T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

Y A Z A R L A R
Dünya ekonomisine yön veren

Joel Kotkin'in "Tribes" isimli kitabında dünya ekonomisini yönlendiren, siyaset ve kültürün hayat damarları olan "kabileler"i anlatır. Aslında sözkonusu odakları "kabile" yerine "aşiret" olarak nitelendirmek daha açıklayıcı ve daha anlamlıdır. Çünkü göçebeler gibi, aşiretler arasındaki dayanışma ve yardımlaşma doruk noktasındadır.

Dünya ekonomisine yön veren aşiretlere mistik bir boyut da eklemek gerekir. Dayanışma ve yardımlaşmanın pusula gibi, sürekli hedefe dönük, metafiziğe açılan bir kapısı olmazsa, uzun ömürlü ve kalıcı olması mümkün değildir. Ayrıca kutsal kitaplarda vurgulandığı gibi: "İnsan yalnızca ekmekle yaşamaz." Fizik dünya nasıl sınırlıysa, ekonomi de öyle sınırlıdır.

Ekonomi amacı kendisi olan bir eyleme dönüşürse, önündeya da sonunda tıkanır. Bu yüzden global aşiretler arasındaki yarış, teknolojik üstünlük ile düşük maliyet yanında misyon ve vizyon yarışına dönüşmüştür. Onlar kalite ve hizmette yarış olmadan, misyon ve vizyonda hedeflere ulaşılamayacağını iyi bilirler.

Kuşkusuz iyilikte sınır yok diyen aşiretler olduğu gibi, kötülükte de sınır yok diyen aşiretler de vardır. Aşiretler iki yanı keskin bir kılıç gibi, hayatı yaşanır da kılabilirler, yaşanmaz da. Onların hayatın kalitesini artırmak için iki şartı kusursuz olarak yerine getirmeleri gerekir. Birinci şart, sonuna kadar şeffaf olmaktır. İkinci şart da kalitede kesinlikle ulusal ve uluslararası rekabetten yana tavır almaktır.

Şeffaflığın olmadığı, gizliliğin egemen olduğu her yerde, istismarın ve haksızlığın önüne hiçbir güç geçemez. Yarışmanın olmadığı bir toplumu da kimse yoksullaşmaktan kurtaramaz. Güzellikte yarışma olmazsa, çirkinlik heralanı işgal eder. Sözü edilen şartlar, aslında pazar ekonomisi ve demokrasi için de geçerlidir. Ayrıca piyasa ekonomisi ve demokrasinin patenti yalnızca Batılılar'a ait değildir.

Her bilgi ve teknoloji gibi, pazar ekonomisi ve demokrasinin sahipleri, onları mükemmel bir biçimde kullanmasını bilenlerdir. Bu bağlamda global aşiretler ulus devletlerden, hatta uluslarüstü bloklardan çok daha başarılıdırlar. Onlar dünya ölçeğinde kurdukları üretim ve satış ağlarıyla, devletlerin diplomatik ağlarını kolaylıkla etkisizleştirirler. Çünkü onların bütün dünyaya yayılan kolları arasındaki işbirliği, devletlerin kurumları arasındaki işbirliğinden çok daha güçlü ve çok daha başarılıdır.

Dünyanın global aşiretleri arasında ilk sırayı Yahudi tüccarlar alır. Onlar bütün dünyaya yayılmış ticaret ağlarıyla, aşiretler arasında en büyük birikim ve sermayeye sahiptirler. Dünyanın önde gelen finans kuruluşları, onların aşiretine mensuptur. İkinci olarak, İngiliz sömürgeci tüccarlar gelir. Onlar da Yeni Zelanda ve Avusturalya'dan, Güney Afrika, Amerika ve Kanada'ya kadar neredeyse bütün dünyaya yalnızca ürünlerini değil, dillerini de pazarlamışlardır.

Son elli yılda Japonlar başta olmak üzere Çinli, Hintli global aşiretler ortaya çıktı. Dünya ekonomisindeki patlama dönemlerini anlayabilmek için, ordulara ve siyasi partilere değil, global aşiretlere bakmak gerekir. Onlar ülkelerinin sınırlarını ilk aşan öncü güçlerdir. Aşiretler, ekonomik sürecin sınırları olmayan bir bütün olduğunu tarihin ilk dönemlerinden beri bilirler.

Japonya'nın global aşiretleri, Japonya dışında en çok yatırım yapan güçlerin başında gelirler. Onlar tek başına A.B.'nin aktiflerinin toplamına eşit bir güce sahipler.

Yahudiler gibi, onların başarısı da, parasal olmayan amaç ve hedeflerinden kaynaklanır.


30 Ekim 2002
Çarşamba
 
NAZİF GÜRDOĞAN


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED