T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

K Ü L T Ü R

Kutlu müjde 548. yılında

Fatih ve ordusu 548. yıl önce bugün, dünya tarihinde yeni bir sayfa açarak İstanbul'u fethetmiş ve Peygamberin müjdesine erişmişlerdi. Fethi, önemini ve bugün taşıdığı anlamı ünlü tarihçilere sorduk.

Cihan devleti Osmanlı'nın zeki ve ufku açık padişahı Fatih'in orduları bundan tam 548 yıl önce bugün fethetti İstanbul'u. Bir çağı kapatıp bir çağı açan ve Peygamberin müjdesini gerçekleştiren bu kutlu olayı, fetih öncesi İstanbul'u, fethin önemini ve sonuçlarını Prof. Dr. Semavi Eyice ve Prof. Dr. Mehmet Genç'e sorduk.

İstanbul'un fethedildiği dönemlerde dünya ticaretinin merkezi konumunda olduğunu söyleyen Prof. Dr. Semavi Eyice, bölgenin İstanbul'un fethinden önceki durumunu "Eski yazarlardan biri 'İstanbul'a hakim olan dünyaya hakim olur' demiştir. İstanbul'un gerek iktisadi, gerek politik, gerekse stratejik bakımdan büyük bir değeri ve önemi vardı" diyerek özetliyor.

Aşılmaz denileni aştık

İstanbul'un, kendisini hâlâ Roma İmparatorluğunun devamı ve ortodoksluğun lideri olarak gören Bizans'tan, halkı arasında yaygın olan 'bu surları kimse aşamaz' inanışını yerle bir ederek alındığını hatırlatan Eyice, o çağlarda dünyanın en gözde şehirleri arasında olan İstanbul'un ne yazık ki bugün eski önemini kaybettiğini belirtiyor: "İstanbul ticari açıdan o eski değerini bugün taşımıyor. Çünkü eskiden İstanbul iki ana yolun; bir deniz yoluyla kara yolunun, Doğu'yla Batı'nın buluştuğu kavşak noktasındaydı. Dünya ticareti bu yollarda gerçekleşiyordu. Şimdi bu yolların eskisi gibi pek fazla önemi kalmadı."

Korumayı bilemedik!

Çeşitli dönemlerin izlerine taşıyan ve büyük bir kültür merkezi olan İstanbul'un tarihi dokusu zedelenmeden yaşatılması gerektiğini savunan Eyice şunları söylüyor:

"Bizim hatamız uzun tarihi geçmişi olan bu şehrin zenginliklerini korumayı hiç düşünmemiş olmamız. Şehrin kendisine mahsus dokusunu kaybettik. Osmanlı dönemine ait camileri, hamamları, kütüphaneleri, medreseleri, Osmanlı dönemi İstanbul'unda yer alan yeşillikleri yok ettik. İstanbul, uzaktan bakıldığında beton yığınlarının bulunduğu bir şehir değildi, yeşillik kümelerinin arasında kaybolan bir şehir olarak görünüyordu. Şehircilik bakımından büyük hatalarımız oldu."

Fetihle bir şehir doğdu

Ötüken Yayınları arasından çıkan 'Osmanlı İmparatorluğu'nda Devlet ve Ekonomi' adlı çalışmasıyla Türkiye Yazarlar Birliği tarafından ödüllendirilen iktisat tarihçisi Prof. Dr. Mehmet Genç ise, Osmanlıyı fethe götüren başarının sağlanan refah ortamıyla bağlantısına dikkat çekiyor: "Osmanlılar'ın asıl başarısını, iyi örgütlenmiş ordularının başarılarından ziyade, ordularının gerisinde kurmuş oldukları ve bizzat bu orduları da taşıyan, besleyen sosyal ve iktisadi düzenlerinde aramak gerekir. Güvenlik, adalet ve hoşgörüyle birlikte kitlelere sağlanan refah, Osmanlı sisteminin başarısının özünü oluşturur. Osmanlı genişlemesi ilerledikçe kuvvetli orduları kadar, hatta daha önemli olarak bu düzenin etkileri önemli olmuştur"

Osmanlı'nın getirdiği düzenin farkını, mülkiyet ve tasarruf şartlarına getirdiği yeniliklerle bölge halklarının üzerindeki feodal baskıları kaldırmasına ve vergi yükünü hafifletilmesiyle ekonomik refahı arttırmayı sağlamasına bağlayan Genç, Fatih Sultan Mehmet'in sosyal ve iktisadi alanlarda Osmanlı sistemini yetkinleştirdiği için, güçlü surlarla çevrili olan İstanbul'u ve halkının gönlünü fethettiğini söylüyor.

İstanbul'un, fetihten önce tarihinin belki de en düşük nüfusuna sahip olduğunu söyleyen Genç, Osmanlı otoritelerinin fethi müteakip aldıkları ilk kararlar arasında, şehri terkeden nüfusu geri getirmek üzere teşvik ve kolaylıklar getiren nüfus politikası ile birlikte İstanbul'un belki tarihinde benzerini görmediği oranda bir yeniden inşâ ve imar faaliyeti başlatıldı.

 
İstanbul fetihle güzelleşti
İstanbul'da fethin ardından gerçekleştirilen imar ve inşa hamleleri, şehre sınırsız bir güzellik kattı
Üstadı bir tek İnönü anladı
Yazar Mustafa Miyasaoğlu, Necip Fazıl'ın toplum tarafından anlaşılamadığını belirterek "Onun örgüleştirdiği siyasi çizgi, dünya çapında yankı bulan büyük bir anlam ifade ediyor" dedi. Alperen Gençlik Ocakları Beyoğlu İlçeTeşkilatının Tarık Zafer Tunaya Merkezi'nde düzenlediği "Necip Fazıl'ı anlamak" konulu panelde konuşan Miyasoğlu, üstadı en iyi anlayan kişinin devrin Cumhurbaşkanı İsmet İnönü olduğunu belirterek "İsmet İnönü üstadın parlemontaya girmemesi için elinden gelen tüm çabayı göstermiştir. Çünkü üstadın nasıl bir potansiyele sahip odlduğunu en iyi o anlamıştı. Eğer son 50 yıllık sürede sağ partiler; üstadı İsmet İnönü gibi anlayabilselerdi Türkiye'nin durumu bügünkünden çok farklı olurdu" diye konuştu.
29 Mayıs 2001
Salı
 
Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu
Ana Sayfa | Gündem | Politika| Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon| Hayat| Arşiv
Bilişim
| Aktüel | İzlenim | Dizi | Röportaj | Karikatür

Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED