Yeni Safak Online...
T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

Y A Z A R L A R
Bu 'tez'i nasıl değerlendirmeli?

"Irak Sorunu" adlı kitabın yazarı Pierre-Jean Luizard, Liberation gazetesine verdiği mülakatta "Irak'ta rejimin toplumsal hiçbir temeli yok, bir savaşla kolayca çökecek" diyor. Fransız araştırmacıbunun niçin böyle olduğunu da uzun uzun anlatmış. Ülkenin etnik ve mezhepsel eksenli nasıl bir kutuplaşmanın içine düştüğünü, ülkede karnını doyurmanın niçin ancak rejime yaklaşmakla mümkün olduğunu, rejimin son olarak 90'lı yılların başında güneydeki Şiiler'i vuran şiddetinin toplumu ne derece yıldırdığını, Saddam'ın en güvendiği "Fedailer" alayının bile bir savaş durumunda bütünlüğünü niçin koruyamayacağını, toplumdaki "asabiyyet"in tamamen küçük grupların doğrudan çıkarları üzerine nasıl kurulduğunu uzun uzun anlatmış.Yani öyle bir ülke ki, o kadar zenginliğine rağmen ceberrut bir rejimin bir toplumu her bakımdan nasıl fakirleştirebileceğinin bundan iyi örneği olamaz...

Ancak Luizard, ülkenin toplumsal analizin çerçevesinde bu derece kötümser yorumlar yapmasına rağmen, sıra Irak'a askeri müdahaleye gelince, aynı Irak'ın hiç de kolay lokma olmadığını belirtmekten de geri durmuyor. Herşeyden önce, ABD'nin öncülüğünde Irak'a yapılması düşünülen askeri bir müdahalenin -bırakın Başbakan'ın öncülüğünde gelişen kampanyanın bizi inandırmaya/korkutmaya çalıştığı gibi ülkede ortaya bir takım bağımsız devletler çıkarmasını- Irak'a federatif bir yapı getirmesi bile çok mu çok zor görünüyor. Saddam rejimine muhalefet edenlerin hiçbirinin aklında federasyon yok; Sünniler ve Şiiler böyle bir tercihin ülkenin parçalanmasını hazırlayan birinci adım olarak değerlendiriyorlar. Muhalefetin ne ikili (Arap-Kürt), ne de üçlü (Kürt, Sünni, Şii) bir federasyonda gözü var. Musul ve Kerkük'ü içine alan bir Kürt devletini ise muhalefetten çok önce hiçbir Arap ülkesinin (ve bu arada Türkiye'nin) kabul etmesi mümkün değil. Luizard'ın Irak ve "federalizm" konularının birbirinden ne kadar uzak olduğunu açıklarken yaptığı şu yorum da çok hoşuma gitti: "Federalizm, Irak'ta olmayan bir demokratik kültürü gerektirir." Bence de aynen öyle... Baskıcı bir rejimin toplumu her bakımdan fakirleştirdiği bir ülkede neyin federalizmi?

Fransız araştırmacının verdiği mülakatı hemen hepimizin hiç değilse farkında olduğu Irak gerçeğini hatırlamamız için aktardım. (Sırası gelmişken şunu da ekleyeyim: Tamam Fransa da bu bölgeyle epeyce eskiden beri ilgilendiği için "Irak krizi"nin her ortaya çıkışında "Irak sorunu" benzeri pek çok kitabın bu ülkede de yayımlanması çok normal. Peki ya bizim durumumuz? Daha çok yakınlarda içiçe olduğumuz bu coğrafyayla ilgili kitapçı raflarında hepsi hepsi kaç araştırmamız vardır dersiniz? Bizim durumumuzdan daha acıklısı yoktur herhalde...) Bu gerçeğin apaçık ortada olduğu zaten ABD'nin müdahale sonrası Irak için hazırladığı "dizayn"dan, yani ABD'li bir komutan yönetiminde diriltilmeye çalışılan eskinin "mandat" rejiminden de belli değil mi? Belli ki, belki herkesten çok işin farkında olarak Irak'ı bir "bütün" olarak yönetmek istiyorlar.

Şimdi gelelim bu ülkenin vatandaşları olarak elimize aldığımız gazetelerden ne tür tavsiyeler aldığımıza: Hürriyet gazetesi genel yayın yönetmeninin geçen gün yayımlanan "Biz Kürt devletine niye karşıyız" başlıklı yazısı böyle bir inceleme için sanırım sıralamada birinci mevkidedir. Özkök'ün birinci sorusu şöyle: "Soruyu daha açık sorayım. Kuzey Irak'ta bağımsız bir Kürt devletinin kurulmasına karşı çıkmak, Türkiye'nin Kıbrıs gibi, asla değişmeyecek milli bir siyaseti midir? Kuzey Irak'ta bağımsız bir Kürt devletinin kurulması Türkiye'nin menfaatlerine ters midir?"

Görüyorsunuz, soru şöyle böyle değil; kazaen başka birisinin kaleminden çıksa, herkesten önce Hürriyet'in 5. sayfasındaki malûm köşede açılan ağır ateş altında kalmaması mümkün değil! Mutlaka dikkat ediyorsunuzdur; Özkök'ü "Federe Kürt Devleti" gibi bir yapı kesmiyor. Onun sorusu doğrudan "bağımsız" bir Kürt devletine yönelik.

Özkök'ün kendi sorusuna cevabı şöyle: Mesela işe şu soruyla başlayabiliriz. Kuzey Irak'ta Türkiye'nin kontrolünde ona dost bir Kürt devletinin kurulması, bizim için daha iyi olmaz mı? Ben 'Olur' diyorum." (kötü niyetli olsam burada şu soruyu mutlaka sorardım: Madem "Olur" diyorsunuz, o zaman gazete olarak "madam"la bu kadar uğraşmanın ne gereği vardı?)

Özkök, bu şaşırtıcı önerisine gelebilecek itirazlardan en baştakini de hatırlatıp cevaplamayı da unutmamış: "Irak haritası değişirse, bir gün gelip bizim haritamızı da değiştirmeye kalkabilirler. Bunu düşünenler, Türk ordusundan ve halkından cevabını çok güzel aldılar. Sizden toprak mı isteyecekler? 'Vermem' dersiniz ve vermezsiniz."

İsterseniz, yazının vardığı sonucu da aktarıp öyle konuşalım: "Orada artık bir Kürt realitesi var. Şimdi düşünelim. Saddam'a komşu olmakla, Barzani ve Talabani'ye komşu olmak, bizim açımızdan ne fark edecektir?"

Peki, önemli bölümlerini aktardığım bu yazıyı nasıl okumamız gerekiyor? "Federasyon düşüncesini bile bir çırpıda atlayıp bağımsız Kürt devleti tarafından kesilen Özkök haritada herhalde Irak'ın yerini karıştırdı!" mı diyeceğiz, yoksa "gözetiminde" yeni devletler kazanan "Büyük Türkiye" için "Hayırlı olsun!" diyerek sevinecek miyiz? Yazarın dünyada (evet, geçen gün Akşam'dan İzzet Sedes'in dediği gibi gerçekten dünyada) kimsenin aklına gelmeyen bu "yerleştirme planı"nı ileri sürmesi tamamen bir "iyiniyet" gösterisi olarak mı anlaşılmalıdır, yoksa bu "tez"in olur olmaz bolca tartışılıp taraftar bulmasından şimdilik anlamadığımız bazı yararlar mı beklenmektedir? Gerçekten anlaşılır gibi değil; Barzani ve Talabani'nin bile açıkça yorumlatmaktan uzak durdukları bir rüyanın aynısını Özkök'ün de görmesi gerçekten anlaşılır gibi değil. Biz izlemeyeli çok mu değişti, peşmergelerin kıyafetine mi vuruldu, yoksa daha da sürpriz bir bilgi olarak o aslında, bugüne kadar "Kürt kimliği"nin tanınması karşısında verdiği kahramanca mücadeleyle hepimizi ustaca yanıltan Kuzey Irak'lı bir Kürt milliyetçisi mi? Vallahi bilmiyorum... Belki de bu sürpriz "tez"in muhtemel bir Irak harekatında Türkiye'nin ne pahasına olursa olsun ABD'nin arkasına takılmasını destekleyici bir rolü vardır... Vallahi böyle olup olmadığını da bilmiyorum. Ama esrarengiz, hem de çok esrarengiz bir "tez" doğrusu...


19 Ekim 2002
Cumartesi
 
KÜRŞAD BUMİN


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED