T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

Y A Z A R L A R
Alacakaranlık kuşağı

Hatanın neresinden dönülse kârdır; Başbakanlık tarafından çıkartılıp Danıştay'ın da onayladığı 'bayrak tüzüğü', Resmi Gazete'de yayımlandığı halde geri çekildi. "Öğretmenler, öğrenciler ve diğer kişiler başları açık olarak saygı duruşuna katılırlar" ifadesi yeni yürürlüğe giren metinden çıkartılmış bulunuyor. Yeni biçimiyle de 'bayrak tüzüğü' bütünüyle 'özgürlükçü' değil, öğretmen, öğrenci ve kamu görevlileri için 'başı açık' olmayı yine şart koşuyor; ancak hiç değilse veliler ve sokaktaki vatandaş 'yasak' kapsamı dışında...

Bunu basit bir yazım hatasının düzeltilmesi olarak düşünmek de mümkün. Yasakçı metne imza attığını hatırlamadığı için, başbakanın sağlık durumunun heveslendirdiği birilerinin işgüzarlığı da sayılabilir. Ancak, ısrar edilseydi tüzüğün sebep olacağı vahim sorunlar düşünüldüğünde, hatadan dönüşü, 'tarihî' bir karar olarak da görebiliriz...

Türkiye'de, sebebini içine düşülen ekonomik kriz ve ardından meydana gelen siyasî gelişmelere bakarak daha iyi anlayabildiğimiz 28 Şubat sürecinde, 'irtica paranoyası' işlenerek, toplumsal barışı zedeleyecek adımlar atıldı. Bu adımların sonuncusu, İmam Hatip mezunlarının polis olmalarını engelleyen yasadır. "Kamusal alanda dinî tezâhürleri yasaklama" diye özetlenebilecek uygulamalar yüzünden, dindarlar, üniversitelerde, devlet dairelerinde, okullarda çeşitli zorluklarla karşı karşıyalar.

Bu duruma bakıp "Türkiye Tunuslaşıyor" tespitinde bulunanlar bile çıktı.

Avrupa Birliği üyesi olma yolundaki 'demokratik' iddialı bir ülke ile dünya sisteminin dışladığı bir diktatörlüğü mukayese etmek, hiç değilse ilk bakışta, biraz fazlaca acımasız görünüyor. Ancak iki ülkenin yönetim yapısında giderek artan benzerlikler çarpıcı. Hatta, devletin, kendi açtığı okullarda, kendi belirlediği müfredat programıyla kendi atadığı öğretmenler tarafından yetiştirilen gençlerin diplomalarını ötekilerle eşit saymaması garipliği Tunus'ta bile yok. Benzeşen, 'istihbarat devleti' sıfatını hak eden Tunus'ta, dinî tezâhürlerin, kamusal alanda yasaklanmasıdır. Tunus'ta da kadınların başörtülerine karışılıyor. Devlet, orada, dini kendisinin tanımlayabileceği iddiasında.

'Bayrak tüzüğü', Türkiye'nin Tunuslaştığı iddialarına güç kazandıracak bir yeni adımdı; İstiklal Marşı okunurken baş açmak zorunlu tutulacaksa, marş okunmayan, bayrak çekilmeyen ortamlarda da yasak uygulanabilirdi pekâlâ. Pek çok gözlemci, "Başörtüsünün ülke genelinde yasaklanması yolunda bir girişim" olarak değerlendirmişti tüzükle getirilen uygulamayı. Tüzüğü değiştirme, sadece bayrakla ilgili bir düzenlemeden vazgeçmek anlamına gelmiyor, aynı zamanda, Türkiye'nin, geri dönülmesi güç vahim bir sürecin etki alanına düşmekten kurtulduğuna da işaret ediyor.

Bir ülke, bazı yanlış uygulamalara rağmen demokratik olduğu iddiasını sürdürebilir; bugünkü Türkiye'nin durumu bu. Her an o yanlış uygulamaları geride bırakacağımız, daha özgür, hukukun üstünlüğüne inanılan tam anlamıyla demokratik bir ülkeye dönüşeceğimiz umudu bu sayede ayakta kalıyor. Ancak, her toplumda sonunun nasıl geleceği baştan belli olmayan bir 'alacakanlık kuşağı' vardır; o kuşağın içine düşen yönetimlerin iflâh olmaları epey zordur. Türkiye, 'bayrak tüzüğü' konusunda verdiği sınavla, 'alacakaranlık kuşağı' önünden dönmüş oldu...

Bu durum, sistemin hâlâ hatalarını tamir edebilme yeteneği olduğunun da bir işareti. Bugüne kadar pek çok yanlış adım attı Türkiye, bunların bazısı TBMM kullanılarak gerçekleştirildi. Bazı yasakçı uygulamalar, belli köşeleri tutmuş önyargılı bürokratlar tarafından keyfî olarak uygulanıyor. Toplumun sayıca az fakat güçlü bir kesimindeki 'saplantı' ile irtibatlı olduğu için, o tür hatalı adımlar kolayca geri de alınamıyor; her hatalı adım, 'saplantılı' kabullerin doğru olmadığını ispat ettiği halde... Belli bir düşünce tarzını 'rejim düşmanı' sayıp ona yönelik yasaklar uygulatanlar bir 'kalkışma' beklentisiyle bunu yaptılar; 'rejim düşmanı' ilân edilenler ise, kendilerine karşı girişilmiş haksızlıkları, 'rejim' yara alır diye, sineye çekip durdular... 'Bayrak tüzüğü' ile ilgili anlamsız düzenlemede dahi... Bu, iyi anlaşılmalı.

Bir hatadan dönüldü, şimdi sıra diğer hatalarda...


7 Mayıs 2001
Pazartesi
 
FEHMİ KORU


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Aktüel | İzlenim | Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED