T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

Y A Z A R L A R
Oldu olacak işkencecilerin adlarını da yazalım!

Milliyet'ten Melih Aşık'ın 15 Aralık tarihli köşesinde, köşenin daimi çizeri Ercan Akyol, "ÇİZİYORUM" diyerek bir Tayyip Erdoğan karikatürü çizmiş. Karikatürde Erdoğan, uzatılan mikrofona şöyle konuşuyor: "...İşkencenin kökünü kazıyacağız. Bunun için gerekirse işkencecilerin hepsini milletvekili bile yaparız!.."(!)

Çok tuhaf bir karikatür doğrusu... Son günlerde TBMM'de şahit olduğumuz bir tartışma ancak bu kadar karikatürize edilebilir yani! Çizerlere karışmak kimsenin üzerine vazife değil ama insaf be birader, karikatürde de bu derece tutucu olunmaz ki... İşimiz "karikatür" de olsa daha dün bir bugün iki hükümet kurmuş bir siyasi parti bu derece haksız ve insafsız bir şekilde alenen "işkenceci" olarak tarif edilmez ki... Hem de bu parti, her cenahtan insanı memnun eden bir tarzda, daha en "acil" uygulamaları arasına "işkenceye sıfır tolerans"ı yerleştirmiş bir partiyken.. Tamam, bu "işkenceye sıfır tolerans" lafı hiç mi hiç "şık" bir laf değil ama (Çünküsü yok, bu iki sözcük, yani "işkence" ve "tolerans" her ne biçimde olursa olsun biraraya getirilemez; olması gereken formül "işkenceciye hakettiği ceza" olmalıydı.) ) besbelli ki ortada hiç değilse bu yönde altına girilmiş bir taahhüt var.

Hatırlıyorsunuzdur, karikatüre konu teşkil eden tartışma geçenlerde TBMM Genel Kurulu'nda yaşandı. Genel Kurul'da Anayasa'nın 67, 76 ve 78. maddelerinde değişiklik öngören teklifin birinci maddesinin görüşülmesi sırasında, CHP miletvekilleri seçilmeye engel suçlar arasına "işkence" suçunun da eklenmesi için önerge verdiler. Söz konusu önerge, 20 kadar AKP milletvekili tarafından alkışlanıp desteklenmesine rağmen, sonuçta AKP'li çoğunluk tarafından reddedildi. Önerge sahibi olarak söz alan CHP İstanbul Milletvekili Hasan Fehmi Güneş, "İşkenceci deyince insan kalıbı içinde insan olmayan bir şeyden bahsediyoruz. Kocasının gözü önünde karısına ilişen eli kanlı ruh hastalarından bahsediyoruz. Bu iğrenç ruh haline sahip olanlar bu çatı altında olmasınlar. Çok mu şey istiyoruz?" diye soruyordu. Bu gelişme ertesi gün gazetelerde şu başlıklarla verildi: "İşkenceciye vize" (Hürriyet), "AKP'ye göre işkenceci milletvekili olabilir!" (Milliyet). İşte nitekim, yazının başında aktarmaya çalıştığım karikatür de bu tartışma ve oylama sonucuna bakarak çizildi.

Peki şimdi bu durumda bizim tavrımız ne olmalıdır? CHP'nin işkence suçundan mahkûm olanlara milletvekili seçilme yolunu kapamayı amaçlayan önergesinin AKP'lilerce reddedilmesini nasıl değerlendireceğiz? Biz de Hürriyet ve Milliyet'in başlıklarında ve Akyol'un karikatüründe ifade edildiği gibi "Demek AKP'ye göre işkenceci de milletvekili olabilirmiş!" mi, yoksa "Yok canım, bu meseleyi bu şekilde yorumlamak haksızlıktır" mı diyeceğiz? Sizi bilmem ama ben ikinci seçeneği işaretliyorum. Çünkü:

Meclis'teki tartışmada söz alan AKP Grup Başkanvekili Salih Kapusuz, işkencecilerle ilgil düzenlemenin yasalara eklenebileceğini belirtmiş; Başbakan Yardımcısı Ertuğrul Yalçınbayır ise, Anayasa'da zaten 1 yıldan fazla ceza alanların milletvekili olamayacağına ilişkin düzenleme bulunduğunu belirterek, "İşkenceci zaten vekil seçilemiyor" demiş. Doğrusu bana göre de, Anayasa'ya CHP'nin önergesi doğrultusunda "İşkence suçundan mahkûm olanlar milletvekili seçilemez" gibi bir fıkranın eklenmesi uygun değildir. Hasan Fehmi Güneş'in işkenceciler hakkında söyledikleri, Meclis'in çatısı altında bu kişilere yer olmadığını belirtmesi tabii ki çok haklı ve yerinde; ancak söyler misiniz, hangi ülkenin anayasasında benzer bir hüküm var? Daha açık söyleyeyim: İşkence suçundan mahkûm olanların milletvekili olamaması anayasalarda mı, yoksa ondan çok önce ilgili yasalarda mı yer almalıdır? Hiç şüphe yok ki ikincilerde... Çünkü aklı başında ülkelerde "işkenceci" olarak adlandırılan edilen kişilere sadece "milletvekilliği" değil, bütün kamu görevleri yasak olmalıdır. Dolayısıyla, CHP'nin önerdiği gibi bir sınırlamanın Anayasa'da yer alması "işkenceciler" için fazla bir şeref değil midir? Tasavvur edin, "Aşağıda belirtilen suçlardan mahkûm olanlar ve de işkenceciler milletvekili olamaz!" gibisinden bir anayasa maddesi! Ne kadar yersiz, ne kadar gülünç ve ne kadar dünyayı üzerimize güldürebilecek bir madde! Ben "hür dünya"nın hiçbir ülkesinin anayasasında benzer bir maddeyle karşılaşmadım. Anayasalar tabii ki, "işkence"nin da aralarında olduğu her kötülüğün teker teker zikredilerek defedilmeye çalışıldığı "ansiklopedik" metinler değil, tam tersine insanlara sahip oldukları hak ve özgürlükleri hatırlatan, zalimsiz ve zülumsuz bir dünyanın mümkün olduğunu ilan eden birer manifestodan ibarettir. Anayasa'yı Ceza Yasası'na çevirmenin âlemi var mı? Oldu olacak, o zaman işkenceci polislerin adlarını da teker teker Anayasa'ya yerleştirelim ki, milletvekili olmalarının yolu hepten kapansın!


17 Aralık 2002
Salı
 
KÜRŞAT BUMİN


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat| Arşiv
Bilişim
| Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED