|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
Yıllar önce Afrika'da gördüğümüz ve ibretle baktığımız açlık ve sefalet manzaralarına artık yurdumuzda da adım başı rastlıyoruz. Çoluk çocuk, yoksulluğun pençesine düşmüş birçok aile, hayatta kalmak için mücadele veriyor. Bu ailelerden biri de dört çocuklu Ahmet-Fatma Kıran çifti. Çocuklarıyla birlikte Küçük Ayasofya Mahallesi'nde yaşıyorlar. Baba Ahmet Kıran, hamallık yapıyor, günlük kazandığı 2 milyon lira ile evini geçindiremediği için çocukları Emrah, Merve, Meryem ve Meral, birçok insanın birkaç dakika bile duramayacağı bir evde yaşıyorlar. Evde soba yok, üşüyorlar. Çocuklar, vitrinlere bakıp bakıp boyunlarını büküyorlar, çünkü üzerlerinde elbise yok. Sefaletin en acıklı sahnesiyse, çocukların kirli bir battaniyeye sarılarak minik bedenlerini soğuktan korumaya çalışıyor olmaları... Açlık sınırında yaşıyoruz Ülkemizde bitmek tükenmek bilmeyen sefalet manzaralarından birisi de Eminönü'nde yaşayan 18 yaşındaki Leman Taş'ın hali. Genç kadın, kocasını trafik kazasında kaybettikten sonra 3 çocuğu ile ortada kalmış. Aylarca iş aramış; bulamayınca da, çocuklarını mahallelinin yardımlarıyla doyurmaya başlamış. 11 milyon insanımız iş bulamadığı için açlık ve sağlık problemleriyle birlikte kaderine terkedilmiş vaziyette. 7 milyon insan ise 4 kişilik bir ailenin asgari aylık gıda harcamalarının 369 milyon 114 bin lira olarak tesbit edildiği bir ortamda 184 milyon TL ile aile fertlerinin her türlü ihtiyaçlarını karşılamaya çalışıyor. Yıllar önce Afrika'da açlıkla mücadele eden insanlara acıyarak bakan insanımız, bugün kendisi açlık sınırında yaşamaya başladı. Ramazan ayı boyunca belediyelerin ve hayırseverlerin bütün çabalarına rağmen, İstanbul'un göbeğinde sefalet manzaraları bitip tükenmiyor. İSMAİL ZELVİ, İSTANBUL
|
|
|
|
|
|
|