|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
Helikopterden Tayyip Erdoğan'la birlikte indiğimi gören bir partili, biraz sonra yanıma sokulup herkesin cevabını öğrenmeye can attığı soruyu yöneltti: "Seçimden sonra başbakan kim olacak?" Ak Parti'nin kendi kadroları da, seçim tarihi yaklaştıkça, bu '500 milyar' değerindeki soruya cevap arayıp duruyor... Tıpkı, dört yılda bir eline geçen oy kullanma fırsatını bu kez gönlüne göre değerlendirmeye kararlı köylü gibi... Bir süre önce, burada, bir köylünün, "Kızı gelin edecez etmesine emme, damat kim bilmiyok" sözünü nakletmiştim. Seçmenin kafası bu konuda karışık. Sadece seçmenin mi? Günlük gazeteleri beraberce gözden geçirirken, Ak Parti lideri, Derya Sazak'ın o günkü yazısına da vakit ayırdı. Milliyet yazarı en doğruyu yapmış ve bazı çevrelerde konuşulan senaryoyu Abdullah Gül'e açmış, ondan aldığı nâzik cevabı sütununa taşımıştı. Ak Parti yetkilisi olsaydım, senaryoya tepkim, öyle durumlarda Ege'de kullanılan çok sesli bir sözcük olurdu... Senaryo şu: Ak Parti tek başına iktidara geliyor, ama başbakanlığıMeclis'e ikinci giren CHP'nin lideri Deniz Baykal'a takdim ediyor... Gül nâzik bir politikacı; "Güldürmeyin beni... Demokrasi geleneğinde böyle şey olur mu?" demekle yetinmiş… Tayyip Bey, "İki gündür bu senaryoyu yayıyorlar" dedi. Tayyip Erdoğan'ı Anadolu gezilerine taşıyan helikopter dört kişilik. Kendisine eşi Emine Erdoğan da refakat ediyor. Gezilerden sorumlu parti yetkilisi Mücahit Arslan da sürekli yanında. Dördüncü koltuğa da ben oturdum. Yerleşme yerleri üzerinden geçerken, Tayyip Erdoğan, çorak ve fabrikasız toprak parçalarına hüzünle, bereketli ve sanayi tesisli bölgelere ise iştahla baktı. Ak Parti lideri, 4 Kasım'ı, "Türkiye'yi kalkındırma hamlesinin başlangıcı" olarak görüyor... Süleyman Demirel yurt gezilerine yıllar boyu çiziktirilmiş notlarla kalınlaşmış dosyalarla çıkardı. Partisi yöneticilerinden ilginç özelliklere sahip kent sâkinlerine kadar pek çok insan hakkında özel bilgilerle birlikte kente dair istatistik veriler de yer alırdı dosyada. Hemen her liderin kalınlı-inceli öyle dosyaları vardır; kente ayak basmadan önce uzun uzun ders çalışırlar... Tayyip Erdoğan'ın da yapacağı konuşmanın omurgasını teşkil eden notları var; o notlara her ilde yeni bilgiler ekleniyor. Gittiği ilin milletvekilleri o sırada halkın yaşadığı sorunlar hakkında kendisine bilgi de veriyorlar; konuşması, o sayede, bol yerel çizgi taşıyor. Başka liderlerin kalın dosyalarına karşılık, Tayyip Bey'in notları bayağı cılız; o daha ziyade belleğine güveniyor... AKP yeni bir parti, ama organizasyon konusunda deneyimli bir kadrosu olduğu hemen anlaşılıyor. Bir günde üç kente gidildi, üç mitinge katılındı, hemen hiçbir aksamayla karşılaşılmadan... Bir gün önce Balıkesir'de bekleniyormuş Tayyip Bey; helikopteri 29 Ekim provaları yüzünden kalkamayınca, kendisini bekleyen Balıkesirlilere cep telefonu aracılığıyla hitap etmiş... Aydın ve Manisa'daki meydanlarda Ak Parti liderini iki dev TIR bekliyordu. Gösteriler için özel dizayn edilmiş TIR'lar konuşmacılar için müthiş etkili bir platforma dönüşüyor. TIR'ların yabancı görevlileri, burada bulundukları süre içerisinde bizim davranış tarzımıza uyum sağlamış olmalı; âletlerin üzerinden atlamasına göz yumduğu birinden sonra aynı beceriyi gösteremeyen bana, bir görevli, "Bizde üzerinden atlanmaz, etrafında dolaşılır" aklını verdi. Gazete mütalaamız sırasında, Emine Hanım, bir gazetede karşılaştığı Brezilya'da elektronik yöntem kullanılan seçimle ilgili bir habere dikkat çekti. Bizde hâlâ oy kullananın parmağına kara çalarak mükerrer oy uygulamasının önü kesilmeye çalışılıyor. Tayyip Erdoğan, "Derhal elektronik kartlı seçim sistemine geçmeliyiz" dedi. Her üç ildeki konuşmasında da, en fazla üzerinde durduğu ve Ak Parti ile diğerleri arasındaki farkı açıklamak için kullandığı kavram 'çağdaşlık' oldu... "Bir de çağdaşlığı kimselere bırakmazlar" takılmasıyla başladığı sözlerini, bilgisayarlı eğitim ve çağa ayak uydurmayı sağlayacak müfredat programı beklentisiyle kapattı Ak Parti lideri... ANAP lideri Mesut Yılmaz muhafazakâr bölgelerdeki mitinglerinde yeni bir söylem kullanmaya başladı: "Avrupa Birliği yolu imam hatip okullarından geçiyor..." Daha önce de, hatırlayacaksınız, "AB yolu Diyarbakır'dan geçiyor" demişti Yılmaz... Haberin bilgisini bir kenara not eden Erdoğan'ın söylemle ilgili görüşlerini Rize mitingine saklayacağı anlaşılıyor. ANAP lideri 1 Kasım günü aday olduğu Rize'de miting düzenleyecek; AKP'nin Rizeli lideri ise memleketine miting için 2 Kasım günü gidecek. Tayyip Erdoğan'ı her ilde '06' plakalı otomobiller taşıdı; gidilen yerlerde yanında sürekli Ankara'dan gitme korumalar bulundu. Özel uçak yerine THY'nin târifeli uçuşlarını tercih ediyor Ak Parti lideri. Bunlar yerinde tedbirler... Ankara uçağında, en ön sırada, sağlı-sollu iki lider oturuyordu: Ak Parti lideri Tayyip Erdoğan ile MHP lideri Devlet Bahçeli... Tayyip Bey'in etrafı yolcu doluydu, Devlet Bey'in ise etrafı özellikle boşaltılmış gibiydi. Muhabir arkadaşların görüşme hamlesi MHP'liler tarafından reddedildi; onlar da Tayyip Bey'le konuştular... Kulağınıza fısıldayabilirim: Seçimden sonra başbakanın kim olacağını onlar da öğrenemediler.
|
|
|
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv Bilişim | Dizi | Röportaj | Karikatür |
© ALL RIGHTS RESERVED |