|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
Bu Ecevit ve onun benzerleri, bizim kuşağın 20'nci yüzyılı kaçırmamıza sebep oldular.. Şimdi de, "Köylülük teorileri" ile, "Ya Kıbrıs-ya hiçbir şey" sloganları ile ve "sosyo-ekonomik bilinçsizlik"leri ile, çocuklarımızın ve torunlarımızın da, 21'inci yüzyılı ıskalamalarının yolunu hazırlıyorlar.. Bunların bilgi hücrelerinde, "çağa ve evrensel uygarlığa karşı olmak" var.. Öyle bir tablo ki çizdikleri, sanki Avrupa Birliği, Türkiye'nin can damarlarını kesmeye niyetlenen bir düşman güç.. Eğer Kıbrıs Avrupa Birliği'ne girerse, hem burada bir soykırım başlayacak, hem de Türkiye, güneyden, düşman güçler tarafından kuşatılacakmış.. Avrupa ve Batı düşmanlığını Erbakan "Milli Görüş" çerçevesinde seslendirince, bizim laikçiler kafalarını iki yana sallayıp, ne derlerdi?.. -Gördünüz mü?.. Bunların gerçek niyetleri Türkiye'yi Batı'dan kopartmak.. Türkiye'yi, Irak gibi, İran gibi, Suudi Arabistan gibi, içine dönük bir Ortadoğu ülkesi yapmak.. Şimdi Ecevit, Erbakan'dan daha fazla ve üstelik aktif ve etkin biçimde "Batı Kulübü aleyhtarlığı" yapıyor. Kimseden çıt bile çıkmıyor?.. Merak ediyoruz.. Ecevit'in bu yüzyılda da Türkiye'yi Avrupa Birliği'nden uzak tutmaya dönük girişimlerini, kim destekliyor?.. "Derin Devlet"de, Ecevit gibi mi? Ya da Genelkurmay, Avrupa Birliği'ne üyeliği, Türkiye'nin "ulusal çıkarları"na aykırı bir konum olarak mı görüyor? Ya Ecevit'in koalisyon ortağı olan ANAP ne düşünüyor? Ecevit'in 1970'lerde "Katma Protokol"u askıya alarak dinamitlediği üyelik yolunu, ANAP yeniden üyelik başvurusu yaparak açmamış mıydı? Gerçekten ANAP da, Kıbrıs'ın AB'ye girmesi halinde, Ada'nın soykırıma sahne olacağını mı düşünüyor? Ya işadamları, sanayiciler, girişimciler ne diyor Ecevit ve yandaşlarının, Avrupa-karşıtı davranışları konusunda? Ekonomik krizlerle, köylülük teorileri ile, ülkenin yaşamına ve gelişmesine sekte vuran bu siyasi kadronun, dış politikada da, Türkiye'yi Batı'dan kopartması, "Türk Sermayesi"nin işine mi geliyor?.. Türkiye'nin Batı ile işbirliği, sadece Amerika isteyince asker vermek, Amerika'ya üs tahsis etmek ve iflas edince de İMF'den para ve talimat almak mı olmalı? Genç Türkiye'-nin yaşam düzeyi ve hayal ufku, "Ecevit'ler"e mi benzemeli? Soruyorum bütün Türkler'e.. Bir küçük marketiniz olsa, bu kadronun yönetimine emanet eder miydiniz? Ve şimdi bu kadro, 1970'lerde ne yaptılarsa, 2000'lerde de aynı kafa ile, Türkiye'yi içine döndürüyor, dünyadan ve "çağdaşlık"tan kopartıyorlar.. Hepimiz de çaresiz seyrediyoruz.. ŞAKA
Hafıza kaybı mı?
Ecevit'in TRT-1'de yayınlanan "Pazar Panoraması"ndaki açıklamalarını dinlediniz mi? -Türkiye'de, çok fazla özerk kuruluşlar kuruldu.. Devlet içinde, fakat devletten daha yetkili bazı kuruluşlar kuruldu.. Onlara söz geçiremiyoruz, dedi.. İMF'nin talimatları ile oluşturulan bu kurumların kanunlarının "Hükûmet Tasarısı" olarak TBMM'ye geldiğini hatırlamıyor muhterem.. Ya da acaba, "Milli Güvenlik Kurulu"nu mu kastediyor? ERKEKSİZ ÜREME
Ne derseniz deyin.. Dünya dönüyor!..
Amerika'da, "Advanced Cell Technology" laboratuarlarında, insan embriyosunun kopyalanması, bilim tarihinde ve tıpta, müthiş bir yeni çağın başlamasının işaretidir.. Olayın o kadar çok boyutu var ki.. Birincisi, bu kopyalama, hiç sperm kullanılmadan, yani "parthenogenesis" denilen yöntemle gerçekleştirilmiş.. İnsan yumurtası, hiçbir genetik materyalin katkısı olmadan bölünüp, çoğalmış.. Düşünün ki, demek erkekler olmadan da, kadınlar doğum yapabilir.. "Bakire Meryem" inancı, gerçek olabilir demek.. İkinci boyut şu.. İnsan embriyosunun kopyalanmasındaki amaç, laboratuarda, "isteğe göre insan imal etmek" değil.. Gen haritasının çıkarılmasına dayanan "Genome Projesi" tamamlandı.. Çeşitli hastalıkların, sakatlıkların sebebi olan genlerin haritası çıktı.. Ancak bu bilgilerin tıpta teşhisten tedaviye dönüşebilmesi için, "kök hücre" (stem cell) üzerinde çalışmalar yapmak gerekiyor.. İnsan vücudunda, kanda, "kök hücre"yi ayrıştırmak çok zor.. "kök hücre"ye ulaşmanın en kolay yolu, "embriyo"ya sahip olmak.. Oysa Amerika'da, dinin siyasete yansıması sonucu, çocuk aldırmak (abortion) yasak olduğu için, insan embriyosu üzerinde çalışma da yapılamıyor.. Her açıdan muhafazakar olan Başkan Bush'un bu konuda çok sert tepkiler göstereceği kesin.. Ama "kök hücre" üzerinde çalışma yapılmadan, kalp-damar hastalıklarının, kanserin, Alzheimer'in, çeşitli bozuklukların tedavisine ulaşmak da imkânsız.. Ayrıca embriyo klonlaması, sakatlara yeni ve sağlam organ üretilmesini de sağlayabilir.. Özetle, bir "çağ dönümü" bu olay.. Köy-kent kurmak kadar önemli olmasa bile..
|
|
|
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Ramazan | Arşiv Bilişim | Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür |
© ALL RIGHTS RESERVED |