|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
17 Ağustos afetinden sonra Frenk gazeteleri ne yazmıştı, hatırlıyor musun Devlet abi? İşkence yaptığı belirlenen polisler "tecziye" niyetine İçişleri Bakanlığı tarafından 15 günlüğüne Türkiye'ye gönderilecekmiş. Türkiye'de tatil yapmaktan daha büyük "işkence" olamazmış. Fransa'da "günün esprisi" bir nevi... Demek ki Türk'ün Türk'ten başka dostu yokmuş Devlet abi. Bunlar daha da ileri gidip, Türkiye'nin yarı otarşik, bireysel özgürlüklerin ketmedildiği bir "Üçüncü Dünya ülkesi" olduğunu da söyleyecekler. Sonra ekleyecekler: En çok doğal afet Türkiye'de meydana geliyor. En çok insan hakları ihlali. En çok ölüm. AB İlerleme Raporu da aynı zihniyetin ürünü değil mi sanki Devlet abi? "Bu rapor önyargılıdır" diye kestirip atıverdin. Ne güzel! Bu rapor da göstermiştir ki, ülkemizi bir işkence mahbesi, devlet adamlarımızı da halka eziyet etmekle yükümlü mutemet elemanlar sayan zihniyet, sadece emperyalizmin kirli emellerine hizmet etmektedir. Üç tarafı denizlerle çevrili güzel ülkemiz, zengin yeraltı kaynakları ve "stratejik" konumuyla öteden beri düşman güçlerin iştahını kabartmaktadır. Bizi topla tüfekle dize getiremeyeceklerini anladıkları içindir ki, ülkemizde senin deyiminle "ekönömik kriz" yaratarak sonuç almaya çalışıyorlar. Yarın Kıbrıs'ı masaya yatırmamızı isteyecekler. Herkes anadiliyle konuşmalıdır türünden sapık düşüncelerini seslendirecekler. Sonra? Sonra, "Sınırlarınızı açın, Yunanistan ve Ermenistan'la kardeş olun" diyecekler. Türkiye'de hukukun işlemediği yalanını savuracaklar. Demokrasinin önündeki tek engelin "vesayet rejimi" olduğunu söyleyecekler. Ardından da bağımsızlığımızdan vazgeçmemizi isteyecekler. Sen "surda gedik açtırmadın" Devlet abi. Biz de açtırmayacağız. Avrupa Birliği, üyelik sözleşmesi, demokratikleşme paketi, uyum yasaları, DGM'lerin sivilleşmesi... Tamam da, bütün bunlar Türk'ü ne kadar ilgilendiriyor Devlet abi? Ardından, o çekik gözlü hergeleyi gönderecekler yeniden... Hani, gittiği yerde alkışlarla, zılgıtlarla, sevinç çığlıklarıyla karşılanan çirkin Amerikalı... İşkencecileri cezalandıracakmışız, tüm vatandaşlara siyasi, kültürel ve dini özgürlüklerini kullandıracakmışız, insan haklarıyla ilgilenenlere artık baskı yapmayacakmışız. Ne yani, biz sınırlarımız içinde istediğimiz gibi davranamayacak mıyız? İstediğimiz insanlara, istediğimiz muameleyi yapamayacak mıyız? Yabancı bir ülkenin vatandaşı, kafa kağıdında "Türk" yazan insanlarca zılgıtlarla karşılanıp "kurtarıcı" muamelesi görecek, biz elimiz kolumuz bağlı oturacağız, Öyle mi? Oturmayacağız Devlet abi. Dün, "deprem yardımı" adı altında doktorlarını, hemşirelerini, ilaçlı gazozlarını, bozuk kanlarını göndererek milli dokumuzu parçalamaya yeltenenleri nasıl püskürttüysek, bugün de bu sinsi oyunu bozacak kudret ve zekâvetteyiz. Sana, "Türkiye artık uluslararası ailenin bir üyesidir, keyfi muamele dönemi kapandı" diyecekler, altına imza attığımız belgelerden, karşılıklı bağımlılık ilkesinden sözedecekler. Sakın inanma. Bunlara kalsa, işkence yapma özgürlüğümüzü de elimizden alacaklar. Ben de işte son günlerde en çok buna bozuluyorum Devlet abi!
|
|
|
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Ramazan | Arşiv Bilişim | Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür |
© ALL RIGHTS RESERVED |