T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

Y A Z A R L A R
Politikada şablon konusu

9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel başından geçen bir olayı anlatmıştı:

Kendisi askerlik görevini yapıyordu. Okulu bitirmişti ve kura çekerek kıta'sına gidecekti. Ancak Genel Kurmay Başkanlığında lisan bilen subaylara ihtiyaç vardı. Bunları seçmek için bir imtihan açılmıştı. Demirel de bunlar arasında İngilizce imtihanına giriyordu. Salona girdiğinde, bir binbaşı ona imtihan kağıdını verdi. "Bunları cevaplandırın" dedi.

Sorular test halindeydi. Süleyman bey cevapları doldurdu ve kağıdı binbaşıya verdi. Binbaşı kağıdı aldıktan sonra, ileride masanın başında bulunan askere seslendi:

-Mehmet, al şu kağıda bakıver.

Mehmet kağıdı alıp incelemeye başladı. Hem kağıda bakıyor hem de eliyle Süleyman beye "mükemmel" dercesine işaretler yapıyordu.

Süleyman bey, Mehmetçiğin kendi kağıdını kontrol etmesine çok şaşırmıştı. Herhalde çok iyi İngilizce biliyor, diye düşündü. Fakat biraz dikkat edince gördü ki, onun elinde bir şablon var. Bu şablonu cevap kağıdının üzerine koymuş, test suallerine verilen cevapların doğru olup olmadığını buna göre belirliyor.

Süleyman bey bize bu olayı anlattıktan sonra şu yorumu yapıyordu:

Türkiye'nin problemlerini halletmek için, her şeyin bir şablonu yapılmalı ve işler bu şablona göre yönetilmeli.

* * *

Dikkat ettiğimiz zaman görürüz ki, kalkınmış ülkeler ulaştıkları başarıyı şablonlara borçludurlar. Her eylem önceden planlanmış ve bu planlar titizlikle uygulanmıştır.

Osmanlı İmparatorluğunu bir dünya devleti yapan sır, onun her icraatının önceden planlanmış olmasıdır. Tarihçilerin yazdığına göre, çobanların bile bir okulu, bir eğitim programı vardı ve mezun olduktan sonra neler yapması gerektiği en ince teferruatına kadar tespit edilmişti.

Mesela ordu sefere çıkacağı zaman çobanların eline bir program verilir, onlara hayvanlarını hangi gün nerede otlatacağı, ertesi gün nereye gideceği bildirilirdi. Bir taraftan ordular hareket eder, diğer taraftan, sürüler onu takip eder ve gereken gıda ikmali yapılırdı.

* * *

Siyasi partilerimizin çözülmelerine sebep olan iki zamanları vardır. Bunlardan birincisi, kabineyi kurarken bakanların tayini vakti. Diğeri de, seçimlerde aday tespitlerinin yapıldığı dönemler.

Bakanlar kurulunun teşkilinde rahatsızlıklar olur. Çünkü, parti yöneticileri onlara demişlerdir ki, "Hepiniz bakan olmaya layıksınız." Bu psikolojide olan bir milletvekili bakan olamayınca kendisini mağdur hissetmektedir.

Oysa Milletvekillerinin, bakan olmak dışında, komisyonlarda, parti yönetimlerinde de yararlı olacakları yerler vardır. Bakan olmak, komisyonda çalışmak veya parti yönetiminde çalışmak için aranan sıfatlar belirlenmemiştir.

Halbuki, başka parlamentolarda, kabine kurulursa, kimlerin bakan olabileceği veya hangi bakan olabileceği önceden bellidir. Bunlara Fransızca da "Depute Ministerielle" adı verilir. Bu sıfatı alabilmek için Milletvekillerinin neler yapması gerektiği önceden belirlidir.

İngiliz Parlamentosuna yeni seçilen milletvekillerine "geri sıra milletvekilleri" (back bench) derler. Bunların Parlamentoda ön sıralara oturmak hakları bile yoktur.

Milletvekili aday listelerinin tespitinde de bu böyledir. Aday listelerine baktığınız zaman, adayların ne sebeple bu listelere girdiğinin veya giremediğinin tespiti mümkün değildir. Bu sebeple aday listelerine giremeyenler kendilerini mağdur hissetmekte ve partisinden kopmaktadır.

* * *

Türkiye'de, bir milletvekili olarak, neyi yaparsanız tekrar aday olabilirsiniz, neyi yapmazsanız aday olamazsınız, belli değildir. Diğer taraftan, teşkilat mensubu olarak ta durumunuz sarih değildir.

Dört yıl boyunca, adayları, genel merkez mi seçecek, teşkilat mı... kayıtlı üyeler mi... delegeler mi bu belli değildir.

Bu gün bütün partilerin aday listelerine bakalım: Bu adayların seçiminde ne kıstaslar gözetilmiştir bilmek çok zordur. Kıstas, çalışkanlık mı, genel başkanlara yakınlık mı, dürüstlük mü bunu kestiremezsiniz.

Bunun için aday listelerinin tespitinden sonra, şikayetler, çözülmeler olmaktadır. Tekrar milletvekili olmak için veya teşkilatta iseniz aday olabilmeniz için ne yapmanız lazımsa prensiplerin tespiti ve bunun şablona bağlanması gerekir. Bu yapılmadıkça huzursuzluk her zaman olacaktır.


16 Eylül 2002
Pazartesi
 
CEVDET AKÇALI


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED