T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

Y A Z A R L A R
2005 olmazsa, ne yapacağız?

Hikaye edilir. Özal, Suriye ile yaşanan bir gerginlik sırasında, "sularını tamamen keserim o zaman akılları başlarına gelir" demiş. Demirel de, "Peki barajlar doluverince nereye koyecekmiş onca suyu?.." diye sormuş...

AB tartışmaları da hızla bu hale dönüşüyor.

Topyekün bir seferberlik içinde, AKP lideri, başbakan, muhalefet ve yazar çizerleriyle tek bir ağızdan haykırılan "2005'i kabul edemeyiz, gerisini Avrupa düşünsün, AB meselesini yeniden gözden geçiririz..." tepkisini anlamak mümkün değil.

Peki 2003 ya da 2004 olmazsa ne olacak?

Kopenhag'da 15'ler Fransa ve Almanya'nın bastırmasıyla 2005'ten geri adım atmazlarsa, Türkiye ne yapacak?

AB üyeliğinden cayacak mıyız?

Cayacak olursak bu ülkenin alternatifi nedir, bu alternatifin maliyeti nedir, bunlar biliniyor ve tartışılıyor mu?

Madem bu projeden geri adım atmak bu kadar basit, bunca seferberlik, bunca büyük söz, ülkenin tarihi ve geleceğini AB'ye kilitleyen bunca nutuk neden?

Bu tutum bir tür pazarlık unsuruysa, bir taktikse, bunun Avrupa açısından etkili olmayacak, daha çok iç siyasete dönük, yaratacağı sonuçlar itibariyle tehlikeli bir tavır olduğunu görmek çok mu zor?

Tayyip Erdoğan, Abdullah Gül ve diğerleri, Kopenhag'da istenilen elde edilemezse, bu tavırlarıyla AB, hatta Avrupa karşıtı iklimin tohumlarını ektiklerinin farkındalar mı?

Bu iklimin içeride kuru milliyetçilik, içe kapanmacılık, onura dayalı bir üçüncü dünyacılık gibi sonuçlar yaratabileceğini ve bunun mevcut güç dengelerini olumsuz etkileyebileceğini hiç düşünmüyorlar mı?

Burada sorun, içerik değil, üslup meselesidir... Türkiye AB üyesi olma talebinde elbette haklıdır. 2005 önce takvim isteme talebinde de haklıdır. 2005 yılı elbette önümüzde aşılması daha zor sorunlar çıkaracaktır. Ve elbette Türkiye'nin AB üyeliği sadece bizim için değil Avrupa için de hem stratejik hem siyasi olarak elzemdir. 11 Eylül sonrası koşulları dikkate alınacak olursa, Ortadoğu ve Kafkasya'nın kritik konumları gözönüne getirilirse, bu gelişme dünya siyasetinin izleyeceği güzergah açısından son derece önemlidir.

Bu çerçevede yaşanan Tayyip Erdoğan'la başlatılan muhalefeti de içine alan büyük Batı çıkarması ve seferberlik de doğrudur. 2005 bunun sonucudur ve hâlâ daha iyi bir sonuç alma ihtimali de vardır.

Ancak geri dönülmez laflar etmek, kamuoyunu tersten yönlendirmek tümüyle yanlıştır.

Şunu unutmamalıyız:

Bu tür oyunlar tek oyunculu değildir. Bu oyunda da bir tarafta Türkiye, diğer tarafta Avrupa bulunuyor. Ve burada bir haklılık-haksızlık tartışması yapılmıyor, belli stratejiler etrafında bir güç mücadelesi veriliyor, çok yönlü, çok aktörlü bir strateji oyunu oynanıyor. Avrupalılar "Türkiye'nin gerçekleşebilir bir üyelik durumu"yla ilk kez karşı karşıya. Ve kendi içlerinde tepki veriyorlar, kendi kimliklerini tartışıyorlar.

Üstelik tek parça halinde değiller. Kuzey ülkeleri, Danimarka, Hollanda, İsveç ve Danimarka Türkiye'ye hiçbir şekilde tarih verilmesini istemiyor. Tarih verilmesinden yana olanlar İspanya, İtalya ve Yunanistan ve İngiltere. Almanya ve Fransa tüm isteksizliğine rağmen bir süre ertelemeye razı olmuş durumda ve orta bir yol öneriyor.

Daha önce de belirttiğimiz gibi Türkiye Avrupa açısından tarihsel, kültürel, ekonomik ve siyasi olarak büyük lokma...

Biz bunun farkında değilmiş gibi yapamayız. Türkiye'nin AB üyesi olması bizim ne nasıl bir milatsa, onlar için de bir milat, daha önemli bir milat.

Bu duruma kızıp, bozulup, bunu gurur meselesi yapıp geri adım da atamayız. Mesele bunun farkında olup AB kapılarını akılcı bir şekilde sonuna kadar zorlamaktır. Batı'yla ilişkiler açısından 1923'ten bu yana böyle olmuştur ve Türkiye bu çerçevede nihai olarak istediği sonuçları almıştır.

Ve 2005 tarihi de bu koşullarda bir hedef olarak da değerlendirilebilir ve bu süre son derece iyi ve doğru kullanılabilir.

2005 tarihiyle tezlerinden geri adım atan taraf Türk tarafı değil, Avrupa tarafıdır.

Anca umarız tarih olarak daha da iyisi olur...



12 Aralık 2002
Perşembe
 
ALİ BAYRAMOĞLU
ALİ BAYRAMOĞLU


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat| Arşiv
Bilişim
| Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED