T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

Y A Z A R L A R
Erdoğan'ın angajmanı

Tayyip Erdoğan'ın geliştirdiği enformel müzakere süreci, 12 Aralık'ta Kopenhag'ta verilecek kararın önemini ve etkisini fazlasıyla artırdı. Normal seyrine bırakılsa, Türkiye'nin gönlünü hoş tutacak bir cümle bile başarı sayılabilecekken, AB üyeliği şimdi "ya hep ya hiç" noktasına oturan bir dehşet dengesi diplomasisine dönüşmüş bulunuyor. Hem Türkiye için, hem AB için ya hep ya hiç noktası... Hatta, topyekün Avrupa kültür ve medeniyeti için.

40 yıldır, sıkıcı ve tatsız bir oyundan ibaret olan AB süreci şimdi, iki ucu keskin bir bıçak gibi ışıldamaya başladı.

Şurası belli oldu ki, Kopenhag'tan Türkiye için sınırları belli bir tarih çıkmazsa Ankara, bu süreçte politik makas değiştirecektir. Bunun anlamı, üyelik hedefinin dışlanması değildir ama Avrupalı muhatapların samimiyetinin fazlasıyla sorgulanacağı; Türkiye'nin söylem bazında avantajlı duruma yükseleceği yeni bir dönemin kapısı aralanacaktır. Böyle olacaktır çünkü, Tayyip Erdoğan'ın sürdürdüğü adam adama markaj politikası, ortaya Türkiye lehine verilmiş bir düzineden fazla destek sözü çıkarmıştır. AB liderlerinin bir bölümü kayıtsız şartsız, bir bölümü de kaydı ve şartı öncelemeksizin Türkiye'nin üyeliği için bir müzakere tarihi verilmesi konusunda niyet beyanında bulunmuşlardır. Destek sözü vermişlerdir....

Hıristiyan kulübü mü?

Bu sözler, Erdoğan'ın, AB ile Türkiye arasındaki flu ilişkiler tablosunu "Arkamda tek parti gücü var. İstediğiniz yasayı çıkartırım ve bunları uygularım" politikasıyla netleştirmesi üzerine verilmiştir. Yani, süreç artık başı sonu belli bir pazarlığa bağlanmış bulunmaktadır. Erdoğan, "AB bir Hıristiyan kulübü mü olacaktır?" sorusunun alını çizerek pazarlığın koordinatlarını da belirginleştirmiştir. Bu soruyu o kadar çok tekrarladı ki, Kopenhag'tan olumsuz bir sonuç çıktığı takdirde AB'yi bir dini birliktelik olarak damgalamaya hak kazandı. Aslında bu kaygıyı, Erdoğan'la birlikte Blair gibi bazı Avrupalı liderler de paylaşıyorlar ama birliğin genişlemesinin Irak hududuna kadar varması konusundaki endişelerden bir türlü arınamıyorlar. Öte yandan, birçok Avrupalı liderin zihninde AB'nin bir Hıristiyan Kulübü olarak kalmasının her şeye rağmen daha iyi bir tercih olarak göründüğü de bir sır değildir. Erdoğan işte bu ön-kabullere rağmen diplomasi yürütmektedir. 40 yıllık ilişkiler sürecinin son kertesinde, bütün sorumluluğu üzerine alan bir politik yaklaşım sergileyerek de risk almaktadır.

Ortak akıl

Bu riskli politikanın temelinde şu gerçek yatmaktadır: Erdoğan temaslarında, "Bugüne kadar olanlardan, gecikmeden sorumlu olan ben değilim. O halde ne yapsam kardır" yaklaşımının sonuç getirmeyeceğini görmüştür. Böyle davranarak sırayı savmak yerine elini taşın altına koyarak Avrupa'yı köşeye sıkıştırmayı tercih etti. Avrupa'nın köşeye sıkışmış olmasına rağmen Türkiye'nin Kopenhag'ta tatmin edici bir sonuç alabilmesinin güç olduğunu o da görmektedir. Dahası, bu konudaki kararın Erdoğan'ın Avrupa turundan önce verildiğinin de farkındadır.

Gerçekten de AK Parti liderinin sarsıcı diplomasisi Avrupalı liderlerin söyleminde değişikliğe yol açtıysa da "ortak Avrupa aklı"nda Türkiye'ye takvim verme niyeti olmadığı en azından buna hazır olunmadığı görülüyor. Erdoğan, bu tabloya rağmen AB üyeliğine angaje olarak muhtemel bir başarısızlığın faturasını üstlendi. Ancak, bu halde bile Avrupa'ya söylenecek çok sözü olan bir lider pozisyonunu muhafaza etmeyi de başardı. Tarih alınamasa bile, AB ile ilişkilerde ilk kez sanık kürsüsüne Avrupa oturacaktır. Üyeliğin önündeki engel artık, Türkiye'nin eksikleri ya da samimiyetsizliği değil, Avrupa'nın endişe ve korkuları olacaktır. Erdoğan'ın temasları Türkiye'nin eline bu avantajı vermiştir.

Türkiye, dış politikadaki komplekslerinden arınıyor. Bu da küçümsenecek bir kazanım değildir.


10 Aralık 2002
Salı
 
MUSTAFA KARAALİOĞLU


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat| Arşiv
Bilişim
| Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED