|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
"Fakir ve onurlu"nun karşıtı, her zaman "zengin ve onursuz" biçiminde olmak zorunda değildir. Kendi başıma iki saat düşünerek, son tahlil niyetine bu yargıya vardım. Hareket noktasında "Aralık 2004" gibi bir tarih bulunuyor. Bir başka ifadeyle, onur korunarak da zenginliğe ulaşılabilir pekala. Veya, fakirlik çekerken de onur kaybı yaşanabilir. Her birinin örneği bol. Uzun bir yazı yazıp, finalini bu ilk cümle ile bağlamak mümkündü elbet. Fakat boş yere vaktinizi almaya gerek yok. O yüzden, en son söyleyeceğimizi ilk başta söyleyip lafı bağlamış bulunuyoruz. İsteyen, üst tarafını gönlünce doldurabilir.
KALB VE GÖZ
Aşk sevdiklerimizin yüzüne tuttuğumuz bir ayna olabilir ama "romantik" aşkta aynayı sıklıkla sevdiğimizin yüzüne değil kendi yüzümüze doğru tutarız. Muhatabımızla karşılıklı olarak birbirimizi geliştirdiğimiz bir ilişki değil de karşılıklı olarak narsizmalarımızı pekiştirdiğimiz, gönül okşayıcı bir ilişki kurarız. Ebediyet arzusuyla kıvranırız: Keşke sevdiğimin gözündeki yüceltilmiş imgemi sonsuza dek saklayabilsem, keşke zaman dursa da sonsuza dek bu saadet çeşmesinden su içsem! Kendi kalbimle severim onu, belki de derdim sevmek değil sevilmektir, ayrılık saati gelip çattığında ëbenden ne istediğini, beni nerelere koyduğunu hiç anlayamadımí deyişim belki de bundandır. Sevilme arzusu bir türlü kanmak bilmez. Aşk bu yönüyle bir infilak halidir: Beni seviyorsan benim bir parçamsın, sana duyduğum aşkla yüceliyorum. Beni sevmiyorsan benim sevdiğim kim? Aşkının bana verdiği acıyla yüceliyorum. Bu acıyı bu dünyada yalnız ben çekebilirim, o halde sen beni sevmesen de ben beni seviyorum. Batı uygarlığının göz merkezli bir uygarlık olduğu dile getirilmiştir. Göz tensel aşkı kışkırtır. Öte yanda Doğu aşkı söylenemeyende arar, imada, endam ve süzü(lü)şte. Doğu aşkları o eşsiz suskunluktan, örtük olandan, o sevip de açıktan söyle(ye)meyiş halinden beslenir biraz da. Oysa dışa vurulmayan bir kalemde patoloji hanesine yazılır Batıda, duygu ancak sözel olarak dışa vurulduğunda sıhhatlidir. Doğunun aşkı ise sözsüz bir dünyada dolaşır gibidir, o Mecnun olup çöllere düşmek, Ferhad olup dağları delmekle ifadesini bulur, yani zahmetle, oluşla. Doğu ëseni sevmekle yüceliyorumí demez de, adeta ësevmekle yüceliyorumí der, yol menzilin ta kendisidir. * Kemal Sayar'ın Kaşgar dergisi için yazdığı yazıdan kısa bir bölüm okudunuz. Önümüzdeki sayıda yer alacak.
TAM İSABET
Başbakan'ın yanında, "Başdanışman" sıfatıyla Prof. Ahmet Davutoğlu'nu görmek var ya, nasıl desem, kaymaklı kadayıf gibi bir şey! Aklı başında, bilgili, konusuna hakim, kollarını sıvayıp bir işe giriştiğinde dört dörtlük olması için bütün gayretiyle çalışan, iyi niyetli, hizmet erbabı, içeriyi dışarıyı bilen, çalışkan, üstelik tevazu sahibi... Daha ne diyeyim arkadaş! Çok isabetli bir karar. Birçokları 3-5-8'le meşgulken, Ahmet Davutoğlu, kafasına taktığı bir konuyu 358'inci defa incelemeye almış, her bir değişik yorumunu etraflıca gözden geçirmiş ve hepsinin üstüne, yeni ve en yararlı yorumlara ulaşmaya çalışan, 'stratejik derinliği' olan biridir. Velhasıl, aramakla bulunmaz biri. Burada hocayı değil, o kararı vereni kutlama makamındayız
ŞU BİZİM VATAN
Tayyip Bey'e AB kararından memnun olup olmadığı sorulunca "Elhamdülillah" cevabını vermiş. Şu bizim Vatan gazetesi de İlahiyat Profesörü Süleyman Ateş'e "Elhamdülillah"ın ne demek olduğunu sormuş. - Elhamdülillah bir şükrün ifadesidir... Allah'a hamd etmek, bir bakıma teşekkür etmek anlamındadır. Çünkü bir iyilik karşısında insanlara 'teşekkür' edilir ama Allah'a teşekkür edilmez. Ondan bir lütuf geldiğinde Allah'a hamdedilir yani şükredilir, Elhamdülillah denir. Okuduk, öğrendik Elhamdülillah!
TEMSİL EDİLEN
George: Senden korkmuyorlar, senin temsil ettiğin şeyden korkuyorlar. Billy: Ne temsili be moruk! Onların gözünde saçtan başka birşeyi temsil etmiyoruz. George: Yoo hayır. Onların gözünde, sen özgürlüğü temsil ediyorsun. Billy: Özgürlüğün ne mahsuru var birader? Bütün mevzu bu. George: Evet aynen öyle ama, söylemek başka, olmak başka. George-Billy (Unutulmaz repliklerden) "Easy Rider"
GÜNÜN SÖZÜ
Biz sevinçlerimizi ve hüzünlerimizi onları yaşamadan çok önce tercih ederiz. (Halil Cibran)
|
|
|
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat| Arşiv Bilişim | Dizi | Röportaj | Karikatür |
© ALL RIGHTS RESERVED |