T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

Y A Z A R L A R
40 yıllık özlem için tarihî karar günü

Türkiye 40 yıldır Avrupa'nın kapısından içeri girebilmek için çaba gösteriyor. İşadamlarımız, sanatçılarımız, sporcularımız en son olarak da "Dünya Güzelimiz" ile Avrupa'nın ta göbeğine kadar girdik ama Avrupa Birliği'ne girişimiz için, "yeşil ışık" bir türlü yakılmıyor.

Sanki "yol gösteriyorlarmış" gibi 1 Temmuz 2005'te müzakere tarihi verilmesini öneren Fransa ve Almanya'nın bu tutumu gerçekten "çıkmaz ayın son Çarşambası" tekerlemesini hatırlatıyor.

"Peki biz AB için neden bu kadar çabalıyoruz. Almazlarsa almasınlar" diye sorulabilir. Gerçekten de AB'ye girişimiz için yapılacak müzakere tarihinin bugün 1 Temmuz 2005 olarak açıklanması "AB'nin bizi istemediği" anlamına gelecektir. Biz AB'ye giremezsek gerçekten ekonomik açıdan geçirdiğimiz güç günler uzayacak demektir. Bu sütunlarda "Türkiye ekonomisinin hız kazanabilmesi için doğrudan yabancı sermaye yatırımlarının Türkiye'ye gelmesinin şart olduğunu" bunun için de "Avrupa Birliği ile müzakerelerin hemen başlaması gerektiği" konusunu çok yazdım.

Ama bundan önceki hükümet ne yaptı? 1999 Aralık ayında "Türkiye'nin üyeliğinin teyit edildiği" Helsinki Zirvesi'nden sonra aylarca yatıp durdu. "Çok uyumlu bir koalisyon" dedikleri koalisyonun ayakları arasındaki "uyumsuzluk" nedeniyle AB ile ilgili gerekli düzenlemeler bir türlü yapılamadı.

Zaten "zor yürüyen" bir başbakanın, şu an AKP lideri Tayyip Erdoğan'ın yaptığı gibi bir uçaktan inip öteki uçağa binerek dünya liderlerini tek tek dolaşması mümkün değildi. Zaten pek "AB gönüllüsü" de değillerdi. Onun için görüşmelerin "çıkmaza gitmesi" hiç de umurlarında değildi ve de öyle oldu.

Şimdi gelinen noktada karşılıklı bir satranç oyunu var. Fransa ve Almanya'nın başını çektiği grup "Türkiye'yi birlik dışında tutmak" için epey yol almış görünüyorlar. Buna karşılık Türkiye'nin arkasında "omuz omuzayız" diyen bir Amerika var. Amerika Başkanı Bush bu konuda bütün Avrupalı liderleri telefonla arayarak "Türkiye'ye mutlaka 2003 yılında bir tarih verilmesi" baskısını yapıyor.

Türkiye ekonomisi büyük bir ekonomi. Önceki iktidar yüzünden "krizden krize" girdi ama bu iktidarla elde edilen "olumlu hava" ve ihracatçılarımızın yoğun çalışması ekonomiyi üçüncü çeyrekte yüzde 7.6 büyüme noktasına getirdi.

Biz kendimize inanırsak başarırız. Avrupa'yla da olsak başarırız, Avrupa'ya giremesek de başarırız. Yeter ki kendimize güvenelim ve 70 milyon insanımızla birbirimizle kenetlenelim.

Ben Türkiye'nin Avrupa Birliği'ne germesine taraftarım. AB hemen sınırımızdan başlıyor. "Avrupa olmazsa ne olur" sorusuna en iyi cevabı Sabah Gazetesi'nde Şelale Kadak'ın sütununda Türk Amerikan İş Konseyi Başkanı Akın Öngör'den buldum. Akın Öngör özellikle şu görüşünü her yerde vurguluyormuş:

"Türkiye, Amerika, Kanada ve Meksika arasında oluşturulan serbest pazarın yani Nafta'nın içinde yer alsın."

Öngör bu görüşünü daha da ileri götürerek Nafta'nın bir Tafta olmasını istiyor. Yani (Transatlantik Free Trade Agreetmen) Böyle olurca ne olacak? Onu da Akın Öngör, Meksika ile Amerika arasındaki ikili anlaşmayı hatırlatarak şöyle anlatıyor:

"Bu ikili anlaşmanın öncesinde Meksika'nın dış ticaret hacmi yaklaşık 7 milyar dolardı. Anlaşma olunca herkes 8- 10 senede bu rakam 20 milyar doları bulur diye düşündü.

Oysa ne oldu biliyor musunuz? İki ülke arasındaki ticaretin hacmi 200 milyar doları buldu. Türkiye'nin milli geliri yaklaşık 150 milyar dolar olduğunu düşünürseniz bunun ne kadar önemli olduğu ortayı çıkar."

Bizim şu anda Amerika ile ticaret hacmimizin aynen Meksika'nın başlangıç yılında olduğu gibi 6-7 milyar dolar olduğunu hatırlatan Akın Öngör "Hadi bizim ki o kadar artmasın da ihracatımız 20-30 milyar dolara çıksın. Fena mı olur?" diyor.

Gerçekten fena mı olur? Müstakbel Başbakanımız Recep Tayyip Erdoğan da Amerikalı bir gazetecinin "Irak Savaşı sırasında kaç para yardım alacaksınız?" sorusunu, "Biz borç istemiyoruz, ticaretimizin önündeki engellerin kaldırılmasını istiyoruz" diyerek cevaplıyor. Yani onun gönlünde de Nafta var. Haydi hayırlısı!...


12 Aralık 2002
Perşembe
 
CAN AKSIN


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat| Arşiv
Bilişim
| Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED