|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
Yüksek Seçim Kurulu (YSK) aldırmaz davranıyor, ama yeniden uyarmak bizim görevimiz: Eğer çıkardığı 805 sayılı kararı iptal etmezse, 3 Kasım, YSK sayesinde, dünya literatürüne, 'basına yasaklı seçim' olarak geçecek... 1982 Anayasası halkoylamasına sunulduğunda, dönemin askeri yönetimi, bugünküne benzer bir dizi 'yasak' koymuştu. Saydam zarfların içine mavi renkli "Hayır" oyu yeterince ürkütücüydü; yasakların en önemlisi ise, 'halkoylamasına sunulan anayasa aleyhine yayın yapma yasağı' idi. Bir 'deli gömleği' gibi halka ters geldiği için sonradan defalarca değiştirilmek zorunda kalınmış o anayasa metnindeki 'anti-demokratik' unsurları öğrenemeden sandık başına gitmişti kitleler... Bugün de, seçimden önceki son haftayı kapsayan yasaklarla fiilen yapılan aynı şey: Kitleler daha sağlıklı bir karara varmalarına yarayacak haber ve yorumlardan mahrum kalacaklar... Konunun üzerinde mutlaka düşünülmesi gereken yönü, teknolojik kolaylıkların sınır tanımadığı günümüzde, konulan yasakların anlamsızlığıdır. Seçim sonuçlarıyla ilgili olarak ne düşündüğümü, hangi partinin önde gittiği, hangisinin baraja takılacağı kanaatimi, 'yasalara saygılı' bir gazetede yazdığım için sizler öğrenemiyorsunuz; ancak, dünyanın her tarafındaki insanlar, aynı konularda neler düşündüğümü isterlerse bilecek durumdalar. Dünyanın dikkati, hayati öneme hâiz olduğu herkesçe görülen 3 Kasım seçimine yoğunlaştığı için, uluslararası medya, gazete ve televizyonlar, görüş alıp duruyorlar... Garabete bakın: O bilgilere en fazla ihtiyacı olan Türk vatandaşlarından saklananı başka ülkelerin vatandaşları öğrenebiliyor... Daha büyük garabet ise şu: Sınır tanımayan teknoloji sayesinde, bizde 'yasak' olanı yazan yabancı gazeteleri internet aracılığıyla Türkiye'de de ânında okumak veya yabancı televizyonların yayına koydukları haberi kablolu yayın sayesinde evlerimizde izlemek mümkün... İnternetin alt-yapı hizmetini veren, yabancı televizyonları kablolu yayın ile evlerimize taşıyan ise 'yasağı koyan' devletin kendisi... Türkiye'de yasaklı konularda serd edilmiş düşüncelere sadece yabancı dil bilenlerimiz değil internet bağlantısı bulunan herkes kolayca ulaşabiliyor. Anket yasağı var, değil mi? Sadece dün, iki ayrı firma, son yaptıkları araştırmaları e-posta adresime ulaştırdılar. Türkiye'de internet kullanların sayısı gazete okur sayısına yaklaştı; istendiği anda, e-posta trafiğiyle, o kadar insana hemen ulaşılabilir. Tartışmada unutulan en önemli nokta, konulan yasağın muhatabı gazeteci ve yazarlar görünse bile, aslında herkesin özgürlüklerinin kısıtlandığı gerçeğidir. Bir ülkede basının 'özgür' olması, gazeteci ve yazarların her aklına geleni yazabilmesi değildir; 'özgür basın' o ülkedeki halkın haberleri 'özgürce' alabildiği anlamına gelir. Seçim vesile edilerek basına getirilen kısıtlamalar, bu bakımdan, yani halkın haber alma özgürlüğünü engellediği için önemli. Askeri dönemlerde konulmuş sınırlamaları akla getiren, teknolojinin yaygınlığı sayesinde işlevsiz kalmaya mahkum, ancak haber ve yorumlarını günlük gazeteler ile televizyonlardan almaya alışkın geniş kitlelerin özgürlüklerini kısıtlayıcı bu yasakların en büyük tahribatı ise "Türkiye'nin imajı" üzerinde oluyor. Yabancı meslektaşlarla, görüş almak için başvuran uluslararası kuruluşların temsilcileriyle konuşurken, söze Türkiye'deki seçim yasaklarından başlamak âdet haline geldi. Konu açıldığında yabancı muhatapların verdiği tepkiler ülke adına bizim yüzümüzü kızartıyor. YSK, bu seçimde, bazı siyasilerin önünü keserek yeterince ünlenmişti zaten; 805 sayılı kararını ısrarla yürürlükte tutması ününü daha da artırıyor. Önceki tavsiyemizi tekrarlıyoruz: Yasakçı uygulamada daha fazla ısrar edilmemeli.
|
|
|
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv Bilişim | Dizi | Röportaj | Karikatür |
© ALL RIGHTS RESERVED |