T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

Y A Z A R L A R
Denktaş'ın başını vermezsek...

AB ile ilişkilerde Kıbrıs polemiği ilginç bir restleşmeye dönüştü. Önce Dışişleri Bakanı İsmail Cem, AB çevrelerinde bazı olumsuz hazırlıklar bulunduğunu ima sadedinde "Kıbrıs bizim için çok önemli, her bedeli ödemeye hazırız" açıklamasını yaptı.

Ardından AB'nin tehdidi geldi. Avrupa Komisyonu'nun genişlemeden sorumlu üyesi Gunter Verhaeugen çok net konuştu:

"Rum yönetiminin AB'ye girmesinden sonra, Türkiye'nin KKTC ile entegrasyona gitmesi halinde büyük sorunlar yaşanır. Türkiye Avrupa perspektifinin uzun süre için yok olmasının bedelini ödemeye hazırsa, o zaman Türkiye'ye ben bile yardım edemem. Ama ben Türkiye'nin yeterince aklı başında olduğunu sanıyorum. Türkiye kendi çıkarlarını gözeterek Denktaş'ı yalnız bırakacaktır."

Mesaj çok açıktı: Rumlar'ı Kıbrıs'ın temsilcisi olarak AB'ye alacağız. Türkiye'nin itirazı dikkate alınmayacak. Türkiye'nin atacağı karşıt adımlar, Türkiye'ye bedel ödetecektir. Bu, AB ile ilişkilerin bitmesi anlamına bile gelebilir. Öyleyse Türkiye AB'nin kararına boyun eğmeli ve Denktaş'ı yalnız bırakmalı.

Mesaj çok açıktı ve o kadar da tehdit yüklüydü. Sanki zaman zaman Türkiye'nin değeri ve üyeliği konusunda ağzından bal akan Verhaugen gitmiş, yerine "yersen" üslubunda konuşan gözü kara bir Avrupalı gelmişti. Sanırdınız ki Denktaş, Amerika'nın, başına 25 milyon dolar koyduğu Üsame bin Ladin gibi bir kişilikti ve Türkiye'ye "Denktaş'ı ve Kıbrıs'ı ver, yoksa Kıbrıs'la birlikte Avrupa hayalinden de olursun" deniyordu.

Cevabı Dışişleri Bakanı Cem verdi:

"Kıbrıs meselesi ulusal sorunumuzdur. AB'ye girmek için Kıbrıs peşkeş çekilemez. Rum kesimi AB'ye girerse Türkiye'nin ilhak dahil kullanacağı kozları vardır. Türkiye alacağı karar ve takınacağı tavrın bedelini ödemeye hazırdır."

Tabii ki konu çok girift. Her şeyden önce Türkiye'nin AB'nin geleceğe ilişkin hesaplarını tam okuyamadığı anlaşılıyor. Yani AB neye oynuyor? Kıbrıs'ın geleceği için ne düşünüyor? Türkiye'nin AB üyeliği için ne düşünüyor? AB'ye Kıbrıs'ı alıp Türkiye'yi almamak gibi bir ihtimal mevcut mudur? Bu konularda Ankara'nın ciddi kuşkular taşıdığı anlaşılıyor. O yüzden de "Zaten şu veya bu takvim içinde bizim de gireceğimiz bir AB'ye Kıbrıs'ın daha önce girmesinin ne zararı olabilir?" şeklinde içerden sorulan ve çoğunluğu Denktaş'ın aşılması noktasında "Verhaugen üslubu" taşıyan sorular Ankara için çok anlamlı bulunmuyor. O yüzden şu anda Verhaugen'in sözleriyle benzeşmek bu çevreleri fena halde tedirgin etmiş durumda.

Böyle durumlarda Türkiye, AB'nin tüm politikalarını geçmişi geleceği ile yeniden gözden geçiriyor. Çünkü kuşku, her şeyin anlamını değiştiriyor. Ege adaları, kıta sahanlığı, azınlıklar ve Kıbrıs... Kimi bölücü örgütlere çalışma ortamı sunmak.. Denktaş'ın Kıbrıs -Girit paralelliği çağrışımlarının Ankara'da hiçbir karşılığının bulunmadığı düşünülebilir mi? İçerdeki "Denktaş karşıtlığı"nın zaman zaman "Kıbrıs'ın stratejik konumunu küçümseme" gibi bir çizgiye yöneldiği ve daha altta da "Çok bedel ödedik. Bu bedele değmezdi. Zaten halkı da duygusal olarak Türkiye'den koptu, verelim, kurtulalım" gibi bir zemin bulunduğu değerlendirmesi de sanırım Ankara'da ciddi karşılık buluyor.

Bu coğrafyada oyun oynamak kolay değil. Bir yerde AB ile ABD arasındaki dengeleri gözetmek zorunluluğu da çıkıyor Türkiye'nin önüne. Kıbrıs konusunda AB ile ABD'nin duruşları ne kadar farklı sorusunun cevabı bile net değil. ABD ne kadar Türkiye'nin yanında, AB ile gerilim halinde Türkiye-ABD ilişkileri nasıl şekillenir sorusunun da farklı cevapları bulunabilir. ABD'nin yıllarca uyguladığı ambargo Kıbrıs gerekçeli değil midir? Afganistan konusundaki ihtiyaçlar, ABD'nin bölgeye ilişkin politikalarında kısmi revizyonların sebebi olmamış mıdır?

Acaba AB'nin açıkça "Rum yanlısı" olarak nitelenebilecek süregelen tavrında Türkiye'nin bir "İslam ülkesi" olma farklılığı ne kadar etkilidir, sorusu hiç akla gelmeyen bir soru mudur?

Bu sorular ve cevaplarını dikkate alarak şöyle bir hükümler çerçevesi oluşturulabilir diye düşünüyorum:

-Türkiye, AB ve ABD'den bir İslam ülkesi olarak algılandığını unutmamalıdır.

-Kıbrıs meselesinde bunun da bir kriter olarak görüldüğü bir gerçektir.

-Türkiye, Denktaş'la ilişkisini Bin Ladin'nin Taliban'la ilişkisine benzer görme noktasına doğru sürüklenmek isteniyor. Buna karşı tedbirlerini almalıdır.

-Kıbrıs Türkiye açısından ihmal edilemeyecek stratejik öneme sahiptir. Yunanlılar'ın elindeki 12 Ada ne kadar önemliyse, belki şu anda ondan da daha önemlidir. Kıbrıs'ın Yunanlılar açısından ne kadar önemsendiğini ve onun için uluslararası planda bir savaş verdiğini değerlendirmek bile Kıbrıs'ın Türkiye açısından önemini anlamanın bir yolu olabilir.

-Türkiye AB ile ilişkilerini geliştirmelidir. AB'ye üye olma hedefini ciddiye almalıdır. Ama bu her şeye rağmen, kabul edilemeyecek şartlar öne sürülerek olmamalıdır.

-Türkiye ekonomisini, AB standartlarını karşılayacak biçimde iyileştirmeyi, AB'ye girmek söz konusu olmasa bile varlık şartı olarak görmelidir. Bu coğrafyada bu ekonomik zaaf ile ülke yararına diplomasi oluşturmak nerdeyse imkansızdır.

-Türkiye insan haklarını AB standartlarının üzerine çıkarmaya, AB'ye girmek söz konusu olmasa bile, kendi halkının insani taleplerini karşılamak gerektiği için mecburdur. İnsan haklarında azami beklentileri karşılayamayan bir Türkiye'nin ne siyasal, ne toplumsal anlamda huzura erme imkanı yoktur. Böyle bir toplumsal vasattan sağlıklı ekonomi-politikası üretme imkanı da bulunamaz.

Son söz olarak şu söylenebilir: Verhaugen'in şantajı son derece çirkindir. İsmail Cem'in cevabı yerindedir, onur gözeticidir, Ankara'nın Kıbrıs'a ve Denktaş'a sahip çıkması olumludur. Ancak tüm bunlar yeterli kuvvete sahip olunduğu zaman sonuç verecek tavırlardır. Yoksa zaafı derinleştirir. Denktaş'ı Üsame Bin Ladin yerine koymaya çalışanlara Türkiye'yi de Afganistan yerine koyma fırsatı verilmemelidir.


26 Kasım 2001
Pazartesi
 
AHMET TAŞGETİREN


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Ramazan | Arşiv
Bilişim
| Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED