T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

Y A Z A R L A R
Genç Parti ve 'Los Descamisados'...

Seçimlere üç hafta kadar bir süre kaldı ve sahnede, kısa süre öncesine dek, hiç hesapta olmayan bir 'olgu' var: Genç Parti...

Öyle ki, MHP Genel Başkan Yardımcısı Şevket Bülent Yahnici, Genç Parti'nin, MHP'nin rakibi gösterilerek MHP'yi aşağıya çekip, kendisinin barajı aşıp parlamentoya girme ihtimaline ilişkin dünkü Radikal'de Neşe Düzel'in sorusuna, "Anketlerin neticesi zaten oya yansır da böyle olursa, Türkiye'ye terk edip gidelim. 75 yıllık Cumhuriyet'in kurucusu CHP'yi ve 30 yıllık MHP'yi bu halk yüzde 8 oyla zamanında parlamento dışında bıraktı. Dün kurulan, kadrosu, işi, ne yaptığı, ne olduğu belli değil bir siyasi hareketi yüzde 10'un üstüne getirmek suretiyle parlamentoya sokuyorsa eğer Türk halkı, zaten Türkiye'de diyecek bir şey kalmamıştır' cevabını veriyor.

Bir ara 'ya sev, ya terket' sloganını siyasi hayatımıza sokan bir siyasi cereyanın partisinin genel başkan yardımcısına 'Türkiye'yi terk edip gidelim' dedirtme noktasına gelecek bir varlık göstermişse, Genç Parti, incelenmeye, üzerinde durulmaya değer bir 'fenomen' haline gelmiştir.

Zaten, anketlerin göstergeleri, 'can düşmanı' addedilen ve hazzetmediği herşeye ve herkese karşı gayet bilinçli ve kontrollü bir 'haber ambargosu' uygulaması dikkat çekmiş olan Doğan medya grubunun yayın organlarında bile Genç Parti'nin az ve yavaş da olsa yer bulmasını zorunlu kılmaya başladı.

Ortaya çıkışı topu topu iki aylık ve mevcut hiçbir partiye benzemeyen Genç Parti, Türkiye'nin reklam sektöründeki en başarılı ismi Ali Taran'ın dizayn ettiği şekliyle, son derece etkili ve enerjik bir 'kampanya' yürütüyor. Kampanya, partinin lideri, genç iş adamı Cem Uzan'ın kısa, öz, hedefe yönelik, vurucu konuşmaları üzerine inşa edilmiş durumda. Cem Uzan, asla kravat takmıyor. Yakası açık beyaz gömleğiyle, dinamik bir 'genç adam' profili çizerek, halkın önüne çıkıyor ve onların birikmiş öfkelerine hitap eden konuşmasını yaptıktan sonra, insanların arasına karışarak, 'vücut dili'ni kullanıyor ve yüzlerce, binlerce kişiyle tokalaşıyor.

Birçok partinin, halkın önüne çıkmaya cesaretinin olmadığı bir seçim kampanyasında günde 5 şehir dolaşıyor. Şu ana kadar il merkezi ve ilçelerle 127 merkez dolaşmış durumda. Seçim gününe dek, 81 il merkezini ve birçok ilçeyi en az ikişer kez dolaşmış olacak.

Herkes, Cem Uzan'ın sahip olduğu ulusal çaptaki televizyonlar ve gazetenin etkisine takılıyor ama mülkiyetindeki 100'ün üzerinde yerel medya ve gazetenin oynadığı rolü farketmiyor.

Ancak, Genç Parti 'fenomeni'ni, Cem Uzan üzerinden yaklaşarak anlamak, bunu yapanları, ister istemez, yanlışa sevkeder ve genellikle böyle oluyor. Genç Parti fenomenini anlamak için, harekete geçirdiği ve kimisine göre Genç Parti'nin 'önlenemez yükselişi'ne işaret eden 'kitleler'in ruh haletini anlamak, bunun niye böyle olduğunu çözmek gerekiyor.

İstanbul'un kimi entellektüelleri, önce, Uzan'ın konuşma içeriğine ve kullandığı sözcüklere bakarak, 'popülizm' diye dudak büktüler. Genç Parti'nin barajı aşarak, parlamentoda temsili ciddi bir ihtimal haline girince 'Hitler' ve 'faşizm' analojileri başladı.

Hasan Bülent Kahraman, dün Radikal'de şöyle yazıyordu:

"Yakın dünya tarihinde eğer faşizm diye bir şey varsa, faşizm eğer bir olguysa.. o trajedi dünyanın her yerinde bu bataklıkta yeşermiştir. Faşizm, imkanın bittiği yerdeki son sığınaktır. Çaresizliğinden ötürü faşizmi seçtiği için de kimseyi kınamak mümkün değil!

Türkiye, bugün bu noktada. Bu radikalizmi MHP'yle denedi. Şimdi onun üçüncü kuşak versiyonu olan Genç Parti'ye kucak açıyor. Bunu, DSP'yle denedi. Bunu FP'yle denedi. Yani, toplum ılımlı denecek adımları attı, olmadı. O da şimdi son tekmesini savurmak üzere.

'İdeolojiler öldü' deniyordu. Öyleyse buyurun cenaze namazına."

Aynı gün Taha Akyol, Radikal'in kardeşi (daha doğrusu ağabeyi) Milliyet gazetesinde "'Hitler de böyle geldi'" başlıklı yazısında çok önemli bir noktaya değiniyordu. "Yargıtay Başsavcısı Sayın Sabih Kanadoğlu, parti adı vermeden 'Hitler de böyle geldi' diye açıklama yapınca araştırdım. Tabii ilk müracaat edeceğim isim, Maurice Duverger idi.. Duverger siyasi partilerin karakterlerini belirlemede en önemli unsurlardan birinin 'örgütlenme modeli' olduğunu belirtir. Komünist partilerin belirleyici özelliği 'hücre', faşist partilerinki ise 'milis' örgütlenmesidir" diye başladığı yazısında görüşünü şöyle ifade ediyor:

"Hitler'i Hitler yapan, sandıktan çıkması değil, işte bu sıkı disiplinli, 'şeflik prensibi'ne bağlı 'milis'lerin daha ilk andan itibaren muhaliflere şiddet uygulaması ve ordunun da bunu desteklemesidir."

İlle bir karşılaştırma yapılırsa, 2002 Türkiye'si, toplumun yapısı, siyasi kültürü vs. ile Birinci Dünya Savaşı sonrası Almanya'yı aynı ölçülerle yanyana getirdiğinizde 'Hitler' ve 'faşizm'in akla gelebilmesi, ancak 'pseudo-Marksist fantezisi' ile mümkün olabilir.

Ve, Türkiye'deki Genç Parti fenomenini anlamak için, ille, bir yabancı ülke ve tarihte örnek aramak gerekecekse, 1945 Arjantin'indeki 'Les Descamisados'u, Peronist hareketin kitlesel desteğini çok daha fazla andırdığı görülebilir. Juan Peron, varlıklı bir ailenin çocuğu ve bir generaldi. 1945'te ismi altında oluşan yeni siyasi grup, hiçbir geleneksel siyasi partiye benzemiyor ve desteğini kırsal alanların ve şehirlerin dar gelirli emekçi kesimlerinden alıyordu. Bu geniş kesimlere, orta sınıflar gibi 'takım elbise giymedikleri için', 'Los Descamisados' yani 'gömleksizler' deniyordu. Dikkat edilirse, Genç Parti'nin, hitap ettiği, heyecanlandırdığı, 'seçim sandığına yönelik' olarak harekete geçirdiği toplumsal kesim, 'Türkiye'nin gömleksizleri'.

Türkiye'nin çok ağır bir 'ekonomik kriz' geçirmiş olduğunu, hala bunun 'travması altında' bulunduğunu ve bundan çıkmamış olduğunu dikkate almak gerekiyor. Türkiye'de ilk kez oy kullanacak ve sadece bir kez (1999'da) oy kullanmış olan milyonlarca genç insan var. Bunların önemli bölümü işsiz ya da geleceğe ilişkin iş güvencesine sahip değil. Araştırma sonuçlarına (örneğin Tarhan Erdem'inki) göre, Genç Parti'ye oy vereceklerin yüzde 47'sinin yaşı 27'nin altında. Genç Parti seçmenlerinin yüzde 63'ü kadın.

Bu rakamlar birşeyler anlatıyor olmalı...

Nitekim, Dünya Bankası'nın Birinci Başkan Yardımcısı ve Baş Ekonomisti iken, 2000 yılında bu görevinden IMF politikalarına ağır eleştiriler yönelterek istifa eden 'Globalization and Its Discontents- Küreselleşme ve onun Gayrımemnunları' adlı çok önemli kitabın yazarı Joseph Stiglitz, "Eğer küresel kapitalizmin kuralları kökten biçimde değişmezse, dünyanın zenginleri ve yoksulları arasındaki uçurum büyüyecek... Yüzkızartıcı yoksulluk ve 18-30 yaş arasındaki erkek nüfus için istihdam yaratamayan ekonomiler, aşırılık için gayet verimli zemin oluştururlar" diyor.

Ağır bir ekonomik krizin 'kritik nekahat devresi'nde bulunan Türkiye'nin bu değerlendirme açısından bir 'istisna' teşkil etmesi söz konusu olamaz. Bu bakımdan, Genç Parti, en azından, 'Türk gömleksizler'in bu 'toplumsal öfkesi'ni 'milis örgütlenmesi'ne değil, 'seçim sandığı'na taşıyor denebilir.

Ayrıca, sadece MHP'yi aşağıya çektiği de isabetli bir gözlem sayılmaz. ANAP, DSP, DYP ve hatta CHP'ye ve hatta hatta Ak Parti'ye yönelebilecek seçmenlerden de kendisine oy çekiyor.

Genç Parti, seçimin 'büyük sürpriz'i olmaya aday. Parlamentoya girerse ve girdiği takdirde elde edeği oy ve sandalye oranı, Ak Parti'nin 'tek başına iktidarı'na mal olabilir. Bir-iki partiyi (öncelikle MHP'yi ve ardından DYP'yi) baraj altına itme ve aynı şekilde bir Ak Parti-CHP koalisyonunun kurulmasını zorlama ihtimali taşıyor.

'Sistem', acaba, 'bunun' böyle olmasını mı istiyor?

Yahnici, yazının girişinde yer verdiğimiz söyleşinin sonunda, "3 Kasım Türkiye'ye hayır getirecek. Ülke ve demokrasi için iyimser olmalıyız. Bu, büyük bir tasfiye seçimi olacak. Türkiye'ye hakim olan birtakım kurum, kişiler, zihniyet tasfiye olacak" diyor.

Genç Parti, acaba bu 'tasfiye'nin yapılması için Allah'ın olmayan sopalarından biri mi dersiniz?


8 Ekim 2002
Salı
 
CENGİZ ÇANDAR


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED