|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
Buradaki usta, Attila İlhan oluyor... Yeni bir roman yazmış: "Allah'ın Sürgünleri, Reis Paşa." Attila İlhan, bir başka istikamette, Kemal Tahir'in yaptığını yapmaya çalışıyor. Tarihi, daha doğrusu "resmî yakın tarihimizi" romanlaştırıyor... Roman değil aslında. Deneme/makalelerinde tartışmaya açtığı tarihsel toplumsal ideolojik görüşlerini "roman" formu içinde aktarıyor. Kahramanları aracılığıyla "ideoloji" dikte ediyor. Üstelik bunu da kötü, son derece kötü bir dille yapıyor. Kültür sorunlarından edebiyata, cinsellikten psikolojiye, ekonomiden kadın meselelerine, iç politikadan uluslararası siyasete, her konuda görüşü olan bir sanatçı, Attila İlhan. Şiir de yazıyor... Sevdiğim şiirleri var... Kötü şiirler de yazdı, 70'li yılların ölmeli-öldürmeli siyasal koşullarında, "işkence gören devrimci bacılar"ımıza ilişkin "esnaf işi" manzumeler döktürdü. İlginç bir adam Attila İlhan. Atatürk'e tapıyor. İsmet İnönü'den nefret ediyor. İsmet Paşa'nın Atatürk'ün çizdiği "muasır medeniyet" hedefini kavrayamadığını, tercihini Yunan/Latin kültür değerlerinden yana kullanarak ülkeyi yabancıların boyunduruğu altına soktuğunu, sonraki iktidarlar bu gönüllü teslimiyeti taçlandıracak icraatlar sergilediği için Türkiye'nin "iyice" dibe vurduğunu söylüyor ki, iddialarında büsbütün haksız sayılmaz. Son romanı "Reis Paşa"yı henüz okumadım. Kitaplaşıp kitaplaşmadığını da bilmiyorum. İhtimal ki, "Atatürk-İnönü karşıtlığı" temelindeki siyasal görüşlerini seslendiriyor. Bir de "yenilik" (!) yapmış romanında. Mustafa Kemal Atatürk'ü yatağa sokmuş. Daha doğrusu, uzatmalı aşkı Fikriye'yle seviştirmiş. Ben Emre Aköz'den öğrendim. Hem Atatürk'ü yatağa sokuyor, hem de ona Rumeli ağzıyla "te be çocuk" filan dedirtiyor. Aköz, Attila İlhan'ın Hürriyet muhabiri Necdet Açan'a verdiği demeci de aktarmış köşesinde: Açan'ın sorularını cevaplayan A. İlhan, "Gazi Paşa çapkındır" diyor ve örnek veriyor: "Cumhuriyet kutlamasında Fransız sefirinin kızını defalarca dansa kaldırmış. İş çığırından çıkmış. Fransa bizim Dışişleri'ni uyarmış. Çevresi buna şaşırınca da Gazi Paşa, 'Siz ne söylüyorsunuz, kızı öptüm bile' diye olayı açıklamış..." Diyor ki Aköz, "Aynı romanı bir İslamcı yazsaydı ve böyle bir demeç verseydi, ne düşünürdünüz?" Haklı... Bu durumda olacakları tahmin etmek bile istemiyorum. Ancak, benim itirazım Atatürk'ün yatağa sokulmasına değil. İnsandı... Yatağa da girerdi, hatunlarla da halleşirdi, içki de içerdi. İyi de içerdi üstelik... İtiraz ettiğim (Attila İlhan'a yakıştıramadığım) nokta, ortadaki "promosyon" cehdi ve buna Atatürk'ün alet edilmiş olması... Cinselliğin satış aracı olduğu yıllarda, ustamız, "Haco Hanım Vay" ve "Fena Halde Leman" gibi, müstekreh ötesi (bu durumda "post-müstekreh" mi dememiz gerekiyor?) iki roman kaleme almış, bunu da "cinselliğin diyalektiğini yapıyorum" diye bir güzel yedirmişti. Ustamız şimdi Orhan Pamuk ve Ahmet Altan olma yolunda... Oldu bile... Öyle ya, bu köşeye kadar sızıp "merak" uyandırmayı başardığına göre...
|
|
|
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat| Arşiv Bilişim | Dizi | Röportaj | Karikatür |
© ALL RIGHTS RESERVED |