T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

K Ü L T Ü R
Hintli kızın hayata çalımı

Hintli yönetmen Gurinder Chadha, "Hayatımın Çalımı / Bend it like Beckham"da, oldukça neşeli bir "kızını dövmeyen dizini döver" öyküsü anlatıyor. Futbol tutkunu genç bir kızın eğlenceli öyküsünü konu alan İngiltere-Almanya ortak yapımı 112 dakikalık film, baskı altındaki genç kızlar için biçilmiş kaftan.

Londra'daki Hint gettosu... Ülkelerinden binlerce kilometre uzakta, kültürel köklerinden kopup İngilizlerin arasında asimile olmamak için var güçleriyle mücadele eden Hintli bir ailenin gündelik hayatına konuk oluyoruz. Ailenin iki delişmen kızı var. Bunlardan büyüğünün tek derdi, muhafazakar anne-babasının da onaylayacağı "efendi" bir Hintli gençle evlenip, bir an önce çoluk çocuğa karışmaktır. Ancak bu izdivacı gerçekleştirmek o denli kolay olmaz; çünkü bütün etnik grupları potasında acımasızca eriten kozmopolit Londra'da, ailesinin kriterlerine uygun (yani İngiliz ve Müslüman olmayan) bir genç bulmak giderek zorlaşmaktadır. Nitekim, bu genç kızımız, güç bela tanışma şansı yakaladığı Hintli çocuklardan birinin "gay" olduğunu öğrenince başından aşağı kaynar sular dökülür.

Ailenin küçük üyesi Jess için ise evlilik öncelikli bir hedef değildir. O, hayatına anlam veren bir tek hedefe doğru koşmaktadır: "Futbolcu olmak!" Ancak, kahramanımız bu çabası sırasında "küçük" (!) bir engelle karşılacaktır. Bir genç kızın futbolcu olmasını, "o kızın kötü yola düşmesinden daha beter bir şey" olarak gören Hint gelenekleri...

Kızlar takımında futbolcu olmak için çırpınan, ancak bu konudaki girişimlerini aile çevresinde gizlemek için de bin dereden su getiren genç kahramanımız, film boyunca gülmekten mide kaslarınızı ağrıtacak cinsten traji-komik durumlara düşüyor.

Yüzler tanıdık, sorunlar da

"Hayatımın çalımı", işte böylesine ilginç -ve bir anlamda da tanıdık- bir öykünün çevresinde dönüyor. Halen İngiltere'de yaşayan ve yabancı bir kültürün içinde sıkışıp kalmanın ne demek olduğunu iyi bildiği anlaşılan kadın yönetmen Gurinder Chadha, son derece keyifle izlenen bir film yapmış. Kolayca rotasından sapıp güzel kız ve erkeklerin fink attığı erotik soslu ucuz bir "teenage" filmine dönüşebilecek olan "Hayatımın Çalımı", tam aksine başından sonuna kadar son derece tutarlı, ne anlattığının farkında bir çizgide ilerliyor. Filmin temel derdi olan kültürlerarası çatışma olgusu öylesine "light", öylesine yoruculuktan uzak bir sinemasal anlatımla beyazperdeye aktarılmış ki salondan çıkarken şimdiye dek kafanızı belki de hiç takmadığınız bir konu (Londra'da Hintli olmak) hakkında dünya kadar bilgi sahibi oluyorsunuz. Üstelik bu hiç de angarya bir bilgi değil, çünkü Müslümanları sevmeseler de onlarla aralarında sayısız ortak payda bulunan Hintlilerin Batı gettolarında yaşadıkları sorunlar, aynı zamanda göçmen Müslümanların açmazlarına da ışık tutuyor. Mistik yönleri ağır basan bir kültürden ekmek kaygısıyla acımasız batılı metropollere göç eden bu insanların entarisi, sarığı, sakalı, kadınların başörtüsü, gerçekleştirdikleri dini ritüeller, kısacası onlara ait olan hemen herşey yeni vatanlarında giderek bir soruna dönüşüyor. Bu durum dünyanın dört bir yanına dağılmış durumdaki Müslümanlar için de aynen geçerli değil mi?

"Hafif sinema" başyapıtı

Filmde satır aralarına gizlenmiş öylesine çok sayıda ilgi çekici enformasyon var ki, "Hayatımın Çalımı"nı izlemek bir süre sonra eğlenceli bir filmi izlemekten daha fazlasını kazandırıyor insana. Sözgelimi Hintlilerdeki Müslüman alerjisinin (hemen belirtelim, film bu konuda kesinlikle taraf olmuyor, yalnızca mevcut durumu gösteriyor) ulaştığı boyut hakkında fikir sahibi olmamıza, aynı zamanda bir Keşmir sorununun neden çözülemediğini, Müslüman olan ve olmayan Hintlilerin neden alabildiğine birbirlerinin kanlarını döktüğünü anlamamıza da dolaylı yoldan katkıda bulunmakta Chadha'nın filmi.

Tamamına yakını genç kuşaktan olan Hintli ve İngiliz oyuncular, bizlere bu çok tanıdık kimlik çatışmasını alabildiğine gerçekçi bir üslupla aktarmaktalar. Öte yandan, film Hollyood sinemasının beylik kalıplarının tamamen dışında, farklı (belki biraz daha İngiliz ya da Avrupalı) bir dil kullanmasıyla da belleklerimizde hoş bir iz bırakıyor.

Uzun yıllar boyunca etkisinden kurtulamayacağınız türden ağır, kallavi bir başyapıt ile karşı karşıya değilsiniz. Ancak ilginçtir, son yıllarda insanı hem bu denli eğlendirip hem de böylesine ciddi konularda düşündüren, velhasıl bilet ücretini de bu kadar hak eden bir "hafif sinema" örneği izlememiştim doğrusu.

Hayatımın Çalımı

Yönetmen: Gurinder Chadha
Oyuncular: Parminder Nagra, Keira Knightley, Jonathan Rhys Meyers, Anupam Kher
Yeni Şafak klasifikasyonu: Şiddet: Yok Müstehcenlik: Yok Argo: Yok

  • ALİ MURAT GÜVEN

  •  
    Ulubatlı Hasan belgelerde değil, muhayyilemizde yaşıyor!
    Türk kültürünün aktarımının şifahi geleneğe dayandığı bilinmektedir. Artık geçmişte kalan bu tutumun kendi şartları içerisinde olumlu yanları gözardı edilmemelidir.
    Faik Baysal vefat etti
    Yazar Faik Baysal, İstanbul'da vefat etti. Baysal'ın cenazesi, bugün Ataköy Camii'nde öğleyin kılınacak namazın ardından Merkezefendi Mezarlığı'nda, toprağa verilecek. Adapazarı'nda 1922 yılında doğan, İngilizce ve Fransızca öğretmenliği yapan Baysal, gazete ve dergilerde çalıştı. İlk romanı Sarduvan ile Orhan Kemal Roman Ödülü'nü, Sancı Meydanı adlı öykü kitabıyla ise Sait Faik Hikaye Ödülü'nü kazandı. Fransızca'dan birçok kitabın çevirisini de gerçekleştiren Baysal'ın son romanı Madam Bambu, geçen ay Can Yayınları tarafından yayımlandı.
    10 Aralık 2002
    Salı
     
    Künye
    Temsilcilikler
    ReklamTarifesi
    AboneFormu
    MesajFormu
    Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
    Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
    Bilişim
    | Dizi | Röportaj | Karikatür

    Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
    © ALL RIGHTS RESERVED