|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
Fenerbahçe, bu yıl kendi stadında bir efsane yarattı. 15 maçın 15'ini de kazandıktan sonra "Kadıköy'den çıkış yok" sloganı bir efsane haline geldi. Ve en önemlisi ise Fenerbahçe seyircisi bu efsaneye inandı. O yüzden Fenerbahçe Stadı'nda oynanan maçlarda Fenerbahçe seyircisi kendisini bir oyuncu gibi hissetmeye başlayan, bu efsaneyi doğrulamak istercesine takımlarına katkıda bulundular. Dün de böyle oldu. Herhalde Fenerbahçe futbol takımı, tüm tarihinde bu kadar muhteşem bir seyirciyle oyuna başlamamıştı. Nitekim maç başlar başlamaz yeni kale arkasının da açılması ve Sarı-lacivertli renklere boyanmasıyla büyük bir seyirci kitlesi Galatasaray üzerinde boğucu, Fenerbahçe için ise ateşleyici bir etki yarattı. Bu sayede daha 11. dakikada Sarı-lacivertli takım öne geçti. O andan itibaren Galatasaray'ın daha Kadıköy'den çıkamayacağı aşağı yukarı belli olmuştu. Ancak oyunun bitmesine 20 dakika kala, Fenerbahçe 2-0 öndeyken son derece dramatik bir gelişme oldu. Hem Galatasaray gol attı, hem de Fenerbahçe sahanın yıldızı kalecisi Rüştü'den mahrum kalıverdi. Genç kaleci Oğuz'un kaleye geçmesiyle birlikte Galatasaray'a da moral geldi ve oyun sonuna kadar bir daha tekrar görülebilecek bir görünümde ve sinir harbiyle ceryan etti. Galatasaray, işi beraberliğe getirir, hatta kazanabilir ve Fenerbahçe'yi şampiyonluk yarışının dışına atıverebilirdi; veya Galatasaray'ın arkasına bıraktığı boşluklardan yararlanarak Fenerbahçe skoru 3'e, hatta 4'de taşıyabilirdi. Son 20 dakikası tam bir heyecan fırtınası halinde geçen oyun eğer Fenerbahçe okyanusu geçip, bundan sonra derede boğulmazsa, Fenerbahçe'nin şampiyonluğunu noktalayacak bir skorla sonuçlandı. Sahadaki futboldan daha ilginç olan tribün atmosferiydi. Gerçi "Kadıköy'den çıkış yok" ama bu efsanenin yaratılmasında seyircinin yanı sıra çok önemli bir katkıda bulunan Mustafa Denizli'nin de isminin altını çizelim.
|
|
|
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv Bilişim | Aktüel | İzlenim | Dizi | Röportaj | Karikatür |
© ALL RIGHTS RESERVED |