T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

Y A Z A R L A R
ABD ile dans

Türkiye'deki siyasi oluşumların seyri, her zaman ABD'nin tavrı ile bağlantılı olarak yorumlanagelmiştir. Sağ, sol, "İslâmcı" her siyasi hareketin, ABD ile ilişkileri ile siyasi gelecekleri arasında irtibat kurulmuştur.. Askeri müdahalelerin ABD onayı olmadan gerçekleşmeyeceği, arkasında ABD desteği yoksa, hele "İslâmcı" ve "sol" bir hareketin başarılı olamayacağı, kimi sağcı politikacıların bile kimi politikalarında farklı rota izlediği için ABD'nin gözünden düşebileceği ve bunun sonucu iktidardan düşürülebilecekleri öngörülmüştür. Kimi siyasetçiler de kendilerini Türkiye'ye açık veya örtülü biçimde "Beni ABD destekliyor" diye pazarlamışlardır.

Şu sıralar, AKP'nin iktidara geliş seyrine ilişkin bir "komplo teorisi" tedavülde... Samanyolu TV'deki Açı programına katılan Emin Gürses - Erol Manisalı - Mahir Kaynak üçlüsünün fikir teatisinden üreyip çoğalan "İşin arkasında Amerika var" iddiası, Türkiye'yi dolaşıyor, gittiğimiz yerlerde bize de soru olarak yöneliyor. Spekülasyona göre "Taa seçimlere karar verilişinden bu yana siyaseti Amerikan komplosu güdüyor!" Buradan şu andaki Tayyip Erdoğan-AK Parti politikalarına uzanan bir "gütme yorumu" çıkarılıyor. Ben de "Eğer öyleyse, diyorum, Amerika sadece Tayyip Erdoğan'ı ve Ak Parti'yi değil, seçim vuruşunu başlatan Bahçeli'yi de, Ecevit'i de, seçime karar veren Meclis'i de, Ak Parti'ye oy veren insanları da, herkesi herkesi güdüyor olmalıdır." Sonra da bu komplo teorisine katılmadığımı ifade ediyorum.

Ama...

Amerika'nın şu anda Tayyip Erdoğan'a gösterdiği "ilgi"yi sırf Türkiye insanının iradesine gösterilen "saygı"nın ürünü olarak değerlendirmenin çok safça bir yaklaşım olacağını da kabul ediyorum. "Bu Batılılar halk iradesine ne kadar saygılılar, bakın görün" yaklaşımının "Batı büyüsü"nden başka izah edici bir yönü yok. Oysa çok net görülüyor ki, ABD Tayyip Erdoğan'a olağanüstü bir itibar sergiliyor. "O tam aradığımız adam" deniyormuş Washington'da Tayyip Bey için. ( Füsun Arsan, Sabah, 9 Aralık 2002) "Türkiye için doğru lider... Özal'dan bu yana, en reformcu Türk lideri" diye değerlendiriliyormuş yine aynı kulislerde Tayyip Erdoğan. (Yasemin Çongar, Milliyet, 9 Aralık 2002)

Bu yorumları doğrulayan davranışlar da esirgenmiyor Ak Parti liderinden... Henüz resmi devlet görevi olmadan en üst protokolle ağırlanıyor.

Bunların hiç şüphesiz bir anlamı var.

Amerika açısından bu protokolün içi doldurulmuştur, Ak Parti ve Tayyip Erdoğan açısından içinin doldurulması gerekir. Yani ülkeler arası hiçbir davranışın "Düğün değil bayram değil" havasında seyretmeyeceği siyasetin ve diplomasinin alfabesinde yazılıdır.

Amerika, hiç şüphesiz bu ilgiyi bölgeye ilişkin kısa veya uzun vadeli siyasetinin içinde değerlendirmektedir. Eski ABD Başkanı Clinton, "Dünyada pekçok mesele var ki bunlar Türkiye'nin katkısı olmadan çözülmez" demişti. En sıcağı Irak... Hemen yanıbaşında Kıbrıs var. Ege var, Filistin var, Doğu Akdeniz'in güvenliği var, Balkanlar var, Kafkasya var, Asya var... Tüm bu alanlar, aynı zamanda Amerikan politikasının da sıcak konuları. Denebilir ki Amerika, tüm bu alanlarda kendisiyle paralel yürüyecek., en iyi anlaşabileceği bir iktidarı ister Türkiye'de...

Türkiye açısından bakıldığında ise, eğer tüm bu alanlarda yollar ABD ile kesişecekse, ki bu kaçınılmaz, o zaman en iyi nokta, hem bu dünya gücü ile çatışmamak hem de Türkiye'nin çıkarlarını azami ölçüde korumak ana hedef olacaktır. Ama çıkarların birebir örtüşmesi mümkün müdür? Mümkün olmadığında ne olacaktır?

Tecrübe ile sabittir ki, bu durumlarda ABD kol bükerek sonuç almayı denemektedir. Yazının başında işaret ettiğimiz ABD'nin iç siyasete yönelik manipülasyonları böyle durumlarda söz konusu olmaktadır.

AK Parti'nin bu noktada daha özel bir durumu vardır. Tayyip Erdoğan dahil bu partinin ağırlıklı kadroları, ABD'nin genelde rezervli davrandığı, ABD'ye karşı da rezervli davranan İslâmî camiadan gelmektedir. Nitekim RP iktidarına karşı da ABD'nin tavrı soğuk olmuştur. RP'nin ABD'ye tavrı da özde soğuktu.

Şu anda ABD, Erdoğan'a karşı sıcak tavırlar sergilediğine göre, bu, "Bunlarla iş yapabiliriz. Aldıkları oy onların elini güçlendiriyor, bizim politikalarımızı anlayabilirler. RP tecrübesini yaşadılar. Şimdi ellerini yakmak istemeyeceklerdir. Üstelik meşruiyyet kaygıları bizim ilgimizi olduğundan daha önemli kılabilir. Bunlara kredi açalım" gibi bir anlam taşıyabilir. Bu bir hesaptır. Bu, ABD açısından ayrıca, Türkiye'de hep, birlikte iş tuttuğu çevrelerin AK Parti'ye yönelik rezervlerine rağmen geliştirilmiş bir hesap görünümündedir.

Ak Parti'nin mukabil tavrını belirlerken, en olumsuzu, içerde "meşruiyyet kaygısı"na düşmek ve onu bu süper gücün etkisiyle dengelemeyi beklemek olur. Ben, bu kadronun böyle bir zaafa düşeceğini tahmin etmem. Ne bu kadroyu içerde böyle bir meşruiyyet kaygısına sürüklemek doğru olur, ne de, ne pahasına olursa olsun, meşruiyyet kaygısı ile Türkiye'nin çıkarları arasında bir tercih noktasına gelmek...

Ancak, ne Türkiye'nin ne de herhangi bir siyasi organizasyonun, ABD ile çatışmayı ilke edinerek politika geliştirmesi de mümkündür. Doğru olan şu olsa gerek: ABD dikkate alınacaktır. ABD ile kesişmeler dikkate alınacaktır, mümkün olan en olumlu çerçeve dikkate alınacaktır ama her durumda, Türkiye'nin çıkarları öncelikli olacaktır. Politik-diplomatik jestler, gerektiğinde Türkiye önceliğinin her türlü hesabın önüne geçeceğini sergileyecektir.

Eğer böyle yaklaşılırsa, bir Ak Parti iktidarının Türkiye'nin pazarlık gücü açısından olumlu bir nitelik taşıdığı düşünülebilir. Meclis'te 363 sandalyelik bir güce sahip, halkla son derece olumlu bir iletişim sağlamış, "İslâmî" arka planı ile, İslâm dünyası ile iyi ilişkiler geliştirme potansiyeli bulunan bir Türkiye yönetimi... Türkiye için güç kaynağıdır, Amerika için de etkin bir rol arkadaşıdır.

Ak Parti kendi pazarlık gücünü hep aklında tutarsa, ve içerde meşruiyyet kaygısına sürüklenip zaafa uğratılmazsa, Türkiye çok şey kazanabilir.


10 Aralık 2002
Salı
 
AHMET TAŞGETİREN


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat| Arşiv
Bilişim
| Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED