T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

Y A Z A R L A R
Herkes senin kadar şanslı değil ki...

Zülfü Livaneli, AKP lideri Recep Tayyip Erdoğan'ın Batı başkentlerinde yaptığı konuşmaları eleştiriyor:

"Devlet başkanlarına, parti liderlerine konuşmalar hazırlayan, onların imzasıyla yazılar yazan ama pek ortalığa çıkmayan adamlar ya da kadınlar vardır. Konularının uzmanıdırlar. Politikacı bunların yazdıklarını alır ve biraz göz gezdirdikten sonra okur. Her parti gibi elbette iktidara yeni gelen AKP'nin de böyle yazarları var. Konuşmalar yazıp Erdoğan'a veriyorlar, o da ziyaret ettiği Batı başkentlerinde okuyor..."

Yanlış değil.

Baykal da böyle yapıyor.

Livaneli de böyle yapacak; tabii bir boşluk bulup CHP Genel Başkanlığı'na sıçrarsa, ya da ne bileyim, piyangodan bir Cumhurbaşkanlığı fırsatı filan çıkarsa...

Hayır, amacı başka:

Batılı liderlerin "ilginç, dirayetli ve güvenilir" bulduğu Erdoğan'ın bu işlerin adamı olmadığını, ancak elindeki metne bağlı kalarak konuşabildiğini anlatmak...

Eskilerin tabiriyle istihfaf yapıyor...

Devam ediyor Livaneli:

"AKP'nin görünmeyen yazarları AB konusunda iddialı bir görüş belirtiyor ve Huntington'la polemiğe giriyorlar. Samuel Huntington'ın kaç yıldır dillere sakız olmuş 'medeniyetler çatışması'ndan sözediyorlar sık sık. Onlara göre Türkiye'nin AB'ye üye olması gerekli; çünkü bu tavır Avrupa'yı Müslüman Hıristiyan çatışmasından koruyacak. Diğer Müslüman ülkeler Türkiye'nin AB üyesi olduğunu görünce 'Aaa bak, demek ki bizim için de bir şans var, Batı bizi dışlamıyor' diyecekler."

Yine istihfaf...

Olabilir.

Ama daha çok sinisizm kokuyor...

Bir Homeros, Dante, Shakespeare, Nazım Hikmet, Pir Sultan Abdal, Bayburtlu Zihni, Yaşar Kemal, Mihail Gorbaçov dostuna yakışmıyor bu tavır...

Mizah yapacağım derken Türkçe'nin kafasını gözünü yarıyor.

Bir kere, "Bu tavır Avrupa'yı Müslüman Hıristiyan çatışmasından koruyacak" denmez, "Bu durum..." denir. "Dillere sakız olmuş" denmez, "ağızlara sakız olmuş" denir.

Dillere, olsa olsa, "pelesenk" olur.

Bu da Homeros'ta yazmıyor.

Neyse...

Livaneli, AKP'nin AB'yi ikna etmek için kullandığı argümanı "temelsiz" buluyor.

Çünkü, Türkiye zaten yıllardır Batı ittifakı içinde.

Soğuk Savaş yılları boyunca Sovyetler'in komşusu olarak NATO ittifakı içinde yer aldı, askerî harekatlara katıldı. Kore'de Batılılar'ın yanında çarpıştı. Yıllar önce Avrupa Konseyi, OECD gibi Batı kulüplerine üye oldu.

Dolayısıyla, Türkiye "İslam dışı" bir ülke...

Acaba?

Bir ülke tarihinden, geçmişinden, geleneklerinden, hele de insan potansiyelinden (malzemesinden) bağımsız olabilir mi?

Olmalı mı?

Cumhuriyet devrimini "kopuş noktası" sayanlar farklı düşünebilir...

Gelgelelim, Batılılar Türkiye'yi terakki etmiş bir "İslam ülkesi" olarak görüyorlar ve tarihiyle buluştuğunda "tehlikeli" olabileceğini düşünüyorlar. Bu konuda yüzlerce, binlerce makale yazıldı.

Livaneli, belki de herkesi kendisi gibi "Beyaz Türk" sanıyor.

Boğaz'da yalısı, altında arabası, plakları, filmleri, kitapları, mebzul miktar ödülü, gazetede köşesi, TBMM'de sandalyesi olacak.

Gorbaçov'a "arkadaşım", Mitterrand'a "dostum" diyecek...

Bişkek'e de heykeli dikilecek...

İyi de, herkes onun kadar şanslı değil ki!


12 Aralık 2002
Perşembe
 
MEHMET E. YAVUZ


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat| Arşiv
Bilişim
| Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED