|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
HAFTANIN YORUMU
İzlediğim maçlarda gördüğüm olaylar beni "hoşgörülü olmak" konusunda bir kez daha umutsuzluğa itti doğrusu. Saha içinde ayrı, dışında ayrı, ama birbirinin devamı, benzer görüntüler vardı. Görüntülerde küfür, tehdit, kıyasıya tekmeler, vurmaya hazır yumruklar vardı. Allah'tan küfürlerin üstüne düdük sesi koyuyorlar da bir de çoluğa çocuğa açıklama yapmak zorunda kalmıyoruz. Oyun içinde sertliği bir şekilde kabul edebiliyoruz. 4 tane hakem, gözlemci, onlarca kamera varken bir futbolcu diğerine yumruk atma cesareti gösterebiliyorsa kendi bileceği iş. Hadi ayıplanmayı saymıyorum. Ama, sarı var, kırmızı var, para cezası var, kadro dışı kalmak var, primden olmak var. Yani var oğlu var da bunları düşünebilecek kafa yok. PARMAĞI GÖZÜNE Ya saha dışındaki olaylara ne demeli? Şampiyonluğa oynayan bir takımın futbolcuları, teknik kadrosu ve yöneticileri bunu yaparsa, ötekilerden herşey beklenir. Beşiktaş Gençlerbirliği 1-1 bitirmişler maçı. Soyunma odasına gidiliyor. sevinen de olacak, üzülen de. Ama, tabii ki sevinen üzülen'in gözüne sokmayacak parmağını. Tahrik etmeyecek. Reaksiyon gördüğünde de sonucuna katlanacak. Sinan'ı doğru adam olduğundan severim. Ama gördüğüm kadarı ile yaptığı yanlıştı. Sergen'in futbolculuğunu en çok takdir edenlerden biri benim. Hatta Gordon Milne'e O'nu genç takımdan A takımına alması için ricada bulunanlardan biri de bendim. Ama El Saka'ya kaldırdığı yumruğu gördüğümde refleks olarak "yanlııış" diye bağırmışım. Faydası yok tabii... MEDYA DA NASİBİNİ ALDI Taraftar terörü de gerilimin ayrı bir boyutu. İstanbul'da bitiyor, Ankara'da başlıyor. Oradan İzmir'e sıçrıyor. Bulaşıcı, tedavisi de yok gibi. Galatasaray'ın Ankaragücü galibiyeti burnundan geldi. Ankara'da yaşanan olaylar biraz daha farklı. Taraftar sadece Galatasaray otobüsünü taşlamıyor. Galatasaray'ı yazan medya mensuplarına da saldırıyor. Başkent yazarımız Güray Soysal anlattı, "Turgay abinin ne anası kaldı, ne avradı. Ağıza alınmayacak küfürler. Benim yüzüm kızardı" diye. Ne diyelim, Allah ıslah etsin... FENER'SİZ OLMAZ Bir de rakipleriyle değil de, kendi içlerinde olay çıkaranlar var, Fenerbahçe gibi biliyorsunuz. Durup dururken, tam "galiba işler düzeliyor"derken, gazetelerin birinci sayfalarına taşınıyor, televizyonlarda "şok gelişme... son dakika haberi" şeklinde ortaya çıkıveriyorlar. Olayın başsorumlusu belli. Ama ortada bir yönetim kurulu var mı yok mu işte orası biraz düşündürücü. Ne yazık ki, Bu yönetim kurulu tüm Fenerbahçe camiasını bu Alman'a mahkum etmiştir. Madem ki yönetemeyecek, oynatamayacaktınız Ortega'ya dünyanın parasını verip neden getirdiniz. Yazıklar olsun... GÜVENİLİR YABANCI
Tek tesellisi Galatasaray'ı yenmek olan Fenerbahçe, bir başka kaos da Washington'da yaşıyor. Baştan aşağı yanlış. Brezilyalı Fenerbahçe'nin en pahalı ikinci oyuncusu. Üstelik bilinen bir arızası da var. İleri derecede diabet hastası. Allah şifasını versin ama, şimdi varsa cesaretin oynat bakalım. Verdiğin paranın yarısına sat bakalım satabilirsen... Şu mübarek Ramazan'da "Allah iyiliğinizi versin" demekten başka birşey gelmiyor elimden.
|
|
|
|
|
|
|