|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
"Referansımız İslâmdır" sözü Tayyip Erdoğan'a aitti. Laik kamuoyu baskı yapa yapa, Tayyip Erdoğan'ı böyle bir sözün arkasında duramaz hale getirdi. Şimdi AK Parti, bu alanlarda gezinmekten büyük tedirginlik duyuyor. Erdoğan o alandaki boşluğu "Biz Yunusuz, Mevlanayız, Pir Sultan Abdalız" söylemiyle dolduruyor. Şimdilerde "Referansımız İslâmdır" sözüne en çok sahiplenmeye aday parti CHP gibi görünüyor. CHP lideri Şeyh Edebali'den yola çıktı "Bütün Peygamberler sosyal demokrattır"a kadar geldi. Araya da, Muhammed İkbal'den Seyyid Kutub'a kadar bilcümle büyük İslam alimi girdi. Seyyid Kutub gibi İslam yolunda şehit olmuş bir İhvan-ı Müslimin önderiyle bile yolunuz kesiştikten sonra hâlâ sizin "Referansınız İslam" değilse, o zaman bu söz boşuna söylenmiş demektir. Vaktiyle Bülent Ecevit, "Ortanın solu Muhemmed'in Yolu" sözünü sloganlaştırmıştı. Öztürk - Baykal ikilisinin "Bütün Peygamberler sosyal demokrattır" söylemi, taa oralara kadar uzanıyor. Aslında Baykal, Erdoğan'la buluştuğu tv programında, bu görüşte ısrarlı olduğu intibaını da verdi. Yolsuzluklarla mücadele için, Hazreti Peygamber (s.a.)in bir uygulamasını örnek gösterirken, basbayağı heyecan duyuyordu. İşin gerçeğine bakarsanız, Türkiye'de politika yapan bir insanın İslâm'ı bir biçimde başvuru kaynağı (referans) olarak kullanmaması mümkün de değildir. Bunu zaman zaman yazdım da. İngiltere Başbakanı Tony Blair bile Kur'an'ı okuduğunu ve onu insani değerler bakımından son derece önemli bulduğunu açıklarken, bizim politikacılarımızın, aydınlarımızın Kur'an'dan böylesine uzak bulunuşunu yadırgadığımı ifade ettim bazı yazılarımda. O yüzden, Baykal'ın düşünce iklimine islâmî çizgiler taşımasından sadece memnuniyet duyulabilir, diye düşünüyorum. İstismar mı? Sadece sözde kalan bir seçim malzemesi mi? Bunlar akla gelmez değil tabii ki. Ama istismar kaygısı taşımadan memnuniyet duyulmalı bundan bana göre. Sadece belki, bu alanda tutarlı olma konusu sorgulanabilir. Yani İslâm bir bütünse, ülkeye ilişkin projelerde o bütünlükten nasıl istifade edilecek? Ya da şöyle bir soru: İslâm'ın neresini niçin alacağız, ya da neresini neden almayacağız? İslâm'ı kaynak olarak kullanırken seçiciliğimizin ölçüsü ne olacak? Ve burada "Bunu İslâm nasıl karşılayacak?" gibi bir soru sormalı mıyız? Tayyip Erdoğan, tv buluşmasında Baykal'ın peygamberlerin sosyal demokratlığı üzerine söylediklerini hatırlatarak, "Bu sözleri biz söylesek..." diye başlayan cümleler kurdu. Yani ortada "İslâm kimin referansı olursa doğru olur, kimin referansı olursa yanlış olur?" gibi bir soru var. Bir de belki şöyle bir soru: "İslâm'ın ne kadarı referans olursa doğru, ne kadarı referans olursa yanlış olur?" Yani ne kadar İslam? Yaşar Nuri Öztürk'ün "Yeniden Yapılanma" ismini taşıyan ve belki on binlerce tüketilmiş bir kitabı var. O kitap, Türkiye'de bir "yeniden yapılanma" ihtiyacı bulunduğunu ve bunun Kur'an'dan kaynaklanması gerektiğini ifade ediyor. Bu çok net. Ona bakılırsa, Kur'an ana referans kaynağı olacak. TV'deki buluşma, Baykal'ın islâmî temaları gündemine alırken, sağ yanında meydanlara çıkarttığı ve derin fetvalar verdirdiği Yaşar Nuri Öztürk "Hoca"dan çok etkilendiğini ortaya koydu. Sanki şöyle bir süreç işliyor: Baykal Öztürk'ten, o da İslâm'dan alıntılar yapıyor... Buna bakarak, Baykal'ın bilgilenmesinin artması ölçüsünde Kur'an'dan yola çıkan bir "yeniden yapılanma" bilincine ulaşabileceğini düşünebiliriz. Tabii burada bir önemli mesele var. Anayasa'nın temel ilkeleri arasında bulunan laikliğin neye tahammülü olduğu meselesi? "İslâm'dan ne kadar istifade edilecek?" sorusu, ya da Tayyip Erdoğan'ın"Bunları biz söylesek..." yollu kaygısı, Türkiye'nin laik yapısı ile ilgili olduğu için gündeme geliyor. Yani Tayyip Erdoğan kalksa ve "Bizim çizgimiz Peygamberlerin çizgisidir" dese, tıpkı Baykal'da olduğu gibi kimsenin "laiklik elden gidiyor" damarları kabarmaz mı? sorusu önemli bir soru Türkiye için... Neden olmaz böyle bir şey? Biz neden kalkıp da "Bu başörtüsü işini laikler çözsün" deriz? Birisi dokunduğunda "cıss" dediğimiz şey, diğeri dokunduğunda neden efsunlu bir güzelliğe bürünüyor? Demek ki laiklik, bu konuda duyarlı olduğunu bildiğimiz çevreler için bile oldukça geniş yorumları olabilen bir ilke. Cumhuriyet'in 79'uncu yılı kutlanıyor bugün. Cumhuriyet Halk Partisi geniş açılımlar sağlıyor Cumhuriyet bilincine... "Dinin konumu" sorun olmuş ülkemizde her zaman... Cumhuriyet'le yaşıt bir partinin bu alandaki açılımlarını önemsemeliyiz. Bu seçim tarihi bir seçim...
|
|
|
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv Bilişim | Dizi | Röportaj | Karikatür |
© ALL RIGHTS RESERVED |