Nasılmış, pışşıkkk... 28 Şubat'ı şıkıdım şıkıdım karşılarken keyfiniz gıcırdı. Hatta, tanklar Sincan'da yürürken ağzınız kulaklarınızdaydı. Şu sıralarda pek keyifsiz görünüyorsunuz, yoksa "körebe" oyunundan artık sıkıldınız mı? Tabii ya, elma dersem çık, armut dersem çıkma...

Ama olmadı şimdi, mızıkçılık yapmak yok.

Siz ki, İmam-Hatip Okulları kapatılırken, "Siyasi hayatıma malolsa da bu 8 yıl çıkacak" diyerek, "portmodern darbe"nin gönüllü kavalcısıydınız.

Siz ki, Sincan'da "Tankları da mı görmüyor" şarkıları söylerken çocuklar gibi şendiniz.

Siz ki, 28 Şubat'ta dönemin Başbakanı, parlamenter sisteme yönelik olası bir "kalkışma"ya karşı destek için size geldiğinde, "Sayın Erbakan sivil konsensüs arıyor..." diyerek değişimin ve özgürlüklerin öncülüğünü yapmış olan kendi partinizin bile yüzünü kızartacak muhteşem bir "statüko" örneği sergilemiştiniz

İyi güzel de, şimdi durup dururken ortaya çıkıp feryad-u figan etmek de neyin nesi oluyor.

Ya şu sözlere ne demeli: "Ersümer'i hedef alan kampanya 200 yıldır devam eden statükocu-statüko karşıtı mücadelenin bir parçasıdır. Statükocular, kendilerini aşmaya yönelen her hamleye karşı çıkmış, onları engellemek için her yola başvurmuşlardır. İhtilal döneminde kullanılabilecek metodlarla tasfiye edilmek isteniyoruz. Hukuk devleti olmaktan çıkıp, bir Gestapo, polis devleti mi oluyoruz?"

Hoppala!.. Gel de alkışlama bu sözleri... İyi de, kim söylüyor bunları? 28 Şubat "statükosu"nun Başbakanlık lütfettiği Mesut Yılmaz değil mi? Anlaşılan Sayın Yılmaz, bu "statüko oyunu"ndan da sıkıldı... Ama bayım olmaz ki, siz de fazla "ayran" gönüllüsünüz...

Bak söylemedi demeyin, böyle mızıkçılık etmeye devam ederseniz, sizi bu "oyun"dan atarlar...

Anladık, şimdilerde havada, karada demokratsınız. Nasıl olsa memlekette "keriz" çok, ne verseniz yerler değil mi? Ama yok, bu defa işler "ayna..." Eğer sizin gibi "28 Şubat kahramanı" birisi bile Jandarma ile "papaz" olmuş durumdayken, "demokrat" olmak zorunda kalmışsa, bu işte bir "bit yeniği" var demektir.

Sakın, "Beyaz" ve "Mavi" güçler surlarınıza kadar dayandığı için yine "demokratlık" işine heveslenmiş olmayasınız. Zira, geçmişte de hepimize, "Vay be, adam galiba demokrat oluyor" dedirten gelip geçici heveslere meyletmiştiniz. Ama her seferinde, "doğru yolu" bulup, 28 Şubat görevinize geri dönmüştünüz.

Eğer yanılmıyorsam, bu defa "surlar"ın ardında daha sağlam duruyorsunuz. Hüsam Amcam'ın kaynanası çarpsın ki, Jandarma ile girdiğiniz şu son "düello" işinde "number one"sınız. Hele, Jandarma Komutanlığı Genel Sektereterliği'ne, aynı protokol seviyesinde, yani partinizin Genel Sekreterliği'ne açıklama yaptırmanıza bayıldım doğrusu. İşte, "karizma"yı korumak diye buna denir... Espri filan yapmıyorum ha... Siyasete yakışan bir "şık"lık olduğu için sadece alkışlıyorum, o kadar. Hem de bu alkışın boşa gideceğini bile bile...

Durup dururken size huzur mu battı Allahaşkına... Hem nedir öyle "imalı" sözlerle bir yerlere mesajlar gönderiyorsunuz, yok "Gestapo devleti" oluyormuşuz, "ihtilal dönemi metodları"ymış, yok daha neler... Neredeyse, "Bu ülkeyi bizi de yöneten derin güçler yönetiyor" diyeceksiniz.

Söyleyin Allahaşkına, sizin aklınızdan zorunuz mu var? Yoksa, kafanıza "Beyaz Enerji" mi çarptı? Bence siz, yol yakınken kendinize bir baktırın, ya da "nefesi kuvvetli" bir hocaya uğrayın...

Bak işte şimdi buldum sizin derdinizin çaresini. Övünmek gibi olmasın ama, Arşimet gibi adamım ben yav...

Aşk olsun size Yılmaz, Ortadoğu'nun ve Balkanlar'ın en "esaslı" Hüsamettin"i yanıbaşınızda duruyor da haberiniz yok. Onda her derdin çaresi var, başın mı ağrıyor, hemen Aspirin'i cebindedir. Ayakta durmakta güçlük mü çekiyorsunuz, 'Hüsam Amca'ma bir haber uçurun sol omzunuzun arkasında hazır ve nazırdır. "Kaynananız"ın başı mı ağrıyor, Hüsam Amcam Halkbank garantili "kaynana hapı" göndersin...

MEHMET OCAKTAN

Künye

Temsilcilikler

ReklamTarifesi

AboneFormu

MesajFormu