T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

Y A Z A R L A R
İlginç bir Genel Müdür: Coşkun Ulusoy

19 Kasım'da bu köşede yayımlanan "Dünyanın en ilginç holdingi" başlıklı yazımla ilgili okurlardan birkaç değerlendirme aldım. Bu mesajların hemen hepsi, "Asteğmenlik" döneminde maaşlardan kesilen ve terhis olurken (veya olduktan sonra) geri ödenmeyen kesintilerin akıbetine dikkat çekiyordu. Okurlar arasında, Cihangir Bey gibi, 14 aylık asteğmenlik döneminde yaklaşık 500 Alman markı ödediğini söyleyecek kadar işi ciddiye alanlar da vardı. Okurumuz sözü şöyle bağlıyordu: "Yukarıdaki hesabı son 20-30-40 yıl içerisindeki asteğmen sayısı ile çarparsanız muazzam bir rakam ortaya çıkar."

19 Kasım tarihli yazıma gözatanlar hatırlayacaktır; OYAK (Ordu Yardımlaşma Kurumu), 40 yıllık tarihinde ilk kez olmak üzere, faaliyet raporunu ve Yönetim Kurulu'nu açıklıyordu. Haberi veren gazeteler bu işte bir olağanüstülük görmemişlerdi, çünkü OYAK halka açık bir şirket değildi... Yönetim Kurulu'nun basına dağıtılan fotoğrafında halen görev başında bulunan 4 generalle de tanışıyorduk...

OYAK, basınla tanışma faaliyetine geçen hafta da devam etti. OYAK Genel Müdürü Coşkun Ulusoy'un basın toplantısı 23 Kasım tarihli gazetelerin önemli bir bölümünde baş köşedeydi. OYAK'ı okurlarına en hararetli şekilde takdim eden gazetelerin başında da hiç şüphesiz Sabah gazetesi geliyordu. İsterseniz, herşeyden önce, bu gazetenin OYAK'la ilgili manşet ve başlıklarına bir göz atalım: "Savaş taktiği mucize yarattı" (manşet); "Kışladan zirveye"; "OYAK kanla sınanmış askeri prensiple ilerliyor" (!) Sizi bilmem ama ben bu başlıkları okuyunca kendi kendime şöyle mırıldandığımı çok iyi hatırlıyorum: "Aman Allahım! Bu gazetenin derdi ne acaba?"

Haksız mıyım? Bankacılıktan, "çimento"ya, "kağıt sanayi"inden "otomotiv"e, "Goodyear"den "Axa OYAK"a üretim ve hizmetin hemen her alanında var olan bir holdingin "kanla sınanmış askeri prensiple" ne ilgisi olabilir! Bugüne kadar bize, bu ilişkinin doğru olmadığı belletilmemiş miydi? Dünyada "sanayi" ve "ticaret" geliştikçe "askeri prensipler"in ikinci derecede kalacağını bellememiş miydik? OYAK'ın bünyesinde yer alan "Tukaş" salça sanayii ile "Kanla sınanmış prensipler"in ne gibi bir yakınlığı olabilirdi?

Aslında Sabah'a belkide bu kadar yüklenmemek gerekir; bu gazetenin yaptığı da, sonuç olarak, OYAK Genel Müdürü'nün açıklamalarını aktarmaktan ibaretti... Açıklamalardan fazla memnun olmuş bir hali vardı o kadar!

OYAK Genel Müdürü Coşkun Ulusoy'un bu zamanda eşine az rastlanır bir yönetici olduğu muhakkak. Ulusoy'un basın toplantısında dile getirdiği fikirlerinden bazıları şunlar:

"Savaş taktikleri uyguladık, kazandık." / "Sonuçta iş hayatı da bir savaştır. Binlerce yıl kanla sınanan askeri prensipler iş hayatına uygulanırsa, hata olasığı sıfırdır." / "İş hayatının bir muharebe olduğuna inanıyoruz. / "İyi bir yönetici akıllı, zeki, tecrübeli ve cesur olmalı. Cesaret yoksa diğerlerini silin." / "OYAK, Ordu'ya ait değil, Ordu'da çalışanların kurduğu bir sosyal yardımlaşma kurumu." / "Ordu iktisadi birşey yapmıyor, Ordu sınırları bekliyor."

Gördüğünüz gibi, Ulusoy gerçekten de, alışılmış yöneticilere hiç benzemiyor. "Kan", "savaş", "cesaret" gibi şeylerin iş hayatının prensipleri olduğunu da ilan ediyor. Ulusoy'un bu görüşleri OYAK Genel Müdürü olduktan sonra mı oluştu yoksa zaten hep var mıydı, işin bu faslını doğrusu bilemiyoruz...

Ulusoy'un benzer açıklamalarıyla basın toplantısını izleyen günlerde de karşılaştık. Ulusoy'un basın toplantısındaki açıklamalarını dinleyip şaşıran gazeteciler ertesi gün de Genel Müdür'e bazı sorular yöneltmişler. Bu çerçevede, gazetecilerin "askeri yaklaşımların yönetim faaliyetlerinde nasıl bir avantaj sağladığı" yolundaki sorusunu Ulusoy şöyle cevaplıyor: "Zararı yok faydası var." Ulusoy, hızını alamayıp, şunları da ekliyor: "Askeri ilkelerden hiç şaşmayın. Kitabını yazayım okursunuz." (!) Ulusoy'un şu sözlerini de kaçırmayın: "Babam da askerdi. Benim kanımda da var. Bir gün Askeri Prensiplerin İşletmeciliğe Uyarlanması adında bir kitap yazacağım." Okursunuz!

Evet, karşımızda iş hayatının "militerizasyonu"nu göğsünü gere gere savunan bir Genel Müdür var... İşin tuhaf tarafı, az biraz tarih bilenler açısından "yeni" hiçbir yanı bulunmayan bu tamamen "eski" düşünceler iş dünyasından ve basından kimsenin tepkisini çekmiyor...


26 Kasım 2001
Pazartesi
 
KÜRŞAD BUMİN


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Ramazan | Arşiv
Bilişim
| Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED