T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

Y A Z A R L A R
Henüz her şey bitmedi

Kopenhag'ta toplanacak Avrupalı liderlerin Türkiye'nin AB üyeliğine "Hayır" demeleri her geçen gün biraz daha zorlaşıyor.

Liderlerin işini zorlaştıran en önemli unsur 3 Kasım seçimlerinin sonucu oldu. O sonuç, özellikle AB konusunda, tam bir 'ayrıştırma' anlamı taşıyor. AB'de "Türkiye" dendiğinde uykuları kaçan çevrelerin bugüne kadar ileri sürdükleri her bahaneyi 'geçersiz' kılan bir dönüm noktası oldu 3 Kasım...

AB içindeki Türkiye-karşıtlarının daha önce kullanageldikleri en ciddi gerekçeler, 'İslâm' ve 'asker' unsurlarıydı. "Türkiye'yi AB'ye alacağız, ama ya İslâmcılar iktidara gelirse" biçiminde özetlenebilecek itirazın yersizliği, Ak Parti'nin sandıktan başarıyla çıkması sonrasında iyice anlaşıldı. Bu partinin lideri Tayyip Erdoğan da, onun siyasi yasaklılığında hükümeti kuran Abdullah Gül de, Avrupalı liderlerin karşısına, tam bir 'Avrupalı lider' olarak çıktılar. Türkiye'yi AB üyesi yapmayı amaç edinmiş birer Avrupalı lider...

Türkiye'nin bu yeni yüzü AB üyesi ülkeleri durumlarını yeniden gözden geçirmeye sevketmişe benziyor. İtirazcı cephenin başını çeken ülkelere bu açıdan bakmak şart. Ak Parti'nin temsil ettiği 'yeni Türkiye' ile yüzleşip onda AB içinde kendisine 'partner' bulmak yerine, bazı ülkeler, ne yazık ki, Türkiye'yi dışlayıcı bir politika benimsemekteler. 'İslâm' kullanılabilir bir bahane olmaktan çıktığı için de, AB bünyesindeki siyasi amaçlarına ulaşma yolunda Türkiye'yi dışlamayı hedef seçen ülkeler, şimdilerde, 'askerin siyasi sistemdeki ağırlığı' bahanesi arkasına saklanıyorlar...

Oysa, 3 Kasım seçimlerinden sonra bu bahane de artık kullanılamaz. Ak Parti'yi iktidara taşıyan seçimlere kimseden bir itiraz gelmedi. 1983 seçiminde partisi sandıktan başarıyla çıkan Turgut Özal'a, iktidar, ancak akıllı manevralar sonucunda, bir ayda teslim edilmişti. Oysa, herhalde askerlerin 'ilk tercihi' sayılmayacak Ak Parti, iktidarı hiç sorunsuz teslim aldı. İktidar-asker ilişkileri, son bir aydır, Batılı ülkelerde rastlanandan farksız bir düzlemde sürüyor. Milli Güvenlik Kurulu (MGK) sivil üye sayısının artırılmasıyla kısmen kabul edilebilir bir hale getirilmişti; MGK ile ilgili bundan sonraki aşama, onu, Süleyman Demirel'in yerleştirdiği 'merkezi' konumdan uzaklaştırmaktır...

Sözün kısası, AB üyesi ülkelerin liderleri, iktidara Ak Parti'nin gelmesi yüzünden, Türkiye'yi kapıdan çevirmek için kullanabilecekleri iki önemli kozdan mahrumlar bugün. "İslâm" da diyemezler, "Asker" de... Diğer gerekçeler ise, bu iki unsur yanında, fazla önemli görünmüyor...

Buna karşılık, AKP ve kararlılığı sayesinde, AB, bugüne kadar en fazla tereddüt edilen konularda samimi davranan bir ortağa sahip olacağa benziyor. Türkiye'nin taraf olduğu yıllanmış ihtilâflara kendinden önceki iktidarların gözlüğüyle bakmıyor AKP; "Avrupalı" tavır o konularda da kendini belli ediyor. Kıbrıs sorunu, önceki iktidarlar tarafından 'çözümsüzlüğe' mahkum edilmişti; oysa, Ak Parti, "Çözümsüzlük çözümdür söylemine karşıyız" diyerek Kıbrıs'ta çözümün yollarını açmış bulunuyor...

AB içinde Türkiye'nin üyeliğine karşı direnen cephenin başını çektiği hergün biraz daha ortaya çıkan Almanya'nın da, durumunu, AKP'nin iktidarda bulunduğu bir ortaklığın kendi yararına olacağını düşünerek, yeniden gözden geçirmesi beklenir. Almanya, Türkiye'nin kendisiyle tarihî bağları olduğunu hatırlamalı; içindeki 2 milyonun üzerindeki Türk varlığının da, Türkiye'de AKP'nin iktidara gelmesiyle, bir 'artı değere' dönüştüğünü anlamalı... İktidardaki Sosyal Demokratlar, Almanya'daki Türkler konusunda en sağlıklı politikaları bağnazlıktan uzak bir rahatlıkla konuşabilecekleri bir 'partner' olarak görebilirler AKP'yi...

Morali kolay bozulur bir milletiz; birkaç yerden gelen önyargılı bazı açıklamalara bakıp Kopenhag'tan umudumuzu şimdiden yitirdik; Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer, "Nasıl olsa kapıdan çevirecekler" diye 12 Aralık'ta Ankara'dan ayrılmayacağını açıkladı bile. Oysa, AB başkentleri, olumsuz karar vermenin eskisinden daha da zorlaştığının yavaş yavaş farkına varıyorlar.

Kendi bilecekleri iş, ama Türkiye'yi kapıdan çevirmek, Avrupalılar için, bugün dünden daha zor...


10 Aralık 2002
Salı
 
FEHMİ KORU


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat| Arşiv
Bilişim
| Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED