazıları"na göre bu ay, "Oruç"un esas alındığı bir "diyet dönemi"dir.. Nitekim şimdiden, bazılarının, "Aman, iftarda şunu yiyin-şunu yemeyin" şeklindeki önerilerini okumaya başladık.. Diyoruz ki, zayıflamak veya sağlıklı kalmak için, 12 ay ne yerseniz yiyin.. Bırakın, "oruç"u ve "iftar"ı, inananlara.. BEKİR COŞKUN
Yapılması ve yapılmaması gerekenler!..
Hürriyet'te, Bekir Coşkun kendince "birşeyler"e ve bana da takılmış dün.. Şöyle demiş.. -Niye tasarruf olarak Başbakanlığı kapatmıyorlar? Ekonomi Kemal Derviş'e, yolsuzlukları kovalamak jandarmaya, yatırımları finanse etmek Dünya Bankası'na, savaş-asker kararları ABD'ye, Türk parasının itibarını korumak Sinan Aygün'e, adalet işleri Rahşan Hanım'a, hükûmetin yapması gerekenleri düşünmek Mehmet Barlas'a kaldığına göre.. Başbakanlığı kapatmak, tasarruf değilse ne? Böyle yazmış Bekir Coşkun arkadaşımız.. Ben de diyorum ki.. -Beni bir kişi anladı.. O da yanlış anladı.. O kişi de Bekir Coşkun'dur.. Ben hükûmetin "yapması" gerekenleri değil, "yapmaması" gerekenleri düşünüyorum.. Hükûmetin yapması gerekenleri, yapılmaması gerekenleri yapanlar, zaten düşünüyor..
|
|
|
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Ramazan | Arşiv Bilişim | Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür |
© ALL RIGHTS RESERVED |