|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
Başkaları nasıl tanımlar bilemem ama ben, Türkiye'nin ortodoks solcularını demokrasiden ve özgürlüklerden korkan, millet iradesinin kendilerinin istemediği istikamete yöneldiği anlarda bilumum darbe çeşitlerine (modern ya da postmodern farketmez) bir amentü gibi sarılan ve özellikle de demokratik dünyada örneği bulunmayan bir "tür" olarak tanımlıyorum. Dünyadaki bütün değişimler, yeni demokratik açılımlar bu "tür"ün pek umurunda değildir. Çağlar değişse de, onlar hâlâ 18. Yüzyıl'ın "aydınlanmacı" döneminden kalma "pozitivist" bilgi kırıntılarıyla durumu idare etmeye çalışırlar. Bu yüzden de, dünyadaki yeni değişim rüzgarlarından korunmak için bütün zamanlarda kendilerini sürekli "ortodoks duvarlar" içine hapsederler. Genellikle koyu devletçiliğin zaafa uğradığı anlarda demokrasiyi de biraz hizaya sokmak için "siyaset dışı" güçlerin müdahalesini mübah sayarlar. "Ortodoks solcular", daha çok "eli kırbaçlı" bir geleneğin temsilcileridirler. Bu yüzden de yaşadığımız "küresel çağ"da, yeni "küresel Naziler"le derin bir akrabalık bağı içinde bulunmaktadırlar. Türkiye'nin "ortodoks solcuları" bir bakıma, 11 Eylül sonrasında oluşan yeni dünyada "Kopenhag Kriterleri"nden çok, "Bush doktrini"ne daha yakın durmaktadırlar. Yani kapıdaki faşizm belasının yeni adı olan "Bush doktrini..." Örneğin, Türk ekonomisini kurtarmak üzere Amerika'dan ithal edilen Kemal Derviş, siyasete girmesiyle birlikte yıllardır içinden bir türlü atamadığı "ortodoks solculuğa" hızlı bir dönüş yaptı. Geçtiğimiz hafta Radikal'den Neşe Düzel'le yaptığı konuşmada Derviş, biraz "Bush doktrini"nden de esinlenerek Türkiye'deki darbeleri öve öve bitiremiyor. Derviş'e göre bizim darbelerimiz "cici" darbeler... Mesela diyor ki: "Başka ülkelerde bir subay, general, albay darbe yapıyor, otuz yıl ülkenin başında kalıyor. Bizdeki durum çok farklı. Silahlı Kuvvetler kurum olarak hareket ediyor, kişisel hareket etmiyor. Silahlı Kuvvetlerimiz, ülkenin ekonomik olsun, siyasal olsun gerçekten çok zor duruma düştüğü, çıkmaza girdiği durumda hareket etti." Gördüğünüz gibi, ülke ekonomik ve siyasal alanda krize girdiği zaman tek çare askeri müdahaleymiş!.. Kemal Derviş öyle şeyler söylüyor ki, ortodoks solculuğun adeta dibini buluyor. "Keşke Alman ordusu 1933'te Hitler başbakan olduğu zaman Hitler'e karşı darbe yapsaydı. O kadar açık söyleyeyim. Belki kırk milyon insan ölmezdi." Yani, kurşunla yaralanmış ölüm döşeğindeki bir hastaya "tıbbi müdahale"yi değil, yeni bir kurşun sıkılmasını öneriyor Kemal Derviş... Eh, ortodoks bir solcuya da böylesi yakışırdı herhalde... Anlaşılan, Kemal Derviş komadaki Türk ekonomisini de aynı yöntemlerle morga gönderdi... Doğrusu temiz iş. Zaten "ortodoks solcularımız", oldum olası arkalarında tek bir hayat belirtisi kalmaması için böylesi "temiz işler"e bayılırlar...
|
|
|
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv Bilişim | Dizi | Röportaj | Karikatür |
© ALL RIGHTS RESERVED |