|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
Senaryo son derece basit: Petrol ve doğal gaz kaynaklarına sahip veya bu kaynakların geçeceği güzergahları kontrol eden dolayısıyla Amerikan askeri gücünün bulunması gereken bölgelerde, yeni Amerikan kolonyalizminin önündeki engel eğer bir devlet ise, "teröre destek verdiği" veya "kitle imha silahları geliştirdiği" gerekçesiyle "şer ekseni" ilan et. Uluslararası kamuoyu oluştur, o ülkeyi hedef göster, ekonomik ve siyasi olarak yıprat. Teslim olursa kontrol altına al ve Amerikan askerini bu ülkeye yerleştir. Fransa, Rusya veya Çin engel çıkarıyorsa BM Güvenlik Konseyi'ni yok say. "Stratejik müttefik" yalanlarıyla "iradesi yok edilen ülkeler"i taşeron olarak kullan. İslam coğrafyasına yönelik yeni kolonyalizmin önündeki engel eğer İslami hareketlerse, "küresel İslamcı terör" palavralarıyla Müslümanlar'a karşı yürütülen savaşı o bölgeye taşı, komplolar hazırla. Bu yolla o ülkeye yerleş ve denetimi ele al. Sözkonusu ülke buna direnme eğilimi gösteriyorsa terörün ne olduğunu ona göster. Onu "İslamcı terör"le yüzleştir. Seçeneksiz bırak. Tehdit ve şantajla o ülkeyi ABD askerlerine aç. "Terörle mücadele" gibi karşı konulmaz propaganda silahı ile birazcık direnme eğilimi gösteren yönetimleri esir al. "Amerika-İngiltere-İsrail üçlüsü"nün İslam'a ve İslam coğrafyasının kaynaklarına yönelik istila/sömürge harekatının önündeki tek güç İslami hareketler. Bu hareketlere yönelik tasfiye/yok etme harekatına tam anlamıyla katılmayan ülkeler ciddi istikrarsızlıklara sürükleniyor. Bali saldırısına maruz kalan Endonezya, ABD ile terörle mücadele anlaşması yapsa da ABD askerlerinin ülkeye gelmesini reddetti. Saldırıdan sonra sorgulanan ve uyuşturucu kaçakçılığı yaptığı için ordudan atılan hava subayının Amerika'da eğitim görmüş olmasını da not edelim. Göreceksiniz, saldırıdan sonra ABD askerleri Endonezya'ya yerleşecek. Muhtemelen de enerji kaynakları üzerinde yüzen ve ABD petrol şirketi Exon/Mobil'in yatırımlarının bulunduğu, dünya deniz ticaretinin yarısına ev sahipliği yapan Malaka Boğazı'nı kontrol eden Açe'ye yerleşecek. Eğer Endonezya direnirse, ülkenin bir çok bölgesinde etnik ve din eksenli çatışmalar tırmandırılacak, hatta bağımsızlık için savaşan Açeliler, Cakarta yönetimine karşı desteklenecek. Malaka Boğazı ve ABD komplosu
Amerika'nın Güneydoğu Asya'da 100 bin askeri var. Filipinler, Singapur ve Tayland'da askeri üsler kuran, Endonezya ve Malezya'ya da İslami hareketleri gerekçe göstererek asker göndermek isteyen, Endonezya'yı parçalayarak Avustralya'yı bölgesel güç haline getirmeye çalışan Amerika, Basra Körfezi, Kızıldeniz ve Doğu Akdeniz gibi 21. yüzyılın stratejik enerji kavşakları olacak bölgelere yönelik işgal politikasını Güneydoğu Asya'da Malaka Boğazı ekseninde yürütüyor. Açe'de, Borneo'da ve adalardaki enerji kaynaklarına yönelik sömürge harekatı, Endonezya'nın parçalanması ve Malezya'nın etnik çatışmalara sürüklenmesiyle sonuçlanabilir. Orta Asya ve Ortadoğu'dan sonra "küresel savaşın üçüncü cephesi" Güneydoğu Asya'da açıldı. Önümüzdeki günlerde Malezya'da da bombalı saldırılar olabilir. Aylardır, "İslamcı terör", "kitle imha silahları", "özgürlük", demokratikleşme" ve "zenginleşme" palavralarıyla kamufle edilen ve İslam dünyasını köleleştirmeyi amaçlayan küresel petrol savaşının hedeflerine, araçlarına ve haritasına dikkat çekiyorum. Afganistan saldırısından bu yana Orta Asya Cephesi ve Ortadoğu Cephesi'nde ne tür gelişmelerin olabileceğini analiz ederken, Güneydoğu Asya'da üçüncü cephenin açılacağına, zira yeni petrol savaşının bu cephe olmadan eksik kalacağına, Endonezya ve Malezya gibi Müslüman ülkelerle, Filipinler ve Tayland'daki Müslüman azınlıkların büyük bir kargaşaya sürükleneceğine işaret ediyorum. ABD ordusunun "Millennium Challenge 2002" tatbikatının hedefi olarak Türkiye'de, İran ve Türkiye üzerinde durulurken bu köşede, tatbikatın Malaka Boğazı'nı kontrol eden ve bölgesel enerji kaynaklarının merkezinde bulunan Endonezya olduğu belirtilmişti. "İslamcı grupları yok edip petrolü ele geçireceğiz..."
İşin özeti şu: İslami hareketler, İslam coğrafyasına yönelik "Amerika-İngiltere-İsrail üçlüsü"nün ekonomik askeri kolonyalizminin önündeki tek engel. Bu engelin ortadan kaldırılması için Müslüman ülkelerden işbirliği yapmayanlar cezalandırılıyor. İşbirliği yapanlar veya yapmak zorunda kalanlarla petrol savaşının önündeki tek engel de ortadan kaldırılıyor. Irak'a saldırmaya hazırlanan ve amacının "Irak halkını özgürleştirmek" olduğu yalanlarını yayan Amerika'da, beş ABD başkanına ekonomik danışmanlık yapan William Seidman bakın ne diyor: "Irak'ta MacArthur tarzı bir askeri yönetim kuracağız ve petrol kaynaklarını ele geçireceğiz. Petrolü ele geçirdikten sonra çok şey değişecek. Kimse bize karşı petrolü silah olarak kullanamayacak. Askeri yönetim, Suudi Arabistan dahil, petrol üreten Arap ülkeleri üzerindeki denetimimizi garanti altına alacak. Suudi Arabistan ve Irak gibi iki büyük petrol kaynağını ele geçirip bu iki bölgede İslamcı grupları yok ettikten sonra Amerika'nın dünya ekonomisini ele geçirmesi için çok önemli bir güç kazanacağız." Ortadoğu'da, Orta Asya'da ve Güneydoğu Asya'da yapılanlar da bu işte... Belki Orta Asya tamamen ABD denetimine girecek, Ortadoğu'da haritalar değişecek, Güneydoğu Asya'da Endonezya parçalanıp Malezya karışacak. Ancak bütün bu bölgelerde İslami hareketlerle işgalci güçler arasında keskin bir savaş yaşanacak. Şimdilik kimse bu tezi ciddiye almasa ve bir çokları sömürge harekatının öncü güçleri olarak çalışsalar da, İslami gruplar "yok edildikçe" güçlenecekler ve direniş grupları olarak halk desteği sağlayacaklar. Muhtemelen bunun ilk örneğini Endonezya'da göreceğiz.
|
|
|
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv Bilişim | Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür |
© ALL RIGHTS RESERVED |