T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

Y A Z A R L A R
Mümtaz bir "sol"a doğru

İsminin önünde "prof" etiketi var; "Anayasa hukuku" konusunda uzman olduğu söyleniyor.

(Gerçek Yayınevi'nden çıkmış "100 Soruda Anayasa'ya Giriş" kitabını karıştırın, yüzünüz kızarır; dünya tarihinde ilk kez bir anayasa hukukçusu, açıkça "korporatizm"i savunuyordu... 12 Mart dönemindeki "mağduriyeti" de, sanıldığı gibi, "Anayasaya Giriş"i yazdığı için değil, darbe cuntasına katıldığı içindir.)

Demokrasiye karşı...

Serbest piyasa ekonomisine karşı...

Toplumların, "kendi kaderlerini tayin etme hakkı"na karşı...

Sıkı Beşiktaşlı'dır.

Bir dönem Dışişleri Bakanlığı yaptı.

Darbe meclisine "kurucu üye" yazıldı.

Ve tabii Mülkiyeli...

Mehmet Emin Erişirgil'in tornasından geçmiş hemcinsleri gibi, o da "demokrasi" ve "çoğulculuk" kavramlarından hazzetmiyor.

Türkiye'nin makus talihini yenmiş Adnan Menderes, bu değerli anayasa hukukçusuna göre, çizmeyi aştığı, yani halkla bütünleştiği için tasfiye edildi.

Çok partili parlamenter sistem, "resmî hizmete mahsus" yarı aydınlarımız gibi, bu ağabeyimizin de nefretle andığı bir "geçiş dönemi"ne işaret etmektedir; bütün kötülükler orada zuhur etmiş, ülke 1950'de geri dönülmez bir "karşı devrim" sürecine girmiştir.

1950, oysa, siyaset literatüründe, demokrasinin başladığı yıldır.

Ama bu, koca profesör için bir şey ifade etmiyor.

Seçim, parlamento, hukuk, kuvvetler ayrılığı, irade-i milliye kavramları da bir şey ifade etmiyor.

Zaten, "parlamento dışı demek, ille de demokrasi dışı demek değildir"; dolayısıyla, parlamento dışı güçlerin (örneğin darbe cuntalarının) demokrasiyi ve parlamenter düzeni inkıtaa uğratan müdahaleleri de demokrasi dışı sayılmamalıdır.

Üretim araçlarını tekeline almış seçkinci burjuvazi, "demokrasi" adına oligarşik devlet yapısını savunan ve bu Sovyetik yapıyı cumhuriyetimizin ruhuna uygun bulan resmî devletçilerimiz yıllarca ondan beslendiler.

Onun tahayyülündeki Türkiye, kapalı, devletçi, güya ulusalcı, güya antiemperyalist, Pol Pot ve Kim İl Sung cumhuriyetinde karşılığını bulan yoksul ama onurlu (!) bir üçüncü dünya ülkesidir.

Hazret, türdeş partilerden umudunu kesmiş olacak ki, yeni bir sol parti kurmak için "hazırlıklara" girişmiş.

Oluşturmaya çalıştığı "hareket"in ismi ne, biliyor musunuz?

Sakın gülmeyin...

Ulusal sol.

Bilmem ki, paralel görüşleri savunan İşçi Partisi dururken, bu partiye kim oy verecek?

Hadi diyelim ki, azıp yanılıp mümtaz sola meyledecek üç beş şabalak çıktı.

Çıkabilir...

O zaman, zaten binde 3 olan bilinçlenmiş "ulusal oylar" ikiye bölünmüş olmayacak mı?


29 Mayıs 2001
Salı
 
MEHMET E. YAVUZ


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Aktüel | İzlenim | Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED