|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
Bir futbol kulübü için "zor hedef" nedir? Hemen cevap verelim. Zor hedef "iyi bir takım" kurmaktır. Hocası, futbolcusu, masörü, doktoru vb. ile; yönetimi, âhengi ile iyi bir takım. İyi bir takımınız varsa, önünde-sonunda iyi neticeler alırsınız. Yok böyle bir hedefi değil de; meselâ "Bizim takım bu yıl mutlaka şampiyon olacak, olmalıdır, başka yolu yok" diye bir hedef koydunuz mu; bunun için camia olarak şartlandınız mı, her şey birbirine karışır, arap saçına döner. Yönetimler çokluk bunu yapıyorlar. Ve gerekçe olarak taraftarın arzusunu gösteriyorlar. Şöyle ki; Bizim taraftarımız şampiyonluk özlemini o kadar şiddetle duymaktadır ki; onu ufak-tefek başarılar (mesela ikinci olmak falan) tatmin etmez; diyorlar. Hatta ekliyorlar: Biz de yönetime bunun için geldik, taraftara sözümüz var, bu yıl mutlaka şampiyon olacağız. İşte bu tutum, bir yönetimin seçtiği tipik "yanlış hedef" örneğidir. Bu tutum sebebi ile yanlış transferler yapılır; (F.Bahçe'de olduğu gibi her yıl bir şöhretler karması kurulur.) yanlış hoca da karar kılınır; yanlışlıklar birbirini kovalar, takım bir âhenge kavuşamaz, iç vde ve dışta çekişmeler, kavgalar yaşanır. F.Bahçe maalesef yıllardır bu görüntü içinde çırpınıyor. Başkan Aziz Yıldırım, "Avrupa'da başarılar kazanacak" dünya çapında bir F.Bahçe için çok çaba sarfetti. Ancak bunca çaba "iyi bir takım" kurmaya yetmedi. İyi bir takımın en azından bir çekirdek kadrosu (omurgası) olur; ve bu çekirdek kadro bu takımda en az beş yıl oynar.. Bırakın çekirdek kadroyu, bu güne kadar değiştirilip duran hocalar sayesinde F.Bahçe'nin bugün dahi birbirini çok iyi tanıyan, güvenen, seven kadrosu yoktur. Şöhretli futbolcular takım için değil, kendileri için oynamakta, ötekiler de onlara benzemektedir. Şu kaderin cilvesine bakınız ki Mustafa Denizli bir D.Bakır maçı sonrası istifa etti. Aradan bir yıl geçti, bu defa Lorant yine aynı tarihlere denk gelen bir zamanda, yine bir D.Bakır mağlubiyetinin ardından belki de görevi bırakmak zorunda kalacak. Bu nedir? Bu bir takım kurma yolunda "bir arpa boyu" mesafe alınmadığını gösterir. Zaten bu Lorant meselesi takımın başına getirildiği günden beri kanayan bir yara idi. Sonunda kangren oldu. F.Bahçe artık gel-geç başarılar, gel-geç hocalar, gel-geç şöhretler karması tutumunu terketmelidir. Taraftarına iyi bir takım kurma sözü vermeli, bunun için sabır tavsiye etmelidir. Çünkü yerinde bir benzetme ile F.Bahçe Türkiye'ye benzer, aynı sorunları yaşar. Türkiye düze çıkmak için istikrarlı bir hükumete ve bu hükumetin tatbik edeceği isabetli bir projeye muhtaçtır. Türk halkı da bir kaç yıl sabretmelidir. (Galiba bu oluyor-olacak.) Her zaman olduğu gibi dediğimiz çıkıyor. Bakınız Lucescu dedik, Beşiktaş dedik, dikkat dedik. Eh G.Saray'ı yedi yıl sonra evinde yenmek de az iş değil. Şimdi Beşiktaş için şunu söylüyoruz: D.Kiev'i çantada keklik sanmayın. Oradaki maç çok zor olacak. Umarızki cansıkıcı netice ile karşılaşmayız. "İyi bir takım" demiştik. Bakınız, işte Beşiktaş, işte G.Birliği. Vesselâm.
|
|
|
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat| Arşiv Bilişim | Dizi | Röportaj | Karikatür |
© ALL RIGHTS RESERVED |