|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
İnsana dair en samimi davranış biçimi olan 'ağlama' şimdilerde ekranda pek moda. Siyasetçilerden program yapımcılarına, sokaktaki çaresiz vatandaştan televole tayfasına kadar herkes ağlıyor. Ekrana bol bol dökülen gözyaşlarının içten olanı da var, olmayanı da...
Son zamanlarda ekranda yaygınlaşan bir tutum var. Bazı TV programcıları, kendi programlarında bol bol gözyaşı dökmeye başladı. Bu da, "acaba ağlamak gibi son derece masum ve samimî olan bir insanî özellik, reyting malzemesi olarak mı kullanılıyor?" sorusunu akıllara getirdi. TV izleyicisi, ekranda ağlayan insanlara yabancı değildi. Show ve eğlence dünyasının ünlü isimleri zaman zaman çeşitli sebeplerle milyonların önünde kâh bir haber programında iç dünyaları deşildiğinde, kâh çaresiz kaldıkları bir durum karşısında duygularını frenleyemeyip gözyaşlarına boğulmuşlardı. Onlar da insandı. Hep mutlu olmaları imkânsızdı. Onların da sıkıntıları, bunalmışlıkları olacaktı. Ağlamak da gülmek kadar doğal ve insanî bir şeydi çünkü. Hatta insanın derinliklerinden yükseldiği için daha insanî ve yapmacıksızdı pekçok insana göre.
En çok ünlüler ağladı Magazin dünyasının gündeminden hiç düşmeyen, yaptığı her şeyle haber olan İbrahim Tatlıses, Siyaset Meydanı'nda ağlamıştı ilk kez. Daha sonra buğulu gözlü Tatlıses'le sıkça karşılaştık. Yine, ilk defa bir tartışma programı olan Ceviz Kabuğu'nda ağlayan Mehmet Ali Erbil, Türüt Show'da da İsmail Türüt'ün kızı için yaptığı türküyü söylediğinde dayanamamış ve gözyaşlarına boğulmuştu. Sibel Can, Hülya Avşar, Ebru Gündeş başta olmak üzere birçok ünlü yaşadıkları olaylar sonrasında yaşlı gözlerle gelmişlerdi ekranlara. Çok farklı sebepler ve duyarlılıklarla ağlamışlardı ünlüler ekranlarda. Örneğin, Nadide Sultan, dinî konuların tartışıldığı Teke Tek'te, kendisiyle hesaplaşınca hem ağlamış, hem de Ali Rıza Demircan Hoca'yı ağlatmıştı. Sürekli stres altında yaşayan ünlülerin, iç dünyaları deşildiğinde samimi duygularla bir anda gözyaşına boğulmaları kadar normal bir şey olamazdı. Normal olmayan; kaset satmak, gündemde kalmak ve reyting almak için ağlamaktı. Ve bilindiği gibi çoğu kez bunlar da yapılmıştı. Programcılar neden ağlar? Haberlere konu olan insanların, bir programa konuk olan ünlülerin ağlaması kabul edilebilir bir şeydi ancak, son zamanlarda bir başka durumla karşılaştık. Artık program yapıcıları da ağlamaya başladı. Reha Muhtar'la başlayan bu davranış biçimi, atv'de "A' dan Z' ye" ve "Yarınlar Umut Olsun"u sunan Esra Ceyhan'la devam etti. Sunduğu her iki programda da her an ağlamaya hazır olan Esra Ceyhan, son olarak programına konuk ettiği türkücü Bülent Serttaş'ın "Gitti de gelmedi yavrum, buna ne çare" türküsünü daha söylemeye başlamadan, "Ben şimdi ağlayacağım" diyerek gözyaşlarına boğuldu ve "yine mi? Rating için bu kadarı da fazla..." dedirtti izleyenlere. Ağlamayı her programın rutini haline getiren Ceyhan, duyarlı-duygusal program sunucusu imajını bu sayede pekiştirdi. Bir zamanlar Ateş Hattı programında Ebru Gündeş'in ağlamasına dayanamayıp ağlayan Reha Muhtar ise, geçtiğimiz günlerde İtiraf programında anne ve babasından ayrı olan ve babaannesiyle birlikte yaşayan küçük bir kıza eşlik etti ağlama konusunda. İbrahim Tatlıses, M. Ali Erbil, Sibel Can ve Ebru Gündeş'le başlayan bu davranış, kaset satmak ve rating almak için bazen ticaret malzemesi haline getirildi. Ağlama durumu programcılara da bulaşınca işler iyice karıştı. Şimdilerde TV'de ağlayan ağlayana ve gözyaşlarının kimisi içten, kimisi değil galiba. Yönetenler de ağlar, yönetilenler de
3 Kasım seçimleri ardından genel başkanlık görevini bırakacağını açıklayan Tansu Çiller, geçtiğimiz cumartesi günü partisinin 7. büyük kongresinde gözyaşları içinde genel başkanlığa veda etti. Çiller'in gözyaşları içinde yaptığı konuşma bütün haber bültenlerinde ilk sıralarda yeraldı. Çiller'in 9,5 yıl görev yaptığı partisine veda ederken kendisini tutamayıp ağlaması ilk değildi. 1994'te Başbakan olduğu dönemde de bir ağlama haberiyle bütün TV'lerde görünmüştü Çiller. Gözyaşları ekrana yansıyan tek siyasetçi de Çiller değildi. Saadet Partisi Grup Başkan Vekili Yasin Hatipoğlu, TMMM Başkanı Bülent Arınç ve daha birçok siyasetçinin gözyaşları zaman zaman aktı soğuk ekrana. Ve binbir türlü sıkıntılarla boğuşan ve boğulan, "dokunsan ağlayacak" deyiminin anlattığı duruma gelen sıradan vatandaşların hüngür hüngür ağladığı sayısız görüntü yansıdı ekrana. Okul kapılarında ağlayan başörtülü kızlar, evine ekmek götüremeyen babalar, çocuğuna bakamadığı için Çocuk Esirgeme Kurumu'na bırakmak zorunda kalan ebeveynler ve çocukları tarafından sokağa terkedilen yaşlı anne-babalar ve çaresizler, çaresizler... MUSTAFA NİZAMOĞLU
|
|
|
|
|
|
|
|